Ne Ek/miş/tik Acaba?
Yine büyüklerden çok esaslı bir söz: “ Ne ekersen onu biçersin!…”
İnsanlığımıza, inancımıza, yaşantımıza, bildiklerimize ve uyguladıklarımıza bakarsak bu sorunun cevabını bulabiliriz ancak bana göre çok büyük tezatlıkları da içerisinde barındırmakta..:
İnsan… Hazreti insan…
Muhteşem bir donanımla ve yazılımla yaratılmış bir şaheser… Bir başyapıt tabiri caiz ise!…
Öz’ü sevgi ve merhametten yaratılmış ve donatılmış…
Yaratanı bu muhteşem ve mucizevi varoluşu sevgi üzerine inşa etmiş…
Yaratıcının ilkeleri de her zaman bu boyuttan ve insan/lığ/a dair olmuş…
İken…
Böylesi bir Yaratıcıya iman iddiasında bulunan insanlar olarak neden şu dünyamızdaki tüm varlık alemi için “sevgi ve merhamet” ekmek yerine sürekli “sövgü ve beddua” ederiz ki?!…
Düşünelim şöyle esaslıca:” Bugüne kadar ağıt yaktığımız, beddualar ettiğimiz, ocaklarına ateşler düşsün istediğimiz, onların da evlatları /kadınları/kızları/ erkekleri katilolsun ki içimiz soğusun istediğimiz … o diğer insanlara ne oldu? Bunun karşılığında bizi ne buldu?!…”
Dünyamıza olumsuz/ yıkıcı/ tüketici/ parçalayıcı/ kötü/ sövücü/ beddua… enerjisi yaydıkça “ geri dönüşüm yasası” gereği bize sanki bir “yankı “ misali yansıyacak olan yegane şey ve enerji de kesinlikle yine aynısıdır!!! Olumsuzluk ve kötülük!!!
Yani yok etmek isterken yok oluruz, yıkmak isterken yıkılırız, parçalamak isterken parçalanır ve bölünürüz, kötülüklerini isterken kötülükler bizi bulur…
Halbu ki…
En başta kendimize ve sevdiklerimize beraberinde de çevremize ve tüm varlıklara yapabileceğimiz çok kolay, basit, sade, yapıcı ve ıslah edici şeyler var: “ Sevgi, merhamet , iyilik ,adalet ve yapıcılığı kendimizde inşa ve ihya edersek, ilke edinirsek, kendimiz için istediklerimizi karşıdakiler için de istersek… işte asıl o zaman geri dönüşüm yasası işler ve hem yürek hem zihin hem de hayat inşâ’mızı güzellikler üzerine oluşturabiliriz…
Düşünelim ki “yok olsun o zalimler!!!” demek yerine “Musalar, İbrahimler gibi onlara giderek veya sunarak onların iyileşmesini, merhamet ve adalet üzere inşa olmalarını “ canı gönülden ve sürekli olarak istemiş olsa ve anlayış gösterebilse idik sonuç nasıl olurdu acaba…?
Sürekli olarak birilerini eleştirerek, başkalarını suçlu / yanlış/ kafir/ olumsuz… görerek kendimizi doğru ve dürüst biri haline getiremeyiz! Ne zaman ki sorumluluğumuzu kuşanır, yetkin ve yetişkin şahsiyetler olarak fertsel / ilimsel/ bilimsel/ amelsel … konularda bilinçli olur ve doğru olanı, doğru zaman ve mekanda yerine getirirsek , işte o zaman Yaratıcımıza karşı da kendimize karşı da varlık aleminde ki bütüncül birliğimize karşı da yapmamız gerekeni yapmış olabiliriz.
İnsan olmak hele de mümin olmak bunları ilkeli bir şekilde yapmayı gerektirmiyor mu, ne dersiniz?
“Sevgi eken sövgü,
sövgü eken de sevgi
bekleyemez!!!…”
Selametle Canlar…🙏🌹🙏
Peri’han Taşdemir Taylı🐢
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.
Sevgi ekenlerden olalım 🙏🏻🥰