YAZILAR

Rahmetsiz Cemaatler

Alemlerin Rabbi olan Allah, inanların sımsıkı kenetlenmesini buyurmuştur. Bu kenetlenme de ancak Allah’ın ipi, yanı Kur’an (vahy) ile mümkündür.

‘’Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar’’. (Al-i İmran Suresi, 103.ayet)

‘’Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever’’. (Saff Suresi, 4.ayet)

Temelinde Allah’ın birliğini öncelemeyen, tevhid ilkesini inancının temeli yapmayan hiçbir hareket, Allah’ın ipine tutunamaz ancak tutunduğunu zanneder. Velev ki her türlü ibadeti yapsın, 50 vakit namaz kılsın, her gün oruç tutsun, defalarca hacca gitsin, zekat üstüne zekat versin… Tevhid öncelenmedikçe Allah katında hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü temeli tevhid olmayan hareket ve inanca mutlaka şirk bulaşmıştır.

‘’Doğrusu sana ve senden öncekilere (insanoğluna iletilmek üzere) şöyle vahyedilmişti: “(Ey insan!) Eğer Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştırırsan, kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek, üstelik büsbütün kaybedenlerden olacaksın!’’ (Zümer suresi, 65. Ayet)

Unutmayalım ki Allah Resulunun mücadele ettiği müşriklerde döneminin dindar insanlarıydı. Ama Allah’a ait nitelikleri başka varlıklara yakıştırdıkları için yaptıkları bütün iyilikler, Allah katında değersizdi. Şirk Allah’a karşı işlenebilecek en büyük suçtur. İşlenebilecek en büyük zulümdür.

‘’Lokman, oğluna öğüt verirken şöyle konuştu: “Ey Benim sevgili oğlum! Allah’tan başkasına ilahi sıfatlar yakıştırma! Bil ki, böyle (düzmece) ortaklık yakıştırmalar, gerçekten büyük bir zulümdür!’’ (Lokman Suresi, 13.ayet)

Günümüz, maalesef tevhidi öncelemeyen cemaatlerden geçilmiyor. Allah yeryüzünde barışın tesis edilmesini insanlardan isterken aksine dinlerin yoğun yaşandığı bölgelerde ne yazık ki kan, nefret, kaos, gözyaşı hakimdir.
Allah inananlardan dünyayı imar etmelerini isterken, insanlığın ve şehirlerin harab olduğu yerlere bakalım yine dinli yapıların yoğunluğunu göreceğiz.

Alemlerin sahibi yüce Rabbimizin muradı ne?
Allah’a iman ettiğini söyleyen dindarların pratikte uyguladıkları ne? Burada bir arıza olduğunu anlamak için fazla zeki olmaya gerek yok.

Demek oluyor ki, dindar olduklarına inanan ve Allah’ın uyarılarına rağmen paramparça olan bu yapılar, Allah’ın ipine değil şeytanın ipine sımsıkı tutunmuşlardır.

Dini cemaatler katliam, kaos ve şirk üretiyorsa Allah’tan çok cemaat önderlerine iman ediliyor demektir. Cemaat önderleri ve cemaatin kutsal saydığı kişiler artık tanrısal niteliklerle tanımlanmaya başlamıştır.

Allah’ın kitabından çok cemaatlerin kendi kutsal kişilerinin kitapları okunuyorsa, Allah’tan çok yada Allah ile beraber bir takım kutsal kişilerin adları anılıyorsa, elde edilen başarılar Allah’tan başkalarından biliniyorsa, din sadece Allah’a özgülenmiyorsa artık bu durumda tevhid yerle bir olmuş, bünyeye şirk hakim olmuş ve şeytanın kalesi haline gelinmiştir. Dışarıdan bakılınca şekilsel olarak ne kadar da islam gibi gözükse de aslında şeytanın kamusal alanı çoktan oluşmuştur.

‘’Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.’’ (Ali İmran suresi, 105.ayet)

İslam’ın yozlaştırıp aslından ve hakikatinden uzaklaşmasında İslam’a ve Kur’an’a hizmet ettiğini söyleyen cemaat ve tarikatların dahi etkisi vardır. Büyüklü küçüklü, irili ufaklı kurulma amacı İslam’a hizmet etmek olan cemaatlerin tevhid zaafiyetleri yüzünden zarar verdikleri bilinen bir gerçektir.

‘’Dinlerini paramparça edip fırkalara taraftar olanlara gelince: Senin onlar için yapabileceğin bir şey yok. Zira onların işi yalnız Allah’a kalmıştır: Sonunda Allah onlara yaptıklarının hesabını soracaktır.’’ (En’am Suresi 159.ayet)

Bir musibet bin nasihatten iyidir, keşke iyi olmasaydı.

İman hakikatlerini yaymak amacıyla yapılanan bir cemaatin nasıl bir canavara ve katliam makinesine dönüştüğünü yakinen yaşadık. Eğer ki cemaat mensupları Pensilvanya’daki sözde cemaat liderlerine değil de Allah’a iman etselerdi, şirkle beslenen risale-i nurlara değilde Kur’an’a iman etselerdi, hiçbir güç o insanlara o aşağılık hareketleri yaptıramazdı.

İşte böylece Allah müşrikleri hem dünyada hem ahirette rezil ediyor. İşte böylece Rabbimiz bu insanları aşağılık maymunlara dönüştürdü.

‘’Ve sonunda, kendilerine yasaklanan şeyleri işlemekteki inatçı tutumları yüzünden onlara dedik ki: “Maymundan beter olun!” (Araf Suresi, 166.ayet)

‘’Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Güzel sözler ancak ona yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.’’ (Fâtır Suresi, 10. Ayet)

Herkes aklını başına alacak,
muvahhidler olarak Allah’a teslim olacak,
dünyada ve ahirette izzet ve şerefe sahip olacaktır.

ERKAN ERDOĞAN

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Erkan Erdoğan

Erkan Erdoğan, Araştırma - İnceleme, İslam kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Rivayetten Vahye kitabının yazarıdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu