DENEMELER

Yas Sonlandırması ve Umut Yolculuğu

Kaybınız Ardından Yapmadığınız Önemli Birşey Var!
Yas Sonlandırması ve Umut Yolculuğu

Bugün artık travmalarımızın vücudumuzda hastalığa dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Başımızdan geçmiş olabilecek sarsıntılı olayların içinde sevdiklerimizin vefatı, zamansız kayıplarımız, doğmadan düşürdüğümüz bebeklerimiz, kürtaj mecburiyetlerimiz geliyor. İnsanoğluyuz ve çevremize ancak bağlanarak yaşayabiliriz. Bağlanmanın acı veren yönü, bağlandığımız şeyleri kaybettiğimizde hüzün yaşamamızın kaçınılmaz olmasıdır. Hüzün, duygu olarak evrensel olmakla birlikte herkes farklı yaşar, bununla ilgili herkes ayrı tepkiler gösterir ve değişik düşüncelere dalar. Hüzün kolayca geçmeyen bir duygu olabilir. Bu nedenle kendimizi suçlamadan ve olayları sindirerek kendimize üzülme fırsatı vermeliyiz. Duygularımızı utanmadan veya özür dilemeden yaşamayı ve ifade etmeyi toplumca öğrenmeliyiz. Ancak fazlasıyla üzülmek yasa başka bir deyişle mateme dönüşebilir. Bu durum depresyona yol açar ve sağlığımızı olumsuz yönde etkiler.

Hüznü bize getiren olayı ilk duyduğumuzda şoka gireriz. Şok iç dünyamızda bir yastık görevi görerek olanları özümsememize ve uyum sağlamamıza zaman tanır. Uyuşma azaldıkça ve kabullenme arttıkça, hayatımızın kontrolünü yeniden kazanırız. Kabul, iyileşme yolunda büyük bir adımdır. Hüzünlü insanlar için giderek umut doğar. Umut ise yeniden doğuş kadar güzeldir.

Fakat kabullenme çabuk yaşanmayabilir ve inkar etme eğilimine gireriz. Hayır olamaz! Bu benim başıma gelemez, gibi sözcükler kullanırız. Sonra öfkeleniriz. Bu olayın başkası yüzünden olduğunu düşünerek suçlamalarda bulunabiliriz. Hatta kendimizi de suçlarız. Hayattan zevk alamamaya benzer haller beraberinde gelebilir. Bu halde uzun müddet kalan çok insan biliyorum.

Ama beden siz farkında olun veya olmayın o yası tutmaya devam eder. Buna acı çekmeyi kendine yaşam tarzı haline getirmiş yanımız deriz. Kimi zaman bir şarkı ile bu acıyı tazeler ve isyan halini yaşarız. Bu yanımız acılar ile beslendiğinden yaslarımızı kolay kolay bırakmaz. Etrafta gördüğümüz öfkeli insanların hâlâ travmalarıyla yaşadıklarından dolayı böyle hissettiklerini ve bu nedenle öfkeli davrandıklarını söylesem abartmış olmam sanırım.

Peygamber kalbi de üzülür ama isyan etmez. Belki de yas, içinde bir isyan da içerir. Yas belirli bir iyileşme çabası içermez. Yönsüz, yönlendirmesiz, kıblesiz, pusulasız bir durumdur. Şikayete ve tatminsizliğe bağlar sizi. Böyle olunca geçiçi olması gereken bir hüzün durumu kronik ve kalıcı bir hale geçerek sizi rahatsız etmeye devam eder.

Sizin içinde yaşadığınız yas durumunu en iyi siz keşfedebilirsiniz. Bunu keşfedememiş iseniz bile yas sonlandırmasını denemenizi tavsiye ederim. Bunun size güç verecek olan bir dengeyi hayatınıza taşıyacağını düşünüyorum. Çünkü sevilen birinin kaybı duygusal dengemizi bozar. Yas sonlandırması onu dengeye koyar. İyileşen mağdurlar kendi potansiyellerini keşfetmeye ve geliştirmeye başlarlar. Bu hüzünlü olay beni değiştirdi ama beni yok etmedi, diyebilirler. Kendim hakkında yeni şeyler keşfettim. Zorluklarla geliştirilen güçlü yönlerimi geliştirdim. Artık “eski ben” değilim ama yine de bu yeni benim ve geleceğe güvenle bakıyorum. Hayat yaşamaya değer çünkü tekrar sevebilirim ve sevilebilirim, diyebilmek ne büyük bir nimettir.

