Siz Siz Olun Sessiz Çığlıklara Duyarsız Kalmayın!
Takriben 10-15 gün öncesinde eşim kızım ve torunumla birlikte yemeğe gitmiştik. Siparişleri verdikten sonra sohbete dalmıştık. Biraz sonra masamıza genç bir kız yaklaştı. Ürkek bir tavırla;
– EMİNE abla siz beni hatırlamayabilirsiniz. Ancak biz sizleri hiç unutmadık.
Diyerek kendini tanıttıktan sonra yaklaşık 5-6 yıl önceki hem acı hem de tatlı dokunuşları sıralamaya başladı. Bir arkadaş vesilesiyle tanışmış olduğum iki kız kardeş ve bir anne hikayesiydi yaşadıklarımız. Ne vakit bu kadar büyümüş ve üniversiteli olmuşlardı. Zaman ne çabuk gelip geçmiş ve yüzünü unutmuştum. Gerçi o heyecanlı ergen kızımız gitmiş yerine genç ayakları üzerinde durabilen bir kız gelmişti. Hayat onu çok erken yaşlarda yoğurmaya başlamıştı. Bizi tanıştıran da bu yoğrulma değil miydi? Bir müddet sohbet edip güzel haberlerini aldıktan sonra telefonlarımızı kaydederek vedalaştık.
İki gün sonra sabah bir telefonla uyandım. Karşımdaki genç kızımızın annesiydi. Hıçkırıklarla ağlıyor teşekkür ve dualarını ardarda sıralıyordu. O dönemde bana anlatamadıklarını söyledikçe ben şok üzerine şok yaşıyordum. Minnet duygusuyla birçok şeyi kısa bir zaman diliminde anlatmaya çalışıyordu. Beni derinden sarsan şu cümleleri hala kulaklarımda çınlamakta…
– Eşimin yaptığı zulümler sonucunda tam bir buhrana, ümitsizliğe düşmüştüm. Hatta öyle ki çoğu günler yavrularımı doyuramıyor, gördükleri zulümden koruyamıyordum. Ve çıkış yolu bulamayınca kararımı vermiştim. Bizim ölümden başka çaremiz kalmamıştı. Ve tamda o günlerde sizler kapımızı çalmıştınız…
***
Gerisini anlatmaya gerek yok sanırım. Ve düşünmeye başladım. Ya o sessiz çığlıklara kulak asmasaydık, ya da asmadığımız, duyamadığımız kapılar arkasında kim bilir ne çığlıklar kopmakta.
Nice aileler bilirim eşleri tarafından terk edilmiş. Nice aileler bilirim ailesinin sorumluluğunu bırakıp macera peşinde koşan. Nice aileler bilirim ahlak yoksunu çocukları permeperişan. Nice borçlu, muhacir vs.
Her şeyi devletten beklemek kolaycılık değil mi?
Devlet devletliğini, insanlar insanlığını bilmeli. Unutmayalım ki her bir şahıs yürek devletini kurmadan, insanileşemez.
Bizler aklımızı, vicdanımızı, gözümüzü, kulağımızı cüzdanımızı vs. yönetemeden insanlığımızı ıspat edemeyiz.
Geçmişini unutan geleceğine yön veremez.
Çocukluğumdan bu güne kadar zirvede olduğum günleri de, ah bizimde kapımızı bir çalsalar dediğim günlerimi de unutamam. Belki de bu hayır yollarında(maddi manevi) koşturmamı o günlerime borçluyum.
Merak edenler için notu düşmek isterim. O dönemlerde bu ailemizle yaklaşık iki yıl ilgilenmiştik. Daha sonra eşinden boşanan anneye kendi babasından maaş bağlanmış, iki kızımız da çok güzel bölümleri kazanarak üniversite hayatlarına devam etmekteler. Rabbim daima güzel haberlerini almayı nasip etsin.
SİZ SİZ OLUN SESSİZ ÇIĞLIKLARA DUYARSIZ KALMAYIN!
Emine AKTAŞ
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.
Herkes sizler gibi sessiz çığlıklara kulak verseydi bu kadar madur ınsan olmazdı😞