Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…
Çok küçüktüm.
Annemle rahmetli babam Konya iline ziyarete gitmişlerdi.
Evde kardeşlerimle onların yollarını gözlüyorduk.
Biraz zaman geçtikten sonra nihayet kavuştuk.
Evimiz misafirlerle dolup taşmaya başladı.
Mevlana şekerleri ikram ediliyor gelen ziyaretçilere efsanevi kerametler anlatılıyordu. Küçük olduğum için anneme kavuşmanın sevinciyle kucağından ayrılmıyorum. Annemin kendinden geçercesine anlatımları gelen misafirlerin ağlayarak dinlemelerini gözümde canlandırıyor beynimde kurgulamalarla canlandırıyordum. Annemle babam bizlere öyle güzel hediyeler almışlardı ki adeta gözlerimiz kamaşıyordu. Rengarenk inciler kolyeler, bilezikler…
Derken babamın getirdiği kocaman resimler özenle seçilerek çerçeve yapılması için verilmişti. Ben sadece olanları izliyor, bu yapılanların çok çok önemli olduğunu anlıyordum çocuk aklımla. Rahmetli babam Konya dan gelirken anneme aldığı kıyafetlerle canım annem gözlerimde meleğe dönmüşçesine güzelleşiyordu. Ertesi günü evimize upuzun bir çerçeve geldi. Zar zor duvara takabildiler. Duvarı boydan boya kaplamıştı. İçinde yan yana dizilmiş başında kocaman bir kavuk bulunan yeşil cüppeli bir zaatın 6 farklı resmi yan yana dizayn edilmiş resimleri vardı. Gelen misafirler bu resimlere bakıp ya mübarek diyerek övgüler yağdırıyorlardı. Evden giderken annemi babamı tebrik edip inşallah darısı bize demeyi ihmal etmiyorlardı.
Bu olayları 3-4 yaşlarındayken yaşamıştım. Bu yaşlarda evimize gelen bu çerçeve 17 yaşlarına kadar asılı kalmıştı. Taşındığımız her eve titizlikle yerleştirilmişti. Çocukluk ve lise yıllarım Sivas ın Kangal ilçesinde geçmişti. Evimiz ahşap genelde 2 odadan oluşan biri yatak odası diğerine oturma odası ancak gece olunca evin tüm çocuklarının yatak odası oturma odası olurdu. Ve ben gece yatarken başı kavuklu yeşil sarıklı cüppeli ellerini birbirine sarmış heybetli bu resimle göz göze gelirdim adeta. Çocukluğumda beni içine alan bu alanda beynime sorular gönderir ve düşünürdüm “bu kim?????” derken cevabını dile getiremediğim ancak zihin dünyamda beynime kazınıp yerleşen bir cevap; “tabiki Allah!!!!!!” Bu kadar tazim gösterilen heybetli herkesten farklı bir giyim tarzı yeşil elbiselerle bilinç altıma yerleştirilen Allah algısı….
Belki şaşırdınız ancak minik çocuklar sizler gibi düşünüp algılayamaz, sadece olayları, yaşananları izler zihin dünyasında bir yerlere oturtur. Ne yazık ki küçükken bilinç altına yazılıp çizilenler kolay kolay silinemez.
Ey diyanet, ey hocalar, ey anne ve babalar; kerametlerle, hurafelerle minik çocuklarınızın zihin dünyasının zehirlenmesine yol açan tevhidi bakışı öldüren bu gibi hareketlerin başta tarikatlar olmak üzere birçok cemaat dergah vs. oluşumlarda kol gezdiğini bilin ve tedbir alın. Zihin dünyamızı kirleten bu gibi oluşumlara dur deyin.
Hala nice müritler bilirim namaz kılarken karşısına şeyhinin resmini koyup secde edenleri. Nice cemaatler bilirim hocasını Kuran ın önüne koyan, nice fikirler bilirim hakikatin önüne koyan. Bizzat hayatımdan aktardığım örnekle inşallah meramımı anlatabilmişimdir. Satırlarım hakikate konan engelleri kırmaya yönelik olması duasıyla.
Saygılarımla,
Emine AKTAŞ
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.