Bir Yas Sonlandırması Örneği

İlk önce sessiz ve yoğunlaşmanızın kesintiye uğramayacağı bir zaman ve mekan seçin. Sonra gözlerinizi kapatıp hayal kurmaya başlayın. Hayalinizde karşınıza yasını tuttuğunuz kişiyi alın ve bir mektuba içinizi döker gibi konuşun;

Kıymetli Babacığım,

Bugün yani 2020 Ekim ayının 14’ünde farkettim ki ben senin yasını sonlandırmamışım. Sana sağlıklı bir bağ ile bağlanamadığımı şimdi görebiliyorum. Bir çocuk olarak sana olan ihtiyacımdan dolayı bu bağlanmanın eksikliğini yaşadığımı söylemek isterim. Senin ölüm haberin kalbime kaynar su dökülürcesine indiğinde, hayatımın büyük bölümünü böylesine kötü bir haberi tekrar alacakmışçasına yaşadığımı şu an farkediyorum. Bunun için hep bir güven arayışında savrulup durdum. Sana bir veda bile edemeden ve seni seviyorum diyemeden gittin. Hayalimde canlandırdığım acile giderken ki can çekişmelerin ile senin yasını tuttuğum bir gerçektir. Kim bilir nasıl bir acı çektin?

Öyle zamanlar oldu ki senin öldüğüne bir türlü inanamadım. Nereye kaybolduğunu anlayamadım. Çıkıp geleceğini düşündüm. Seneler sonra kapıdan evime girdiğini gördüğüm rüyaya nasılda inanmıştım. Sonra ölümünden kendimi ve başkalarını suçladığım da oldu.

Bazen şunu söyledim kendime; Yaşasaydın annem ile tartışma etmeye devam edecektiniz. O halde şimdi belki de huzur geldi hayatımıza.

Bazen de; Sen zaten iyi bir insan olduğundan çok beklemeden ve hepimizden önce cennete gittin. Bizim ise cenneti kazanmak için daha vaktimiz var, diye düşündüm.

İçimde dolduramadığım yerinden dolayı kıskançlık, imrenme, özgüven eksikliğinden duyduğum rahatsızlık zaman zaman öfkeye dönüştü. Ama seni olduğun gibi kabul ediyorum. Öldüğünü de, seni toprağa verdiğimi de kabul ediyorum. Burada bu yası sonlandırıyorum.

Hocam Yaşar Fersahoğlu beyefendinin dediği gibi son nefesinde beni düşündüğünü ve son nefesini benim için duaya ayırdığını düşünerek büyük bir ferahlama içinde seni Allah’ın yanındaki mekanına uğurluyorum. Sen benim içimde bana kelimeler öğreten bir öğretmen, iyilik dağıtan bir ihsan adamı ve güldürmeyi seven biri olarak her zaman özlemle yer alacaksın. Tekrar buluşucaya dek elveda babacığım!

Gelen gidecek elbet,
Bu senin ve benim sonum.
İnna lillahi
Ve İnna ileyhi raciun.
Bir bakmışsın ki ölmüşüz.
Biz bahçesini kaybetmiş bir gülmüşüz.

A. Özlem ADIYAMAN
www.MontessoriTurkish.info

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Özlem Adıyaman

1975 Haziran'ıydı İstanbul’da doğmuşum. Bostancı’lıyım. İstek Vakfı Acıbadem Özel Deneme Lisesini İngilizce okudum. Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesini bitirdikten sonra Marmara Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsünde Sosyoloji mastırımı tamamladım. Evlenip Amerika’ya yerleştim. Dört çocuğumuz oldu. Çocuk eğitimine yöneldim ve Montessori Öğretmenliği Enstitüsünü iki senede tamamladım. Çeşitli eğitim kuruluşlarında çalıştıktan sonra kendi ev şirketimi kurdum. Tercüme yapmaktan ise büyük zevk alıyorum ve bu benim için yaşamsal bir hobi oldu. Montessori Zone Evde Okul Öncesi Eğitim Yuvası www.montessoriturkish.info İnstagram @montessori_zone
1 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Aynur Yüce
Aynur Yüce
3 yıl önce

Duygular o kadar gerçekçi ve yalın ifade edilmiş ki bir solukta okudum .Eline kalemine sağlık .

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx