DENEMELERPODCAST

Bir Kedim Bile Var


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Bir fizikçi, bir yazar ve bir tiyatrocunun muhabbetini izliyordum. Videonun daha başında, tiyatrocunun çok iyi odaklanabildiğini söylemesi üzerine videoyu durdurdum. Hala içimde kendimle bu konuyu konuşuyorum.

Çalışırken bölünmekten hoşlanmayız. Bir kitabı okurken zırt pırt birinin bana soru sorması hoşuma gitmez. Enerjim çalınıyormuş gibi gelir. Fakat dünya bir şeylerin, birilerinin bölünmesiyle dönüyor. Anne olduktan önce de bölünmeden bir iş yapabildiğimi pek hatırlamıyorum. Yazmak ya da okumak söz konusu olunca hele, yahut temizliğe kalkışmışsam. Bazen duyarım, yazar bu kitabını günde bilmem kaç saat çalışarak yazmış, falanca bilim adamı falan keşfine günde şu kadar saat çalışarak yapmış diye. Benim dünyamda bir işe o kadar zaman ayıracak param ve zenginliğim yok. O yazarın da o kadar parasının olduğunu sanmıyorum. Buradaki fark birimizin kadın diğerinin erkek olması. Erkek bir işe odaklandığında onun yerine kim bölünüyor? İşte benim sorduktan sonra iç konuşmamı uzatan mesele bu oldu. Hayat bana bölünmeden okuyabileceğim daha fazla zaman verse de, bir ders saatini geçmez bu süre. Bir yerli diziyi bazen üç günde, bazen bir haftada bitirmişliğim olur. Aslında bu durumdan şikayetçi değilim. Bildiğim, tanıdığım bütün kadınlar bölünmenin üstesinden gelebilmiş insanlar. Bu nedenle kadınlardan bölünmeden çalışabilmeye dair bir şikayet duymadım. Aklıma Wirginia Woolf’ün Kendine Ait Bir Oda kitabı geliyor. Woolf günde 400 kelime yazabiliyordu. Bu kitabında da bir kadının yazabilmesi için kendisine ait bir odaya ve anahtarına ihtiyacının olduğunu söylüyordu, bir de paraya. Dar zamanların genişliğini sezgisel olarak bilsem de, tiyatrocu beyefendinin bölünmeden çalışabilmesiyle övünmesine takılmadan edemedim. Beni duymasalar da, yaptıkları çalışmaları, okumaları, yazmalarını anlatan insanlara sormak isterim; siz çalışırken sizin yerinize kim bölündü?

Yine geçenlerde bir video daha izledim. What is woman? Belki izlemişsinizdir. Bir türlü yanıtlanamayan bir soruydu belgesel boyunca. Basitçe kadın nedir diye sormak ve cevabını bir türlü alamamak, karşı karşıya olduğumuz olgunun nasıl dayatıldığını belgeliyor aslında. Bir duruma saygı istenilmesi başka bir konu olsa da o durumun dayatılması uzun zamandır insanlarda şüphe uyandırıyordu.  Ben bir kediyim çünkü kendimi kedi hissediyorum diyen birisine, bir çocuğa, şu an oyunda kedi olmuş diye değil, gerçekten onun kedi olduğunu onaylayarak yaklaşılmasının dayatılması da bunlardan biri.  

Müslümanlar olarak Allah’tan arındırılmış bir dille sunulan bilgileri içimizde Rabbimizle buluşturmak ve bilgiyi öyle içselleştirmek için kadın ya da erkek olalım daha fazla zamana, daha fazla düşünmeye ihtiyacımız var. İçimizde Rabbiyle buluşturmadığımız her bilgi, her tecrübe bizi sırtına atıp dört nala yolun öbür tarafına geçirebiliyor çünkü. Allah’tan arındırılmış bir dille sunulan bilgi ne kadar doğru olursa olsun sahipsiz, ipsiz sapsız şekilde içimizde, sinir sistemimizde, kılcal damarlarımızda dolaşıyor. Allah’tan arındırılmış her şey, kötüye kullanılabilir. İslam, namaz, eşitlik, bilim, tıp… Kadın nedir, erkek nedir sorularını cebimde tutarak söylüyorum, bağlamından kopmuş hiç kimse kim olduğunu bilemez. Bağlamdan kopmak, Kutsal kitaplardaki kelimeleri yerlerinden oynatmak gibi, ibadetlerin ruhunu söküp şekline titizlenmek gibi, kavramların içini boşatıp onların içini çöple doldurmak gibi, insanı fıtratından ayırmak gibi şeytani bir dayatma insana karşı. Belgeselde insanların bağlamlarından kopuşlarını seyrediyoruz. Dayatma, kadınlığın kadınların elinden alınması bir yana, kadınların gerçek mağduriyetlerini dile getirmelerinin meşruiyetine halel getiriyor, yeni mağduriyetlere yol açıyor. 

Gerçek İslam bu değil söylemini tespih gibi çekeceğimizden endişeliyim: gerçek kadın bu değil, gerçek erkek bu değil, gerçek kedi bu değil! Peki, bu hikayede kaybolan kim?

Bu tür hikayelerin bölüneni ve kaybolanı her zaman, bölünmüş ve kaybolmuş annelerin çocuklarıdır ve onlar bazen kedi olmak isterler.

mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx