DENEMELER

ER/K/İL DÜNYA MI?!…

…Geçti üzerinden bir kaç yıl… Pandemiden önceydi sanırım. Teslimatı düzenli olarak yapacağım işim için ilk posta anlaşmasını yapayım diye ben gittim… Kolileri de bana çok yakın olan çevreyolu üzerinden almaları için şirketle telefondan ayarlama yaptım…

Antalya’nın insanı yengeç gibi kavuran sıcağında oğlum YarSelam ile buluşma noktasına erkenden gittik ki zamanımız kalsın ve bir sıkıntı çıkmasın diye… YarSelamım malları kaldırımın kenarına indirdi ve ben park için uzaklaştım. Döndüğümde oğlum şu kişilere 20₺ verecekmişiz anne dedi. Ben de şaşırdım, “Hayırdır ne parası imiş yavrum?” dedim… “Buraya koli bıraktığımız için şu adamlara ödeme yapılacakmış…” dedi… Allah Allah bunu da kim iddia ediyormuş diyerek arkamı dönerek adamları arandım… Uzaktan beni izliyorlardı ve onlara dönünce de gel gel şeklinde işaret ettiler! “ Ne geleceğim be!” diyerek arkamı döndüm, sonunda yardımcısı olan bir genci gönderdi yaşlı ve göbekli olan itici adam… Genç de aynı şeyi söyleyince itiraz etmem ile birlikte şekli değişti, suratı asıldı ve patronunun yanına gitti… Arkadaki otobüs bilet kesme gişesi de onlara aitti anladığım kadarı ile, sonra o göbekli itici şey dayanamadı yanıma geldi o tüm rahatsız edici hanzo ve mafyavari tavırı ve konuşması ile…

“Bayan bayan duymuyor musunuz?!” dedi , o iticiliğine bir de iğrenç sigara kokusunu da ekleyerek!

“ Neyi duymam gerekiyor pardon da?!”dedim…

“ Parayı vermemişsiniz!” dedi.
“ Ne parası, benim size bir borcum mu vardı?!” dedim..

“ Buraya gelen her kutu, koli, eşya için biz para alıyoruz!” deyince bende iyice hararet yükseldi…

“Yani siz mafyasınız öyle mi?!” dedim.
Bu sefer bu lâfı duyunca adamın sigortaları attı ve o kokulu nefesini yükselterek bana: ”Ne mafyası bayan?! Ne biçim konuşuyorsunuz?! Biz burada işimizi yapıyoruz !!!” dedi…

“Hangi iş pardon da, ben size koli veya bagaj emanet etmedim, mekanınızı kullanmadım, sizden yardım da istemedim…bu ne işi? “ dedim.

“Bizim mekanın önünü kullanıyorsunuz ve her şeyin bir bedeli var o zaman !!!”dedi…
Bu sefer de bende ipler koptu ve çıldırdım yengeçten ziyade ıstakoz gibi kızardım sinirden adamın yüzsüzce ısrarı karşısında…:” Bana bakın, sizin mafyalığınız bana sökmez anladınız mı? Burası kamu malı bir kaldırım, siz kim oluyorsunuz da kaldırıma haraç keseceksiniz?!?! Bir şey daha söylerseniz şimdi polis arıyorum ve sizi şikayet ediyorum, beş kuruş dahi size vermem baş belası mafyalar !!!” dedim.

