DENEMELER

Yağmur… Rahmet Su’yu…

Yüreği tıpkı benim gibi dolmuş da taşmak üzere gibi, kararmış bulutlar yavaş yavaş tepemde toparlanırken, birer birer ahenkle, pıt pıt pıtıpıt pııtttt dökülmeye başlamıştı sonunda işte, içindekileri taşıyamayarak… Bana da birşeyler fısıldamak istercesine…

Ben de o fısıltıları duyamamış olmalıyım ki arabanın camlarını açıp dinlemeye koyulmak istedim … Devam ediyordu “Yağmur kardeşim” konuşmaya ve ben de dinlemeye… Ama bana sunduğu tek şey o güzelim su damlaları değil, damlacıklarla birlikte ortalığı saran o muhteşem koku idi!

Her zaman düşünmüşümdür : “Var mıdır acaba şu miss gibi” Toprak Kokusunu” sevmeyen diye?!”

Toprak kokusu…
İnsan…
Topraktan…
O halde…?
Toprak kokmalı değil miydi, o insan da?

… Madem topraktan geliyoruz ve dahi toprak olacağız …?

İnsanın hammaddesi toprak (oluşum elementleri) ise, su (hakikatin bilgisi, ilim) ile buluşunca insan da o şekilde miss gibi kokardı, kokmalıydı öyle değil mi?

Toprak ( insanın cismi)
Su (hakikatin ilmi)
Çamur (bunların karması)

İçim toprak kokusu, yüreğim bir heyecan, zihnim bu düşünceler ve bedenim yağmur damlaları ile ıslanırken “çamurlaşıyordum”…

Zihnim, yüreğimle çamurumu yoğururken öylesine meşgul ve dikkatli idi ki kavşak sapağını dahi görmemişti şu baş gözlerim… Yolumu değiştirdim… Ama vardır bir hikmeti diyerek, hiç zorluk çıkarmadan kendime, öylece devam ettim yollar nereye varır ve yüreğim nereye gitmek isterse diye… Su, söz konusu olunca yağmur yeterli gelmemişti belli ki… Son soluğu deniz sahilinde almıştım böylece… Bir de “Deniz kardeşimi” görmem, konuşmam gerekiyormuş demek ki… O deryanın da söyleyecek çok sözü vardı… Dinledim…
Kabul ettim…

İnsan nasıl da girift bir varlık!
Ve
Nasıl da unutkan, nankör ve bencil! …

Buluşturmak lazım sürekli “su” ile, aksi halde toprak kurur, yozlaşır , çoraklaşır, sığlaşır ve yavaş yavaş ölür… Ahlakı da aynen su, toprak, ateş ve hava misalidir…. Nur ile buluşturmak gerekir, Yaratıcımızın nuru ile!…

Topraktan geliyor ama onun gibi tertemiz kalamıyor, mis gibi kokamıyoruz… Yaşam içinde o kadar çok yanlış yapıyor, hata üzerine hatalara düşüyor, çirkin ve kötü şeylerle… meşgul oluyoruz ki kirleniyoruz, yüreğimiz daralıyor, iyilik enerjimiz zayıflıyor, zihnimiz yamuluyor, frekans ayarlarımız bozuluyor ve değişiyor, insanlığımızdan kaybediyoruz gün ve gün….

Ve elbette kokumuz çekici gelmiyor!
Yüzümüzden rahmet akmıyor!
Yüreğimizden iyilikler doğmuyor!?

Ama özümüz tertemizdir. Onu yine hakiki ve saf haline kavuşturmak da yine bizim elimizde…

Ahlaklı, başarılı ve güzel insanlar o kişilerdir ki saf akıl ve duygularını idrak ederek, aşikar kılan, onları kullanabilen, yönlendirebilen ve yönetebilenlerdir….


Bir yağmurun ardından kalanlarla…

Selametle efendim… 🌹🌹🌹
Peri’han Taşdemir Taylı

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx