Ey Mütekebbir İnsan!
Ey insanoğlu kerim olan Rabbine karşı seni böyle müstağni kılan, böyle gururlu kılan nedir, söyler misin? Rabbim soruyor: Neyine gururlanıyorsun, neyine kanıyor, neyine aldanıyorsun? (İnfitar/6)
Rabbimizin sorduğu istikamette bizde soralım;
Ey! Mütevazi tavırlar için “ giyindiği ceketinin “ altında sakladığı benliğini, kibrini; menfaat putuna dokunduğunda çıkaran insan!
Ey! Kardeşinin eleştirisi karşısında neredeyse sokaklara düşüp protesto edercesine bağıran insan!
Kendisiyle beraber hareket ettiği halde, kardeşinden bihaber yaşayan insan!
Ey! Hatalarından dönemeyen insan; kendisine biçtiği rolün ağırlığı altında ezilen, bu rolün fıtratına aykırı geldiğinin farkında olmayan insan!. Bu yükü atacağına kendini yüke kurban eden insan!. Bu korku ile aşağıların aşağısına düşerken kendisinin yükseldiğini zanneden insan.
Ey! İki ayet arasına sığdırılan bir ömür (ölüm ve doğum), pişmanlığın haykırışı ile “Heyhat Heyhat !” diye inleyen insan!
Gündüzün ışığında kalabalıklarda hayatını kaybeden, anlamın anlamını dahi güncel haberlere feda eden insan!
Muhatabına küfretmeyi meziyet sayan, düşünceye düşüncesizce saldıran, kendisine karşı olan herkesi ihanetle suçlayan “kader mahkumu” insan!
Göz ucuyla yaşadığı “salatını”/”hayatını” bir göz kırpması kadar kısalığını, son nefesinde anlayacak olan insan!
Zihin dünyasına uygun insanlık üretmek için ülkeler fetheden!!! Devletler kuran, kanunlar çıkaran, dernekler kuran, cemaatler oluşturan despot insan!
İlişkilerinde çıkar ekseninde hep alan olan, vermeye geldiğinde kaya kadar sert ve bahane tanrısına iman etmiş insan!
İsminin önüne yerleştirdiği “bilgide tekel” unvanlarıyla hep kendisi konuşan , başka söze kılıflı kalpleriyle salonlara hitap eden Kap İnsan!
Ben merkezci hayatına, sermaye gördüğü insanları harcayıp kurban eden insan!
Avazı çıktığı kadar peygamber satan, gözyaşlarını paraya endeksli akıtan ve Kur’an’sız bir peygamber üreten zavallı İnsan!
Öldürmeyecekken öldürebilen, sevebilecekken nefret edebilen ve vahdet içerisinden tefrika çıkarabilen insan!
Varlığını insanlara lütuf görüp, yokluğu ile cezalandırdığını zanneden İnsan!
Ey seyirci, ey hayata anlam ve bilinçle dokunmayan, dokunduğu hayatı hırslarıyla parçalayan insan!
Ey bunca zulmün, bunca katliamların yanşadığı çağda, sınırlarına/kabuğuna çekilip “tarafsızlık küfrünü” savunan aymaz İnsan!
Ey hazineler çoğaltıp, anahtarlarıyla övünen, sömürdüğü hayatlardan kendisine “takva” elbisesi giyinen İnsan!
Ey son model arabasındaki çiziklerden dolayı dünyaya küsen, varlığını teknolojiye borçlu olan mekanik İnsan!
Ey rimelli gözlerle sosyal medya da, Tv başın da ağlamaktan!! boyası dökülmüş, eğreti başörtüsünün markasında “izzet” arayan, etek boyu kadar medeni, kaldırım taşları uzunluğunda sosyal İnsan!
Ey yeryüzünü cennete çevirme potansiyeli olan Cehennem insan!
Ey Tanrısının savaşçı askeri, için de taşıdığı katliamları sabırla büyüten İnsan!
Bu gidiş nereye!
Sebahattin ÇİL
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.