Millet de çevremizde bizi izliyor ama ağzını açıp da ne bir şey söyleyen ne itiraz eden ne de ayırmak isteyen çıkmıyor!!! Alışmışlar böyle çöreklenmiş mafyaların dediklerini yapmaya ve ezik ezik yaşamaya, emir almaya ve uygulamaya, alıştırılmışız hayatımızın her aşamasında böyle kendimizi ifade edemeden ömür tüketmeye…

Baktı ki ben geri adım atmıyorum lâ havleler çeke çeke gitti oturdu mekanına ve biz gidene kadar da sinirden oradan çıkamadı!… Oğlum da sessiz sedasız izledi ama hakkını arayan ve haksızlığa geçit vermeyen bir şahsiyet olması için bu tecrübeyi yaşamış olmasına da sevindim bir yandan da…

Aradan yıllar geçti…
Geçen gün yine aynı yerde teslimatı benim yetiştirmem gerekti…
Yolda ilerlerken Yarselam ile o mafyanın kulaklarını çınlattık ve biraz espiriler yaptık, gülüştük…Bir de baktım ki ışıklarda duraktaki tüm mekanları ve işyerlerini yıkmışlar, tam da “yoklardır herhalde” derken biz, tam o sırada o enkazın arsasında bir güneş şemsiyesi, altında bir dubadan masa , üzerinde bir defter ve kalem ile küllük , bir sandalye, sandalyede de aynı çirkin ve itici adam!!!
“Yok artık yaaaa, adamdaki azime bak !!!” dedim…

Yine aynı şekilde YarSelam’ımı indirdim ben park için ayrıldım…
Geldiğimde ise bir dejavu yaşadım!!!
Kan o yengeç sıcaklarında tekrar beynime fırladı!
“Hadi canım, ciddi misin yavrum?” dedim ve arkamı dönüp bana seslenenlere sert bir bakış attım “ ne istiyorsunuz, ne soruyorsunuz ?!” der gibi… Belli ki beni önce hatırlamamıştı ve bir iki soru sorarken , tam beni çağırmak için elini kaldırıp da gel gel yaparken…. benim de uzaktan “haydi oradan! “ diyen bakışlarımla buluşunca beni hatırladı! Daha da bir cümle etmediği gibi yanımızda duran kendi malları ile dahi ilgilenemediler taa ki biz ayrılana kadar!!!…

Ama sinirimi hoplatmadı değil, gelse idi kesin polislik olurduk bu sefer… Cesaret edemedi!!!
Cesaret edemezdi de!!!

Peki bu ve benzeri haksız, adaletsiz, zulüm ve şiddet içeren her türlü kişi ve olaylara neden sürekli maruz kalıyoruz? Neden her yerde varlar? Neden bu yapıların köküne kibrit suyu dökülmüyor…?!

Çünkü bizler korkağız!
Çünkü bizler aç gözlüyüz!
Çünkü biz…
Hakkımızı bilmiyor, bilsek de aramıyor ve haksızlıklara teşne oluyoruz!
Aman banane ki gibi tutumlar zulümün ve zalimlerin yayılmasına sebebiyet veriyor!
Adalet , hak ve hukuktan yana değil güçlüden ve bizden olandan yana duruyoruz!
Adaletin uygulanmadığı her alanda mafyalaşmanın oluşmasına sessiz kalmış oluyoruz, sonra da onlarla yüz göz oluyoruz!
Almaya, maddi ve manevi alışınca vaz geçemiyor ve haklıyı değil güçlüyü savunur oluyoruz!
Ahlâkı güzel ve hayırlı yollu kullanmıyoruz!
Daha nice sebepler sıralayabiliriz…

Vel hasılı kelam, bu gidişât iyi ve doğru bir yol değil. Topyekûn haksızlıklara , zulüm, adaletsizliğe, şiddete… ve çirkinliklere ses çıkarmazsak toplumumuz da işte böyle bozulur, çürür ve kokuşur!!!

Ne diyordu Muhammed as.:
“ Haksızlıklara karşı susanlar, dilsiz şeytanlardır!!!
Müminler , ne haksızlık yaparlar ne de kendilerine yapılmasına müsade ederler…
Merhamet ediniz ki merhamet göresiniz…”

Adalet, merhamet, saygı, hakkaniyet, empati, dürüstlük … en çok da “ insan olana” yakışır!…

Selametle Adil ve Mert İnsanlar…🌹🌹🌹
Peri’han Taşdemir Taylı…😊😊😊

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

5 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx