DENEMELERPODCAST

Özür Dilerim


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Kâinatın küçücük parçası olan biz insanlar, ne çok hata, kusur, günah, pişmanlık biriktirdik!

Hem de öylesine çok ki, hepsi de boyumuzdan büyük işler…

Depremin hasarlarından bir hasar olan sulama kanallarının yıkılmasıyla elimde hortum, her sabah bahçe mesaisinde sulama işlemlerine devam ediyorum.

Her zamanki gibi, hızlı bir şekilde yapmaya çalışıyorum ki, masamın başında bıraktığım kitaplarım, defterim ve kalemim mahzun olmasın, onlarla muhabbete koyulayım.

Her taraf kupkuru dedim kendi kendime, biz bu hortumlarla nerelere kadar yetişebiliriz ki? Fıskiyeden fışkıran sular üstümü, başımı, yüzümü, gözümü fena ıslatmıştı. Elimi yüzüme doğru kapatmaya çalıştım ki, birden gözlerim daldaki şeftaliye takıldı. Suyun yüzüme, gözüme çarpması ve gözlerimin daldaki o şeftaliye takılmasıyla vvuuuusssttt… bir anda nefessiz kaldığımı hissettim.

Neler oluyordu? Normal dalındaki iki şeftali neden beni bu kadar şaşırtmıştı, heyecanlandırmıştı?

Bahçemde on kadar şeftali ağacı var. Ve her yıl öylesine dolu dolu verir ki, adeta yemeyen kalmaz bu ağaçların meyvelerinden.

Malum; tekrar etmekten üzüntü duyduğum depremden bahçelerimiz de nasiplendi.

Şiddetli kışın, dondurucu soğukların, bütün ağaçların çiçeklerini yok ettiğine mahzun gözlerle tanık olduk.

Elbette yapabileceğimiz bir şey yoktu, rızkımıza kanaat etmekten başka…

Vermezse Mabut, neylesin Mahmut!

Söyleyeceğim şu ki; bahçemde birkaç kiraz ağacında az da olsa kirazlar, birkaç elma ve armut gözüküyordu dallarda.

Anamın dediği gibi; buna da şükür diyerek dolanıyorum, elimde hortum, ağaçların altında…

Gözüme takılan şeftalilerin şokuyla kendime geldim ve koparmamla ağzıma götürmem bir oldu; biraz mahcup, biraz utangaç ve büyük pişmanlığın verdiği eziklikle..

Yaklaşık üç yıldır o ağacı nasıl keserim plânlarını yaparken; o gözlerimin içerisine baka baka şeftali ile geldi karşıma; sanki bana ve düşüncelerime inat.

Dedim ya mahcup oldum diye. Geçen yıl en az on kova meyvesi olmuştu. Çok insan yedi. Ama ben çok tatsız diye hiç kıymet vermiyordum.

Bütün şeftaliler tek bir şeftali vermezken; bunun, “al, mahzun olma, seve seve ye” der gibi dallarını bana uzatması bir tokat gibi geldi.

Elimi uzattım, dalından koparttım ve özür dilerim dedim, ısırırken…

Özür dilerim seni bir şeyden saymadığım için,

Özür dilerim tadını beğenmediğim için,

Özür dilerim seni kesip, hunharca ortadan kaldırma düşüncelerim için,

Özür dilerim haddimi aşma küstahlığına düştüğüm için…

Ve bir anda yığıldı beynimde sorumsuzca davranışlar…

Ve öyle değerlere kıymetsiz nazarıyla baktığımız tavırlarımız geldi aklıma. Oysa ne değerler, ne kıymetler akıp gitti avuçlarımızın arasından.

Önce kendimize değer vermeliyiz diye mırıldandım. Ve saydım kendimde 1…2…3… Ooo dedim, ne çok kıymetliymişim ben?!

Ve karşımızda ki muhatap aldığımız insanlar…

Her birini bir işe yaramaz diye kesip attıklarımız…

Her hareketine bir kulp takışlarımız, beğenmeyişlerimiz…

Ve çömeldim ağacın dibine, fıskiyenin beni ıslatmasına aldırmıyordum artık.

Elimdeki şeftaliye sevgiyle bakarken, tadının da çok güzel olduğunu fark ettim.

Artık gülüyordum kendi kendime. Tadı kaçık bir şeftali ağacının bana böyle bir yazıyı yazdıracağını hiç düşünmemiştim.

Ağacın bedenine sırtımı yaslarken, ne çok şeftali ağaçları kaçırdık kim bilir, dedim.

Ne çok meziyetlerimizi kaçırdık,

Ne çok imkânlarımızı kaçırdık,

Ne çok güzellikleri kaçırdık,

Ne çok meyve veren ağaçları kaçırdık, taşladık,

Ne çok insanları taşladık, kaçırdık…

Özür dilerim diyerek yemeğe başladığım şeftaliden, elimde kalan çekirdeğiyle de uzun süre konuştuk adeta…

Çok ıslanmıştım; şükür ki gözüm de, gönlüm de, aklım da, düşüncelerim de ıslanmıştı. Elimdeki şeftali çekirdeğini ağacın yanını eşeleyerek tekrar toprağa gömdüm; sevgiyle ve umutla…

ÖZÜR DİLERİM ÇEKİRDEĞİ DE GELECEK YIL FİLİZLENİR, KİM BİLİR?

Siz ne dersiniz?

İclalgül Gölgeli

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

İclalgül Gölgeli

İclalgül Gölgeli, 12 kardeşin 9 numaralı, 60 doğumlu Malatya'nın Gündüzbey kasabası'nda dünyaya gelen, yüksek öğrenimini Ankara Gazi Üniversitesi'nde yapan, hayatını kendini ve insan yetiştirmeye adayan bir garip virgülüm. Yazar değilim. Hayatıma dair çok insan hikayeleri biriktirdim. Çok iniş çıkışlarım, çok duraklarım ve yol başlangıçlarım oldu. Kısacası, insan okuyor ve insan dokuyorum. Son nefesime kadar da böyle olacak umuyorum. Saygı selam ve başarı dileklerimi iletiyorum.
3.4 5 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Derya katırcı
Derya katırcı
10 ay önce

İnsanın ufkunu açan Allah’a şükürler olsun sen şeftali ağacı yedin ve ufkun açıldı dersin ama onu düşünerek nasıl ilk önce görmedim yedin tatsız geldi ve üzülüyorsun kesmeyi düşünüyorsun tatsız diye Allahın imtihanıyla bir deprem dersin kulları böyle isteyen kulları sirkeliyor temizliyor çünkü niyetin temizlenmek isteğin hatalarını görmek niyetin bu kitap okuman bu herşey bir vesile zaman herşeyin ilacı derler o bugündü yedin ve ufkun onun vesilesiyle açıldı elhamdülillah emeğine yüreğine sağlık iclal hocam gerçi hep dersin ölene kadar öğrenciyiz diye öğrenmek müslüman a farz taki ölene kadar kırdığımız o kadar insan varki herşey bağlantılı herşey aslında şifa ama biz kötü deriz ama başka başka insana şifa Allah sürekli kendi kusırumuzu görmeyi nasip etsin başkalarına evladlarımıza dopru örnek olmayı dopru davranmayı nasip etsin ????♥️

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx