DENEMELERPODCAST

Tutmak mı, Tatmak mı?


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Dilimize “tutmak” olarak yerleşmiş olan, oruç ve tutmak kelimesi aslında mana karşılığını tam da bu şekilde vermemektedir . “Sıyam veya savm” olarak kullanılan oruç kelimeleri , aslında baktığımız zaman tam olarak da bizim hayatımızda rahatlıkla kullandığımız, yediğimiz, içtiğimiz, sevdiğimiz, istediğimiz her şeyin yani kısacası bize “helal” olanların , bazı dönem ve şekillerde, şartlarına uygun olarak , kullanımına ara verilmesi, durulması, tutulması, men edilmesi, uzaklaşılması… olarak kullanılmaktadır. Bu meyanda baktığımız zaman alemlerdeki her şeyi insan için var eden Yaratan, zaten bize helal kıldığı bazı şeyleri yeri geldiğince tutarak, bu anlamda bir bağ kurmak/kurdurmak ister. Nedir mesela bu bize helal olup da tutabileceğimiz şeyler?…: konuşmak, yemek, içmek , düzenli olarak hayatımızda olan örneğin hayvansal gıdalar gibi kullandıklarımız, cinsellik vb….. gibi konularda dönem dönem bunların kullanımını azaltmak veya durdurmaya “oruç” diyoruz …

Bununla birlikte oruçla alakalı olarak aslında en çok üzerinde tefekkür etmemiz gereken konu, biz kendimizi tutarken Allah’a katkı sağladığımız, gönderdiğimiz, ulaştırdığımız bir şeyin olmadığı, aksine bu tutma eyleminin her ne söz konusu olursa olsun insanın salt kendi yararına, faydasına, iyiliğine, güzelliğine, değişim-dönüşüm ve gelişimine hizmet ettiği gerçeğidir!!!…

Bu meyanda da o eylem “tutmak” değil özü itibariyle “tatmak” olur!

Ramazan ayı olarak belirlenen dönemde Kur’an’ı okuyarak, tefekkür ederek, derinleşmek ile birlikte bu anlamda yeme içmeden kesilen bir oruç tutulması geleneği “yerleşik inanç” olarak devam etmektedir. Ancak oruç kavramı sadece bununla sınırlı, yeterli ve tam da bunu karşılayan bir kavram değildir. Örnek vermek gerekirse benim “kalemim ve sesim “uzun zamandır oruçlu idi ve bu meyanda yazmayı veya okuma ve sesletim gibi çalışmalarımı bir süredir durdurarak yani kendimi tutarak, bu anlamda kendimi beslemek, geliştirmek ve beslemenin sonucu olarak çok daha sağlıklı, yararlı, verimli ve faydalı ürünler ortaya çıkarmayı hedeflemiş bulunmaktaydım ki bu noktada da istediğim, yeni şeyleri tatmak idi… Tam da bu konuda gerçekten anlaşılması gerektiği gibi ara verdiğimde, kendimi tuttuğum süre içerisinde, kendi kendime dönüşümümün ve değişimimin çok iyi farkındaydım … Bu farkındalık, o ” tadın” sonucu idi…

Yine başka bir örnek verecek olursak, örneğin insanın bedeni toprak ve toprak elementlerinden oluşan aslında insanın arzı, toprağı mahiyetindeki yeridir ve bu açıdan baktığımızda nasıl ki dünya üzerindeki tarlaları, toprakları işlemek istediğimizde ve ondan fazlasıyla iyi verim almak istediğimizde o toprağı nadasa bırakmanın en akıllıca iş olduğunu düşünüyorsak ve işlemeyi de nadastan sonrasına bırakıyorsak, insan bedeninin toprağını da ara ara nadasa bırakarak onu daha verimli, faydalı, güzel, sağlıklı ve en verimli şekli ile işlenebilir hale getirebileceğimizden emin olabiliriz … Bu bizim fiziksel bedenimizin sağlığı olabilir…

Elbette insan sadece toprağından yani bedeninden oluşan bir varlık değil, insan duyguları/düşünceleri/ sezgileri/ nefsi/ akılı/ ruhu ile bir bütündür ve bu meyanda oruç dediğimiz tutma eylemini “duygular, sezgiler ve düşünsel hayat yani hisler ve akıl/zihin” üzerinde de muhakkak ama muhakkak kullanmak durumundayız. Buna ayrıca insanın kendini ruhsal anlamda inşa eden hormonlarını da eklemek durumundayız ki bu konuda da hormonları harekete geçirecek, canlandıracak, daha güçlü ve kuvvetli kılacak şekilde tutma eylemini de hayatımızda hormonları kullandığımız boyutlarda, şehvet tarafı ile de yine tutmanın insana getireceği faydalar üzerine yoğunlaşabilmeli ve yararı gözetmeliyiz… Tam da bu noktada zihin orucu tutmayı öğrenerek, yogunlasmalı, zihnimizi susturmayı ve eğitmeyi başarabiliriz… Ki bu vesile ile öz’ümüzle bağlantılı olabilelim…

Nasıl ki insan denen varlık gerçekten de muhteşem, girift, mükerrem ve ahsen’i takvim üzere yaratılmış kıvamlı ve donanımlı bir yaratık ise, aslında küçük bir kainat ise, bu varlıkta kadınıyla erkeğiyle çok fonksiyonel yönüyle aslında güçlü bir yönetim geliştirmek esastır!… Güçlü bir dirayetle, iradeyi kullanarak, gerekirse dizginleyerek, yönlendirerek, tutarak, men ederek yani en iyi şekilde yöneterek kullanmak insanın kendine yapabileceği en hayırlı, en güzel iyiliktir…

Bırakın insanı canlı kanlı, dipdiri, enerjik, duygusal, sezgisel, zihinsel bir varlık olarak donatılmış muhteşem bir varlık olarak, bu insan denen varlığın üretmiş olduğu makinalar, aygıtlar, araçlar için bile aslında bu tutma eyleminin gerçekleştirilmesinin sonucunda nasıl da verim aldığımızı görürüz, biliriz öyle değil mi ???

