YAZILAR

Kur’an’ın bu anlatım sanatına bayılıyorum.

Yahut şu kimsenin hali gibi ki o bir şehre uğramıştı. Şehrin altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. “Allah burayı bu ölümünden sonra nasıl diriltecek? ” dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl boyunca öldürüp sonra diriltti. “Ölü vaziyette ne kadar kaldın? ” diye sorunca o: “Bir gün veya daha az” diye cevap verdi. Allah ona: “Hayır! yüz sene kaldın. İşte yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış. Bir de merkebine bak! (Kemikleri nasıl birbirinden ayrılmış). Seni de insanlara canlı bir delil yapmak için öldürüp dirilttik. Hele o kemiklere dikkat et, onları nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz! ” Böylece işin gerçeği kendisine tam manasıyla belli olunca: “Artık pek iyi biliyorum ki Allah her şeye kadirdir. ” dedi.

Bakara Suresinde 259. Ayette muhteşem bir kinaye var,

görüyor musun !

İyi bak iyi bak, göremedin mi !

Hatta muhteşem bir tariz.

Kur’an’ın bu anlatım sanatına bayılıyorum.

Bu ayeti her okuduğumda acaba diyorum, Muhammed a.s bu ayeti ilk defa okuduğunda Yahudiler ne hissetmişti !

Bu ayet üzerinde çokça konuşulur ve tartışılır. Aforizmalar, eşek, şehir, bu ayette anlatılanlar acaba günümüze nasıl ışık tutar ? gibisinden yaklaşımlar.

Bu ayet tarihsel bağlamında okumadığında ya da bu ayetin okunduğu zamandaki zihinsel iz düşümde neler vardı ? dikkate alınmadığı zaman hiç bişi anlaşılmaz.

İsrailoğulları’nın Büyük İsrail Devleti yıkılıp önce iki parçaya daha sonra paramparçaya ayrılmalarının nedenini aslında günümüzde Bizler de yaşıyoruz, Hatta yüzlerce yıldır İslam Tarihi aynı süreci yaşıyor. Bizler Allah’ın bize rehberlik etsin diye gönderdiği Vahyi gerçek amacı ve maksadı dışında her işimize yarayacak şekilde kullandık. Tıpkı İsrailoğulları gibi.

Onlar da İbrahim Peygamberden sonra Musa’ya gelinceye kadar Vahdeti aradılar, düşe kalka buldular ve sonra yine kaybettiler. Tüm tarihi süreci göz önüne getirince ne zaman ki Vahye sımsıkı yapışıp detaylarda boğulmadılar Allah onlara tüm yeryüzünü bahşetti, ne zaman ki vahyi vahdet dışında gündelik heves ve hevalarına kurban ettiler başlarına gelmedik kalmadı.

Bu süreçte Kur’an yaşanan dramı tek bir kelime içine paketleyip İsrailoğulları’nın suratına çarptı. EŞEK

Çünkü onlar yüreklerine kazıyıp aydınlık yolda Adalet, Barış, Kardeşlik, Diğergamlık, Ahlak ve Hukuk ile dertlenmek yerine

Ruh nedir ?

Mağara arkadaşlarının sayısı nedir ?

sakız orucu bozar mı ? ya da yanmaz kefen geyiğine düştükleri için yalın ve öz bir kurtuluş reçetesini değil, insanların eşeklerin bile taşıyamayacağı yüklere dönüştürdüler.

Şehirleri bu yüzden ellerinden kayıp gitti.

Vahdetleri paramparça oldular.

Ayet böyle bir şehri, işte bu dert ile dertlenen bir adamın (Hezekiyel Peygamber) gözünden resmediyor.

Gelin bu süreci bir de Tevrat’tan okuyalım, bakalım bizim eşekliğimize benziyor mu !

Kuru Kemikler BÖLÜM 37

Hez.37: 1 RAB’bin eli üzerimdeydi, Ruhu’yla beni dışarı çıkardı, kemiklerle dolu bir ovanın ortasına koydu.

Not 37:1,9,10 İbranice’de “Ruah” (Ruh) sözcüğü, “Rüzgar”, “Soluk” anlamına da gelir.

Hez.37: 2 Beni onların arasında her yöne dolaştırdı. Ovada her yere yayılmış, tamamen kurumuş pek çok kemik vardı.

Hez.37: 3 RAB, “İnsanoğlu, bu kemikler canlanabilir mi?” diye sordu.Ben, “Sen bilirsin, ey Egemen RAB” diye yanıtladım.

Hez.37: 4 Bunun üzerine, “Bu kemikler üzerine peygamberlik et” dedi,” Onlara de ki, ‘Kuru kemikler, RAB’bin sözünü dinleyin!

Hez.37: 5 Egemen RAB bu kemiklere şöyle diyor: İçinize ruh koyacağım, canlanacaksınız.

Hez.37: 6 Size kaslar verecek, üzerinizde et oluşturacağım, sizi deriyle kaplayacağım. İçinize ruh koyacağım, canlanacaksınız. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.”

Hez.37: 7 Böylece bana verilen buyruk uyarınca peygamberlik ettim. Ben peygamberlik ederken bir gürültü oldu, bir takırtı duyuldu. Kemikler birbirleriyle birleşiyordu.

Hez.37: 8 Baktım, işte üzerlerinde kaslar, etler oluşuyor, üstlerini deri kaplıyordu. Ama onlarda ruh yoktu.

Hez.37: 9 Sonra bana şöyle dedi: “Rüzgara peygamberlik et, insanoğlu, peygamberlik et ve de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey rüzgar, gel dört yandan es. Bu öldürülmüşlerin üzerine üfle ki canlansınlar!”

Hez.37: 10 Böylece bana verilen buyruk uyarınca peygamberlik ettim. Onların içine soluk girince canlanıp ayağa kalktılar. Çok, çok büyük bir kalabalık oluşturuyorlardı.

Hez.37: 11 Sonra bana, “İnsanoğlu, bu kemikler bütün İsrail halkını simgeliyor” dedi, “Onlar, ‘Kemiklerimiz kurudu, umudumuz yok oldu, bittik diyorlar.

Hez.37: 12 Bu yüzden peygamberlik et ve onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey halkım, mezarlarınızı açıp sizi oradan çıkaracak, İsrail ülkesine geri getireceğim.

Hez.37: 13 Mezarlarınızı açıp sizi çıkardığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız, ey halkım.

Hez.37: 14 Ruhumu içinize koyacağım, canlanacaksınız. Sizi kendi ülkenize yerleştireceğim. O zaman, bunu söyleyenin ve yapanın ben RAB olduğumu anlayacaksınız.” Böyle diyor RAB.

İşte böyle !!!

Vahdet parçalanınca insan kuru kemiklere dönüyor,

mazlumların tepesine bak, her gün nasıl da bombalar yağıyor !

Vahdet parçalanınca namus kalmıyor, kadın, çoluk çocuk, yaşlı yollara düşüp sınırlara dayanıyor. Tıpkı firavunun çekirgelerle sınandığı gibi bugün tek dişi kalmış Batı medeniyeti de Mülteci akınlarıyla sınanıyor !

Vahdet parçalanınca, ümmetin yakası bir türlü bir araya gelmiyor, üstelik yapabildiğimiz sadece slogan atmak, deruni edebi metinler yazmak, düşmana sadece buğz etmek,

Vahdet parçalanınca ümmetin derdi, adalet peşinde koşmak, mazluma el uzatmak, dünyanın altını altını üstüne getirmek yerine gündelik tartışmalarda gönül eğlendirmek Din sanılıyor,

ve dahası, hasılı kelam vesselam..

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

5 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx