DENEMELERPODCAST

Feminizm Bizim Neyimiz Olur?


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Umuda dönüp diyorum ki, deli olma. Umut bana dönüp diyor ki normal olma. Zulüm kaybolmaktır. Allah bizi kaybetmez.

İlmihaller koydular önümüze. Biçim biçim biçtik inancımızı. Neyden korkacağımızı öğrendik. Soruları sınadık bu sorulur mu diye. Dondurucuda sakladığımız sorular vardı, yuttuğumuz itirazlar. Ahireti olmayan bir dünyaya inanmıyorum.

İlmihaller koydular önümüze. Anladık. Oysa ihmalleri gösteriyordu zaman. Her ihmal, ihmal ediliyordu. Çocuk sustu korkudan, anne sustu, kadın sustu. İhmallerden soruluyordu insanlık, zaman önümüze yığıp bırakıyordu onları. Zulüm kaybolmaktır, Allah bizi kaybetmez.

Kız doğdum, beyaz doğdum, siyah doğdum, Türk doğdum, Kürt doğdum. Adlandırmayı bilmiyordum, kavrayamadığım bir şey tarafından yutuluyordum. Kültürleniyordum: Boyanıyordum bana uymayan bir boyayla. Ben neyim, öğreniyordum. Düşmanım kim, öğreniyordum. Kimi seveceğim, öğreniyordum, neyi susacağımı. Pek çok hikâye biliyorum, pek çok masal. Çoğu anlatılamaz, yutulamaz, kusulamaz ama yaşanamaz da.

Miş’li geçmiş kulağa hep yumuşak gelir. Miş’li bir geçmişi vardır kadınların; yaşanmamış gibi, mutluymuş gibi, güçlüymüş gibi. Bir erkeğin yazdığı ve bir kadının sakladığı, bir kadının yazdığı ve bir çocuğun sakladığı pek çok hikâye… Miş’li geçmiş zaman kipinde insanı kovalayan bir gizem vardır. Aynalar sır tutamaz. Aynalar sır kusamaz. Ahireti olmayan bir dünyaya inanmıyorum.

Ne zaman bir kadınla bir araya gelsem o hikayelerin kapağı açılır. Masallar serbest kalır. Bir masalın kenarına, oyasına değmemiş bir kadın dünyasına sahip miyiz, bilmiyorum. Motifler bildik, döngüler sonsuz. Ezbere bildiğimiz bir labirentin içinden doğan hikayeler. Kendimize anlattığımız, kendimize işlediğimiz, kızlarımıza devrettiğimiz mirasımız: mağduriyet külliyatı. Bir külliyata sahip olmak değil mesele, külliyatın esiri olmak, bir rolü kader saymak, rolün rol olduğunu unutmak… Yıllar önce yolunan kanatlara, kırılan cesarete tam da şimdi ihtiyaç duyarken kanatlarının tüylerini babanın, ananın, konu komşunun avuçlarında bulmak, bu hikâyelerin yazgısı. Anlatsa usanç verici, anlatmasa sindirilemez olandır kadının hikayesi.

İnsan yaşamadan ölemiyor. Hikayeler görülmeden ders çıkarılamıyor. Ders alınmamış hiçbir hikâye sindirilemiyor. O halde feminizm bizim neyimiz oluyor?

Zulme zulüm demek isyandandır. Zulme zulüm demek İslam’dandır. Görülmeyen, bilinmeyen, göz yumulan bir zulme zulüm demeyi çocuk bilmiyor. Kadın neye hakkı olduğunu tam kavrayamıyor. Zulmü engelleyen dinin, vicdanın, insanlığın kulağı kendisini neden işitmiyor? Mazlumun sesini işitmeyi ihmal ettiğimiz her hikâyeyi Allah önümüze koyuyor kâh feminizm diye, kâh faşizm diye, kayırmacılık diye yahut narsisizm diye.

İnsanın çocuklarına nasıl ortak olur Şeytan? Galiba ihmalle olur. Konuşmadığımız yerden konuşur, tutmadığımız yerden tutar, gitmediğimiz yerden gider, sevmediğimiz yerden sever, dinlemediğimiz yerden duyar. Açık yaradan sızan mikrop gibi kendini çoğaltır yaralanan insanda. Mazlumun zalime dönüşmesinde bir eşik mi var, yoksa sırlar mı büyütür yarayı içeride? Ötekinin durmadan kanattığı, inkâr ettiği, bakmadığı yarayı sarmak kime düşer? Ölmeyip hayatta kalabilen biri, nasıl annelik eder? Bilinmeyen, duyulmayan hikayeler kime hizmet eder?

Ahireti olmayan bir dünyaya inanmıyorum.

Mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
5 2 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Banu Eker
Banu Eker
8 ay önce

Bu yazıyı sadece okumuyorsunuz, her cümlesinde birkaç saniye durup düşünüyorsunuz ve en ilginci de şu ki düşünceler içinde kaybolmanıza izin vermediğini hayretle fark ediyorsunuz. Yazı bittiğinde ise çıkarım yaptığınız ana fikrin, bazı bölümlerinde direkt, bazılarında çaprazdan, bazılarında kendinize oldukça uzak bir noktadan içinize işlediğine kanaat getiriyorsunuz. Bakın kısaca şunu diyorum: Bu yazı, ezberleri bozacak güçte olmasına rağmen, kodlarımızın eğrilip bükülmesine izin verenlerimiz çok çok az olduğu için sadece güzel bir yazı olarak kalacak. Tabii bu “güzel”lik idrâk ile orantılı olacak.
Yüreğin dert görmesin Mimhece.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx