Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…
“Mutlu olmak için kimseden bir şey beklemeyin. Beklentilerinizi sıfıra indirin. Kimseden bir şey beklememek harikadır. Beklentilerini bitirirsen rahata eresin.”
Beklentilerimizden vazgeçmek istiyor ama bir şeyler beklemeden de yapamıyoruz. Bu konuda kafamız karışık gibi.
Sorun belki de beklentilerimizde değil, beklentilerimizin karşılanmasını istediğimiz ilişkilerimizde. Beklentilerimizi karşılamayan ilişkilerimizi düzenleme konusunda sorumluluktan kaçıyorsak, beklenti denen şeyi çöpe atalım. Ama insan beklentisini kestiğinde ümidini de kesiyor. Beklentilerimizin sevdiklerimiz tarafından karşılanmıyor oluşu; ayrılmak, sınır koymak, uzaklaşmak, vedalaşmak gibi bizi zorlayıcı bir sürece sokabilir. Bu durumda beklenti dediğimiz şeyin karşımızdaki insanla daha az ilgili olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, bir dostumuzun bize yalan söylemesinin ardından hissettiğimiz yoğun öfke, ona olan güvenimizin sarsılmasıyla ne yapacağımızı tam olarak bilemememizden kaynaklanıyor olabilir. Bu senaryoda gerçekleşmeyen beklenti, dostumuzla kurduğumuz bağın kolaylıkla sürmesidir. İçsel değerlerimiz bizi, dostumuzun söylediği yalan karşısında onunla ilişkimizi koparmaya yahut değerlerimizi esnetmeye sevk edebilir. İçsel değerlerimiz konusunda netsek, alacağımız kararın getireceği ıstırapla baş etme konusunda daha istekli olabiliriz. Bu mesele artık dostumuzla çözebileceğimiz bir şey değildir. Olmazsa olmazlarımız, esneme kabiliyetimiz, dostumuzun pişmanlık yahut önemsizleştirme tutumlarına verdiğimiz anlam kararımızı etkiler. Yani gerçekte kimse kimseden bir şey beklemiyor. Önemli beklentilerimizi doğru insanlardan beklemeyi öğreniyoruz ve bu yüzden acı çekiyoruz. Sonuçta, dostumuzdan bize dürüst olmasını neden beklemeyecekmişiz? Dostumuzdan neden dostluk beklemeyecekmişiz? Neden kimseden bir şey beklemeyecekmişiz?
Kimseden bir şey beklememe mottosunun yaygınlaşmasında, toplum kalitesi karşısında hissedilen çaresizlik olabilir. Bazı rahatsızlıkların toplumun kurumsallaşmış davranış biçimlerinden kaynaklandığı aşikâr. İmtihan edilmeden bırakılmayacağımız bu hayatta, bazen babamıza bile güvenmememiz gerekebilir. Yine de babadan, eşten, dosttan, evlattan umduğumuz beklentiler meşrudur, haktır ve karşılanmadıklarında yas tutulmasını hak ederler.
Her beklenti meşru değildir elbet. Yalancı olduğunu bildiğiniz birinden size dürüst davranmasını beklemek meşru değildir, hırsız olduğunu bildiğiniz birinden malınızı korumasını beklemeniz meşru değildir. Ne kadar doğru seçimler yaparsak yapalım, insan işlerinde her zaman bir hata payı vardır. Milimetrik ölçümler hata payı hesaplanarak yapılır. Korkudan yahut zorda kaldığından yalan söylemiş ve pişmanlık duyan dostumuzla yolları ayırmak ya da yola devam etmek bize kalmıştır. Her iki şekilde de sorumluluk bize aittir. Beklentiler konusunda kafa karışıklığını bitiren şey kendimize atfettiğimiz bu sorumluluk duygusudur. Beklememek, ümit etmeyi bırakmak gibi bir şey, yolda olup yürümeyi bırakmak gibi…
İster yürüyelim ister oturalım, tam ortasındayız hayatın.
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.