DENEMELER

Peri’li Dünya …

Yine bir kırmızı oda vakti.

Yorgun argın döndüğüm yuvamda, ilk yaptığım şey annemin evinde yemek masasında onlarla tatlı tatlı, dinlendirici ve doyurucu bir sohbet etmektir. Bu sohbet cuma akşamına denk gelmiş ise nadiren de olsa fark ettiğim, severek ve ciddiyetle takip ettiğim biz dizi oldu.

Hiç televizyon izleme kültürüm olmamasına karşın, bazen bazı şeyler cazibesiyle çekiveriyor beni de. Hepi topu 3 bölüm izledim ama empat olduğum için, etkileri uzun sürdü… Mesela 1 defasında ailesi şizofren olan Alya’ yı izlemiştim ve dayanamayıp geçen yıl size onu yazmıştım. Yine bir defasında da Sadi’nin hayatından izlediğim bir kesit sadece 25 dakika sürdü ama bende ki etkisi günlerce devam etti ; birkaç gece sabahlara kadar uçurtma uçurmuştuk çocuk Sadi ile …😅 😅 😅
Sonrasında düşündüm uzun uzadıya. Neden bu kadar etkilemişti ki bu dizi beni, sarıp sarmalamıştı ruhumu ama neden?

Bunun cevabı, okulundan ayrıldığım ve idealim olan psikolog olma hayalimin yarıda kalmış olması olabilir miydi?
Belki…

İçinde yaşanan her türlü dramın, benim de hayatıma dokunduğu yerler olabilir miydi?
Belki…

Kendimi o psikolog koltuğuna mı oturtmuştum?
Belki…

Ama bu ve benzeri şeyler daha öncede çok yapıtta işlenmişti zaten ve beni bu kadar kendine çekmemişti. Peki başka ne olabilirdi ki?

Derin derin düşündükçe şunu farkettim ki ben o dizi ile, o an, zaman tüneline düşüyor ve boyut atlayarak hem psikolog koltuğunda oturuyor hem de karşı koltuğa oturmuş kara delik gözlerimin delici, sarsıcı ve yutucu etkisi ile bana bakan kendimi dinliyordum evet biz şu an baş başa idik ; ben ve kendim…

Ne çok anlatacağım, konu, olay, dert, acı,hayal, hesap, heyecan… biriktirmişim, kimseciklerle paylaşamadığım ki hala da paylaşamadığım için kendi kendime anlatıp, dinleyip, değerlendirerek çözüm arayışların da kıvrandığım…

Ahhh kendim… Peri’m…

Nasıl da kör, sağır, dilsiz ve hissiz olmuşum onca yıllar sana karşı. Oysa ki ben binlerce insanı dinledim, yardımcı oldum, dertlerine derman bulmaya, yüreklerine su serpmeye, yardımlaşma ve dayanışmaya, sevmeye, sevmeyi ve saymayı öğretmeye…çalıştım! Ve bu yoğunluğun ve koşuşturmanın içinde kalıp da senin sesini nasıl da ihmal etmiş ve duymaz/ görmezden gelmişim. Çok üzgünüm, senden özür dilerim… Acaba beni affeder misin? Sesini yine canlı canlı, neşeli ve umut dolu bir şekilde yükseltir misin?! Ki sen zaten her daim ümitvarsındır. Onca olay,yarım kalan veya iptal edilen hayaller, haksızlıklar, bunca yıllar kıramadıysa zaten bunu, sen hala benimlesin, öyle değil mi?

(Sessizlik…)

(Gözlerden ziyade yürekten akan yaşlar…)

Senin farkındayım!

Seni seviyorum ve güveniyorum!

Her zaman olduğu gibi büyük bir umutla seninle yaşayacak ve de bu yaşamın hakkını vermek için elimden gelenin en iyisini ve tüm enerjimi kullanacağım, sana söz veriyorum.

(Sessizlik…)

Umutla ferahlamış, dingin, inançlı ve heyecanlı yüreklerle…

Geçmişte her ne kadar istesek de istemesek de yorucu, yıpratıcı ve üzücü şeyler yaşamış olsak da, bilmelisin ki bu günümüzü tüm o yaşanmışlıklar inşaa etti bugün kü soru ve sorgulamalarımız ancak bunların üzerinde gerçek olabilirdi… O halde çok da hayıflanmadan, geçmişe takılmadan sadece almamız gereken hikmetleri alarak, şu anımızı görelim ve tadını çıkaralım olur mu?!

Bilmelisin ki aklım, yüreğim, duygularım, hassasiyetim ve tüm enerjim ile seninleyim. Bana güven!
Haydi toparlan ve kalk, gidiyoruz yaşamaya…

Selametle 🌹
Peri’han Taşdemir Taylı

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx