Masumların Mahzunlara Bakışı…
Aliyya: “Biz canlılara zarar verirsek Allah bizi cezalandırır mı, cezalandırırsa nasıl yapar bunu…!!!??? “
Kurban Bayramının birinci günü yayla yoluna düşmüşken Aliyya(7) yanına arkadaşı Emin’i (11) de aldı ve sohbet ederek yola devam ettiler… Onlar tatlı tatlı muhabbet ederken ben de onları dinledim, izledim… Emin sabah erkenden gittiği kurban pazar yerinde gördüklerini tüm detayları ile Aliyya’ya anlatırken o da gözlerini fal taşı gibi açmış, dikkatlice arkadaşını dinliyor ve sürekli sorular soruyordu … Kurbanlıkların kurban edilişleri, nasıl can verdikleri, neden onların kesildiklerini Emin bir bilir kişi edasıyla bir çırpıda anlatıverdi tüm rivayetlere uygun şekilde … :))
Aliyya da tatmin olmasa gerek ki bu sefer bana yöneldi ve soru yağmuru böylece başlamış oldu…
Tam da yemyeşil misss gibi ormanların içinden geçerken yavru kaplumbağa bulmak istediklerinden bahsettiler ki ben de bunun mümkün olamayacağını, onların doğal ve olması gereken yaşam alanlarının ve yuvalarının ormanlar olduğunu, evdekileri de bahçeye neden saldıklarını düşünmeleri gerektiğini söyledim… Bir süre sessizlikten sonra Aliyya yine dayanamayıp sordu: “peki ya onları alsak da bizim bahçe evleri olsa…” Emin yine bilir kişi edasıyla “Allah bizi kör eder, onlar gibi yuvasız annesiz babasız bırakır!!!! ” dedi… Aliyya da elbette, öyle mi diye bana sordu…
Ben de “canlı her türlü varlığa ister dağ/taş/doğa/bitkiler olsun isterse hayvanlar/insanlar olsun hiç bir şey fark etmeksizin zarar vermek/ hayatlarına müdahale etmek/ kötülükleri için her hangi bir şey yapmak/ canlarını yakmak/yaşam özgürlüklerine saygı duymamak, bozmak ve karışmak / tüm canlıların bir bütünün parçası olduğunu unutup da bencilce bizim kendimize her istediğimizi yapmamız vb… durumlar sonucunda muhakkak ki bizim de başımıza gelecek ve etkileyecek çok kötü olaylar olacaktır… Ama Emin’in dediği gibi Allah bizi cezalandırmaz … Biz kendimiz yaptığımız şeylerin sonucunu yaşarız, alırız ki zararlı işlerin sonucu da zarardır/ kötüdür!!!!….” dedim…
…
Arada on gün boyunca dağlarda, yaylalarda, ovalarda gezdi, gördü, inceledi ve musmutlu yaşadılar…
Hayvanlara ve doğaya zarar vermemeye gayret ederek…
…
Bayram dönüşü o hepimizin bildiği ve halen devam eden yangınlar başladı… Bu yangınlar aslında yıllar yılı kendini gösteren ve beklenilen facianın bir sonucu idi… İnsanın hırs içinde, büyük bir aç gözlülük ve doyumsuzlukla yol aldığı dünyamızda …
İklimler değişiyor (hem de küresel anlamda), hava şartları bizleri şaşırtıyor, tarım, orman, ziraat ve hayvancılık politikalarımızın da buna parelel ve uyumlu hale dönüştürülmesi gerekirken inadına devam ısrarları sonucunda kaçınılmaz gerçeklikler bizi vurdu elbette…
Hayat standartlarımız doğal hayata ve doğaya o kadar zıt ki sanki bu dünyada/doğada yaşamıyormuşuz gibi hareket ediyor sonra da doğadan bize ayak uydurmasını bekliyor, yapmayınca da şaşırıp kalıyoruz!!!!
Bu nasıl bir anlayış ise!!!
Bu vb. doğal afetlerin devamının gelmemesi için hepimizin de doğaya rağmen inatla devam ettiğimiz hayatlarımıza çeki düzen vermemiz, hakkaniyetli bir özmuhasebe yapmamız şarttır!…
Düşünelim bir :” hayatımızda gerçekten de doğal olan, sağlıklı, yararlı… ne kaldı…!!!???”
Bizler bu kadar suni, zararlı, hazırcı, doyumsuz, sanal, fake, bireysel ve bencil …yaşarken hayatlarımız nasıl da yolunda,doğal ve normal gidebilir ki????
İnsan , ne yaşarsa kendi elleriyle yapıp ettiğini bulur….
Aradan iki hafta sonra Aliyya yine sordu :::
” Pekiiii bu orman yangınları da bizim cezamız mı!!!???”
…
Ne dersiniz, Aliyya’ya ne cevap verirsiniz…? ::(((
…
Selametle efendim…
Kalın sağlıcakla…
…
..
.
Peri’han Taşdemir Taylı
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.