DENEMELERPODCAST

Küçük Prensin Gülü


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Bir Gül…????

Küçük Prens’in Gülü…
Benim de Gülüm Oldu…

Sabah sabah, güneşin ışıl ışıl parıltılarının altında gördüğüm bir gül beni Küçük Prens’in Gülü’ne götürdü; o gül de bu kitabın ismini ilk kez duyduğum bir arkadaşıma, neredeyse otuz yıl öncesine; o da beni kendime getirdi!…

Ankara, Hacettepe, Beytepe’deyiz havalar da pek bir soğuk; iliklerime kadar hissediyoum Antalya’dan İçanadolu’ya geçmiş biri olarak… Kaldığımız üniversite yurdundaki odama sonradan gelen, tuhaf tavırları ve ürkekliği olan, çekingen, sosyal mi asosyal mi tam kestiremediğim, biraz da gizemli bir arkadaştı o… Enerjisi bana çok tuhaf gelse de o, sürekli benim peşimdeydi; anlam veremediğim bir hâlde… Ne yapmak istese bana danışırdı, benden üst sınıfta olmasına rağmen. Ben de tuhaf bulsam da yine de yardımcı olur, yönlendirirdim elbette diğer arkadaşlarıma yaptığım gibi, ayırt etmezdim onu yani… Ben o sıralar çok yoğun bir şekilde fıkıh ve meal hatimleri okumalarıyla meşgulken ( yabancı diller-batı dilleri filolojisini okurken ilahiyat müfredatını tamamlamıştım), bir baktım elinde küçücük bir kitap var…. ‘Ne okuyorsun, nedir o?’ diye sorduğumda da bana yüzünde kocaman, güzel bir çocuksu gülümseme, memnuniyet ve gururla ‘Küçük Prens’ dedi; ilk kez duymuş ve görmüştüm… Ama onu fark ettiğim o ilk duruşundan yargılamış olmalıyım ve biraz da o tuhaflıkları nedeniyle kibirle aşağılanmıştım sanırım ki ona cahilce bir edayla…:” Nedir o, bir çocuk kitabı mi?!…” dedim… O da hemen bana açıklamaya girerek ” hayır, hayır içinde çok güzel ve keyifli şeylerden bahsediyor…” dedi. Bu cevap ondan geldiği için yine çok da ciddiye almamıştım; yine kibirli ve yargılayıcı davrandığımın farkında olmadan!!! Aradan haftalar geçti ve o kitap Prens’iyle ve Gül’üyle birlikte farklı zaman ve mekânda yine perspektifime girdi bir şekilde ve artık okumam gerektiğini idrak ettim… Çok sonraları kitapla ilgili yorumlarında ne kadar da haklı olduğunu, hatta eksik anlattığını idrak ettim ama o zaman hâlâ onu yargıladığımı ve kibirli davrandığımı idrak edememiştim; hâlâ o zamanlar düşük bir bilinçteymişim ve egom da burnum da çok yüksekmiş demek ki…

Aradan geçen beş yıldan sonra evlenip de Urfa’ya gidince arkadaşlarla kitap halkaları oluşturmuştum ve o zaman da Küçük Prens’i okuttum ve sonra da filmini izlettim herkese… Tam da o yıllarda idrak ettim eskiden sergilediğim olumsuz tavırlarımı; kendimden utandım! İçimden sürekli o arkadaşlarımdan özür ve aff diledim, kendimden de… İnsanız; değişerek, dönüşerek ve gelişerek ilerlediğimiz müddetçe hiç sıkıntı yok demektir elhamdullilah….( Bunu da sonradan idrak ettim!
..) İnsan bu ya; her zaman böbürlenecek bir konu bulur kendine bazen zekası, dehası bazen güzelliği, çekiciliği bazen çevresi, statüsü ve bazen de maddiyatı ve soyu sopu… Ancak bilinçlendikçe kaliteli güzel ahlâk dışında her şeyin değersiz ve geçici olduğunu anlıyor, idrak ediyor ve biliyoruz elhamdülillah…

Aradan geçen yıllar bizleri değiştirip geliştirmeden gidiyorlarsa tükeniyoruz, hüsrana yürüyoruz demektir! Zira bizler robot değiliz ki kurulduğumuz gibi başlayıp da aynı şekilde hayatı tamama erdirelim… Bizlerde kodlanmış muhteşem ve muazzam bir donanım ve potansiyel var; aşikâr kılınarak işlememiz gereken… Varlığın tüm bilgisi, verisi ve ilmi bizde kodlu zaten; dışarıdan bilgi edinme telaşından ziyade içeridekileri harekete geçirmeyi amaçlayalım ki kodlarımız ( levh-i mahfuz) işleyişe girsin ve bizleri dönüştürsün…
Bunun için de sadece kendimize yoğunlaşmalı, içimize dönmeli, sorgulama ve arayışlarla cevaplara ve çözümlere ulaşma gayretinde olmalıyız…. Uzay ve galaksiler de bizde, yeryüzü ve altı da bizde… Yeter ki idrak edelim…

Ve belki de en büyük ve can alıcı, vurucu ve belki de öldürücü yanılgımız ise bizden apayrı, dışarılarda ve çok uzaklarda, müdahaleci, kuralsız, ilkesiz ve duygulu bir Yaratıcı tasavvurunda olmamızdır!!!…
O, her an bizde, bizimle, şah damarımızdan dahi yakında… İşte varoluşun mihenk taşı olan tevhid budur; O’nun bir ve tek olduğunu söylemek değil her hâlimizle birr olmamızdır… Birr’leşerek hareket etmek ve bu bilinçle yaşamaktır… Bizde kodlu bütün esmaları harekete geçirmektir…

Buradan bakınca bugün sadece teşekkür ediyorum arkadaşlarıma, Küçük Prens’e ve Gülüne… Bana beni gösterdikleri için… Hayatıma bir şekilde giren herkese her daim minnettarım; iyiyi de kötüyü de öğrettikleri için!… Teşekkür ederim bir kucak dolusu güllerle…????????????????????????????

Her zaman kendime şiar edindiğim ilke budur…:” Ben değişirsem dünyam da değişir!” (Rad/11)

Siz değiştirseniz dünyanız da değişir!..

“Kalpten kalbe giden bir yol vardır; gözle görünmeyen…” Küçük Prens

Sevgiyle Kalalım Dengeli İnsanlar…

Peri’han Taşdemir Taylı….????????????

Farkındalık…
Hakikat…
Uyanış…
Tevhid…
Bilinç…
Denge…
Sevgi..
Onur…
Yol…
Ol…

..
.

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx