DENEMELER

Pirinç Çuvalı

Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Bir varmış bir yokmuş.

Mahallenin çocukları büyümüş. Yasa gereği, büyüyen çocuklar, ailelerinden bir destek olarak sırtlarına pirinç çuvalı alıp koyulurlarmış yola. Yol onları nereye götürürse. Çuvalda bir senelik pirinç olurmuş. Acıktıkça ateş yakar, pirinci pişirip yerlermiş. Sadece pirinç yemek zorunda değillermiş tabi. Çalışıp başka yiyecekler alabilirlermiş. Kimi bir senelik çuvalı üç ayda yermiş kimi bir sene idare edermiş. Bir senenin sonunda büyümüş çocuklar evlerine dönebilirlermiş. Kimi dönermiş, kimi gittiği diyarlarda yaşamaya devam eder, kimindense bir daha haber alınamazmış.

O sabah, ayrı evlerden üç genç olarak çıkmışlardı yola: Hatice, Süleyman ve Basri. Gençler çuvalları sırtlarına almışlar ve yola koyulmuşlar. Bir süre aynı istikamette gitmiş üç genç. Acıkmışlar. Herkes kendi çuvalından pirinç pişirmiş. Oturmuşlar ateşin başına, sohbet muhabbet derken, Basri dişini kırmış pirinç yerken. Pirincin taşını ayıklamamış meğerse. Hatice’nin pilavı tam pişmemiş, suyunu az koymuş, az pişmiş pirincin üstüne su içmiş bol bol. Süleyman da pirinci lapa yapmış. Olur öyle. Öğrenecekler işte, acemilikleri çıkacak daha. Adı üstünde, genç insanlar bunlar. Sonuçta herkes kendi hatasını yiyor, kimseye bir zararları yok. Henüz… Böyle böyle bir hafta geçmiş. Gençler yollarını ayırmaya karar vermişler. Her biri ayrı bir yöne gitmeye başlamışlar. Neyse ki ülke güvenli bir ülkeymiş. Kolay kolay kimsenin başı derde girmezmiş. Belayı arayıp bulanlar başka.

Basri bir dişini daha kırmış. Sonra öğrenmiş pirinçteki beyaz taşı tanımayı. Hatice, pirinç yemekten bıktığı için bir şehirde işe girmiş. İşleri biraz seriyormuş Hatice, gezip tozmak istiyormuş ama malum, gezerse yine pirinç yiyecek. Onun kaytarmaları iş arkadaşlarının iş yükünü artırıyormuş. Şikayetler başlamış. Hatice yine pirince kalmış. Hala öğrenememiş pirince yeterince su vermeyi. Süleyman bir çiçekçide işe girmiş. Bir hafta geçmeden çiçekçi onu kovmuş. Çiçeklere çok su veriyormuş. Köklerini çürütmüş zavallıların. Lapa olmuş pilavını kaşıklamaya devam etmiş Süleyman.

Basri yola devam etmiş. Başka bir şehre doğru yürümüş, yürümüş. Kurak topraklardan geçmiş. Bir su kıyısı aramış durmuş. Gece üşümüş, gündüz terlemiş. Bir kasabaya varmış neyse ki. Lokantaya girmiş hemen. Çay söylemiş önce. Sonra parasının olmadığı hatırlamış. Çayı iptal etmiş. İş aradığını söylemiş. Basriye kütüphaneyi göstermişler. Kitaplar tasnif edilecek, tozları alınacak falan. Çizgi roman varsa okurum deyip kabul etmiş işi. İş göründüğünden çokmuş. Yeni yasaya göre bazı kitaplar toplatılacakmış. Zararlı şeyler olabilirmiş içlerinde. Yasa koyucular tüm kitapları okuyamadığından, kütüphane çalışanlarına vermiş bu işi. Kitaplar okunacak ve yararlı ya da zararlı diye tasnif edilecekmiş. Zor bir iş olduğundan kütüphaneler personel bulamıyormuş. Basri’nin de kitaplarla arası pek iyi değil ama o aralar canı çilek çekiyormuş. El mecbur başlamış okumaya. Hatice ile Süleyman da kütüphanede iş bulmuşlar tabi farklı şehirlerde. İş zor, parası iyi. Pirinç yemek de bir yere kadar. Başlamışlar okumaya. Oku babam oku, oku babam oku. Hatice, gördüğü en ufak bir yanlışta, kitabı bitirmeden atmış zararlılar safına. Süleyman, doğru ne yanlış ne anlayamamış, sadece okuyormuş. Basri, hatalı gördüğü yerleri not alıyormuş. Altı ay geçmiş böyle. Hepsi kitap kurdu olmuş çıkmış böylece. Görevliler kütüphaneye gelmişler ve çocuklara tasnif ettikleri kitaplar hakkında soru sormuşlar. Süleyman’a çıkışmış bir görevli, neden tasnif etmedin kitapları diye. Süleyman, hepsini okuduğunu ama kitaplarda hiç hata bulamadığını söylemiş. Hatice, kütüphanedeki kitapların neredeyse tamamını zararlı olarak ayırmış. Yetkililerin aklı karışmış. Basri ise, okuduğu bütün kitaplara zararlı ve yararlı etiketini aynı anda basmış. Kitapların içlerine de neden yararlı ve zararlı olduklarına dair notlarını eklemiş.

Yani, pirinci biri ayıklayıp pişirmiş, biri pirince yeterince su vermeyi öğrenememiş, diğeri de pirince yeterince az su vermeyi.

Ben de pirinç pilavını pek tutturamam. Bu masalı uydurarak pirinçle hesaplaşıyorum herhalde. Neyse.

Kıssa bu. Hisse de belli. Piyasada gökten düşecek kurtlu elma da yok.

Kalın sağlıcakla.

mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx