Çocukluğumda en sevdiğim gün Cuma ve akşamıydı, çizgi film kahramanımsa süperman.
Çocukluğumda en sevdiğim gün Cuma ve akşamıydı, çizgi film kahramanımsa süperman.
Cumartesi harika bir gün demekti, sabahtan akşama kadar bitmeyen maç, maç, maç. Öğleye kadar kendi aramızda, öğleden sonra mahalle maçı.
Tabi gün sonu kafa göz dağılmış şekilde eve. Hiç bir maçı kavgasız gürültüsüz bitiremezdik. Ama güzel günlerdi be ! Masum ve kendi haleti ruhiyesi içinde naif. Kapısı açık kimin evi varsa mutfağa dalıp bir domates, ibraz ekmek doğru tekrar maça. Yemek yemek için eve gidilmezdi ki !
Geçenlerde aşağı mahalleden bir arkadaşla karşılaştık uzun zaman geçmiş üstünden, bi sarıldık bi sarıldık sonrası salya sümük. Eskiler güzeldi be !
Ne diyordum, ha kahraman,
gece, kolsuz beyaz atlet üstüne armasını renkli kalemle çizer, başucuma koyardım. Sabah erkenden taştan yapılmış kaleleri olan yarı çamur yarı çimen sahaya. Oo, arkadaşlar maça başlamış bile. O beyaz atlet gün sonunda kapkara. Toz, çamur, armadan dolayı yaptığım boyalar da dağılınca terle birlikte, o atleti giymek bi daha ne mümkün ama o eve gidilecek o kulak çekilecek, kaçarı yok.
Kirlenmek güzelmiş miş miş miş de miş miş.
Senin de suyun akmasın, evinde doğalgaz olmasın, iki göz odanın bi odasında kömür sobasında güğümde suyun ha ısındı ha ısınmadı olmasın, kulağından uçuran anan olsun bak kirlenmek ne güzel olur, hayat size güzel anasını satim !
kirlenmek güzelmiş de miş miş de miş miş.
Ne diyordum ha kahraman,
Ben daha çok büyümeden öğrendim asıl kahramanın annem olduğunu. Susuzluk bi yandan, kıt kanaat geçim derdi bi yandan, haylaz çocuk derdi içinde bir hayat sürmekmiş asıl kahramanlık. Sahtekar holivid bize yıllarca bi dünya yalancı süper kahramanı adam ! diye yutturdu. Benim annem kulağımdan bi tuttumu dünyanın kaç bucak olduğunu öğretiyordu. Bu süper kahramanlarsa bizi büyülüyordu, uyuşturuyorlardı, sahtekar herifler ! işleri güçleri uçmak kaçmak, damdan dama zıplamak.
Ne diyordum, haa geçmiş günler, anılar.
Aslında her çocuk kendi dönemini en iyi yaşayan kişidir. Yani herkesin kendi yaşadığı en güzel dönemi hayatın en güzel yıllarıdır. Eskilere göre her geçen yeni gün toplumsal olarak daha çok bozulmayı, dağılmayı, gelenekten uzaklaşmayı, atalara saygıyı bırakmayı beraberinde getirir. Eskilere göre Eskiler daima güzeldir !
Peki ama öyle mi !
Yani geçmişin taa en başında beri her şey güllük gülistanlık mıydı ?
Sanırım hiç de öyle değil. Her dönemin ve her bir kişi için hayatının kendi dönemindeki güzellikleri ve zorlukları vardı. Benim çocukluğum muhteşemdi ama babama göre biz şaşırmış bir gençliktik. Onun babasına göre de o şaşırmıştı. Onun babasının dönemi ise altın çağını yaşıyordu.
Ne anlatıcaktım ya ! unuttum bak,
Bizim geçmiş ile kurduğumuz bağ aslında biraz melankoli. Yani geçmiş daima güzeldi yanılgısı. Ya da geçmişte her şey çok güzeldi, ben bugünü değiştiremem çaresizliği ya da tembelliği.
Ben ikinci seçeneğin insan fıtrafına daha çok uyduğu kanaatindeyim. Yani Tembellik.
Peygamberlerin sonuncusu Muhammed a.s’a kadar süren İslam’ın çetin kavgası temsiliyet noktasında bize devredildiği günden beri hep geçmişe yaslanarak dini yaşamayı sorumluluk ve erdem sanıyoruz !
Yazdıklarımıza, çizdiklerimize, tartıştıklarımıza bakarsanız aslında bunu daha yakından görebilirsiniz. Çoğunluğumuzun İslam ile münasebeti biraz geçmişi yad etmek, biraz melankolik anılar girdabında gezinmek, biraz eski tartışmaları alevlendirmek.Kritik, etüd, analiz, paradigma arayışları.
Eskiler güzeldi, güzeldi evet de, yenilerin, yani bizlerin ve dahi bizden sonraların da yazılması gereken bir hikayesi, destanı olmayacak mı ! BEN dediğimiz geç geçmişe bağımlı bir kişilik midir ?
Demem o ki mutlaka ve mutlaka bir süper kahraman mı gelmeli !
Bir Peygamber,
Bir Mehdi,
Bir Mesih,
ya da kendi uydurdukları metaforlardan doğan sahte çözümcü
Şeyhler, Kutublar, Gavlar, Yetiş Ya Ey Mevtalısılar, Veliler, Dervişler, Bilgeler ya da Filozoflar,
takkelisi tekkesizi,
kıllısı yünlüsü,
postlusu postsuzu
Çocukluğunu yaşamaya doyamamış, aklı da zihni de pratik arayışı da hep geçmişte takılı kalmış bir Ümmetiz Biz, geçmişimizin tüm güzellikleri tekrar yaşanası mümkün olmayan, taklidi imkansız, hatırlarda ve hatırlarda yaşanan bir güzellik.
öyle mi ?
Hayır, hayır Kalk !
Kalk ve çalış !
Çalış ve yorul !
Yorul ve tekrar yardım iste !
Allah’ım,
tüm gücüm tükendi, kollarım ve bacaklarımda derman, yüreğimde sabır ve sebat kalmadı.
Senin rızan için gecemi gündüzümüze kattım, gün yetmedi.
Varımı yoğumu harcadım, elimdekiler yetmedi.
Bana yardım et, güç ver ve yol göster.
Bana yardım et ki geçmişi rehber, geleceği hedef bellemiş, bu günü ise çalışarak geçiren bir BEN olayım.
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.