Elinizin altındaki makinaları durmaksızın, ara vermeksizin, kapasitesini tam olarak, her an kullanmaya devam edersek, örnek veriyorum bir çamaşır makinesi size aslında 20 yıl dayanabilecek iken, durmaksızın çalıştırılan bir makine 4 yıl sonra bir şekilde arıza vermeye, fonksiyonunu yitirmeye ve belki de ölmeye mahkum olacaktır. Ancak kullanımına dikkat ettiğimiz, dinlendirdiğimiz, ara vere vere onun da “hakkını gözeterek” kullandığımız araç ve aletlerin ise çok daha sağlıklı bir şekilde ilerlediğini görmekteyiz; tıpkı insanın kendi bedeni ve ruhsal yapısında da gerçekleştiği gibi …

Ramazan’ın gelmesi ile birlikte her yıl olduğu gibi maalesef gündeme oturtulan ve saçma sapan sorularla çok basit, gereksiz, faydasız, ilkel ve gerçekten de düzeysiz yaklaşımlarla orucun anlaşılamadığı aşikârdır. Oysa ki Alemlerin Yaratıcısı oruç dediğimiz ibadet türü ile aslında hal ve davranış şekli ile bize insanın kendisini geliştirmesi için bir yol açmış, bir yöntem ve usul geliştirmiştir ! Her türlü gelişimin tamama erebilmesi için bütün bu yöntem ve usulleri geliştirirken, varlığı ve gerçeği bütüncül olarak algılamak, yaklaşmak ve buna göre süreci görerek bir çıkarımda bulunmamız gerekmektedir… Bu nokta da bir’lik bilincinizin açılacağı yerdir!…

Eğer bizler oruç dediğimizde sadece yemekten içmekten kesilmek, kendimizi bu anlamda tutmak, men etmek olarak algılarsak sadece gerçekten de midemiz ile alakalı olarak bedensel bir işlevde bulunmuş oluruz; kaldı ki bunun yararı ile birlikte zararlarının da oluşabileceği gerçeğini de unutmamak gerekir ki en basitinden bu kadar uzun süre sadece yemekten içmekten kesildiğini düşünen insanın “susuz” kalması ve vücudunu susuz bırakmasının yararından ziyade zararlarından da bahsetmemiz pek tabii ki mümkündür!! Kaldı ki insana oruç tavsiyesi verilirken, insanın bütüncül sağlığı gözetilerek bu tavsiye verilmiştir. Fakat eğer hakikat bunun tersine akmaya başlamışsa, kişinin bir rahatsızlığı ve gerçekten de ona özel, onu tutacak, men etmeye dayanamayacağı kadar bir yerlere sürükleyecek bir rahatsızlığı oluşursa, bu sefer de oruç tutmaması aslında onun hayrına, yararına olacaktır. Bu ince detayı her zaman hatırlamakta fayda vardır. Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi kendimizi tutmaktan, men etmekten yani oruç olmaktan kasıt sadece yemek ve içmekten kesilmek olmadığına göre, dolayısıyla insanın tekamül sürecinde kendini geliştirmesi için sunulan bu muhteşem fırsatı her anlamda çok iyi değerlendirmek gerekmektedir… Bu, bizler için bir altın fırsattır.

Tam da bu meyanda “Ramazan” denilen bu “eğitim kampını” gerçekten çok iyi değerlendirmeli ve bu kamp içerisinde yaşadığımız, ettiğimiz ne varsa bununla birlikte gerçekten her şeyin hikmetini açığa çıkarmaya çalışarak, bu yaşanmışlıkların daha sonra tüm hayatımıza sürekli olarak, peyderpey, farklı zamanlarda ve uygulamalarla yansımasına çalışmamız gerekmektedir ki bunu yapabildiğimiz de asıl hayatımızı, kendimizi, nefsimizi, şahsiyetimizi “tutabilmiş” oluruz yani o hikmetleri sadece eğitim kamplarında ( Ramazan) değil asıl amacı olan o “kampın dışına” taşıyarak kendi şahsiyetimizi tekamül ettirme sürecinde kullanmak durumundayızdır…

Tüm bu gerçekleri bütüncül olarak değerlendirdiğimiz zaman, orucun insana “zul” değil hakikî kulluk adına “izzet” olduğunu idrak edebiliriz…

O insanoğlu ne çok takdire şayandır ki yapıp ettiği eylemlerin içinde farkındalık geliştirebilen, bu farkındalıklarını idrak edebilen ve idraki ile beraber ortaya hikmeti sunabilen, bu hikmeti hayatının her aşamasına/ kendinin her aşamasına düzenli olarak yansıtabilen ve tekamülünü gerçekleştirebilen, amaca doğru bilinçli hizmet eden ideal şahsiyettir…

Selametle ve Sevgiyle Efendim… ????????????

Peri’han Taşdemir Taylı…

Farkındalık…
Ramazan…
Hakikat…
Uyanış…
Sıyam…
Savm…
Oruç…
Birlik…
Yol…
Ol…

..
.

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

5 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx