PASİF ATEİZM
Özellikle son yıllarda genellikle gençler arasında yaygınlaşarak ilgi odağı haline gelmiş ateizm inancı her geçen gün gençlerin akıllarına sokulmaya devam ediyor. Bizler farkında olmasak da gerek Sosyal Medya’da gerek medya yayın organları aracılığıyla gençlere ateizm inancı aşılanıyor.
Geçtiğimiz aylarda Türkiye gündeminde uzun süre yer alan gençlerin deizme kaymasındaki artış konusu üzerinde tekrardan durmayacağım. Çünkü gerek akademik görevliler gerek gazeteler ’de gerekse de Kalk Ve Uyar Hareketi sayfamızda bu konuda birçok makale yayınlandı. İncelemek isteyen arkadaşlar oradan inceleyebilir.
Bugün benim durmak istediğim konu aslında her ne kadar bir dine inandığını söylese de bir ateist gibi yaşayan birçok Müslüman’ın olması.
Öncelikle ateizm ve teizm inançlarının terminolojik bilgilendirme aşamasından başlamak istiyorum. Terminolojik olarak baktığımızda;
Ateizm; Bir var edici İradenin varlığının en baştan itibaren ret ve inkâr edilmesidir. Ateizm genel olarak bir inançsızlık olarak nitelendirilse de aslında bir şeyin olmamasına otomatik olarak inanılmış olunur. Yani hiçbir şekilde inanmama eylemi bulunmamaktadır. Ateist olduğunu iddia eden kesimde yokluğa inanırlar. Ateizm temelini materyalizm anlayışının oluşturduğunu söyleyebiliriz. A-Teizm kelimesindeki ‘’ A ‘’ ön eki teizm inancının tersini yani olumsuz halini bildirir.
Teizm; Bir tanrıya veya tanrıların var olduğu düşüncesinin kabulü üzerine kurulmuş bir düşünce yapısıdır. Teist görüşe göre tanrı veya tanrılar yaratılmamış yaratmışlardır. Tanrı veya Tanrılar olacak her şeyi bilirler sonsuz kudrete sahiptirler. Zaman ve mekândan bağımsızdırlar. Teizmde çoğunluklu olarak Tanrı veya tanrıların evrenin işleyişine müdahalesi bulunur inancı yaygındır.
Deizm; Deizm inancında Teizm inancının aksine evren bir yüce varlık tarafından yaratılmıştır ama bu üstün varlığın evrene müdahalesi mümkün değildir. ‘’ Ve insanların bir müdahale olsa dahi bunu bilme şansı yoktur.’’ İnancı mevcuttur.
Yukarıda tanımları çok kısa bir şekilde verdik aksi takdirde bu inançları derinlemesine inceleme imkânı olsaydı bir iki sayfa ile sınırlandırmamız mümkün olmadığından dikkatinizi başka bir yöne çekmek istiyorum.
Bugün Dünya üzerinde kendini bir dine ait gören birçok insan mevcuttur. Biz Müslümanları ele alırsak başta ülkemiz olmak üzere çoğunluğun İslam’a inandığını biliyoruz. Bu bahsettiğimiz kesimi incelediğimizde bir kısım İslam’ı ve gereklerini bilerek hayatını Allah’ın istediği ilkeler üzerine kuran bir kesim. Bir kısım ise pasif Müslüman diyebileceğimiz kendini Müslüman olarak nitelendiren fakat dinin, hayatındaki seçimlerinde hiçbir etkisi olmadığı bir konumda. Bu açıdan baktığımızda ateizm inancına sahip olduğunu iddia eden bir kısım ile bir dini inanca sahip olduğunu iddia eden ama bu dini ilkelerin hayatında belirleyici rolü olmaması da farksız değildir diye düşünüyorum.
Dinler insan hayatını düzenleyen ve insanda bir ahiret inancı belirterek bu dünyada belirli dini ilkeler üzerine yaşayıp ahiret hayatında ise yaşadığı bu ilkelerin karşılığını yani ödülünü almak inancını oluşturur.
Peki, bu durumda bir dine inanan insan var ama bu insanın hayatında dinin etkin bir rolü yok. Yani bireyin yaptığı eylemlerde, verdiği kararlarda ve yaşantısında acaba inandığım bu din bu konuda ne diyor sorusunu sormayan bir zihinle yaşantısına devam ediyor. Bu zihin yapısındaki bir insan gerçekten bir Müslüman olabilir mi? Bunu sorgulamak tabiki bizlere düşmez. Sadece eleştirel bir bakış açısıyla yaklaştığımızda bunları görmemiz mümkünüdür.
Bir yanda bir yaratıcıya inanmayan Ateist model diğer yanda ise Bir Yaratıcıya inanan ama bu yaratıcının koyduğu ilkeleri hayatına tatbik etmeyen ve umursamayan bir model. Ortak yanları ikisinin de dünya hayatında dini kaygısı yok ve yaşam ilkelerini dini ilkelere göre oluşturmayan iki model. Şahsen ben ikisinde de kesin bir fark göremiyorum. Sorulması gereken soru şu;
Dünya hayatında belirleyici bir rol oynamayan din, insanı ahirette kurtarır mı?
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.