
Yazma sorumluluğunu aldığımdan beri, stres içinde ‘ne yazmalıyım?’ sorusu gündemim ve beynim de… Sorumluluk duygusu, hakkını verememe kaygısı, iyice strese boğdu beni… Üstelik yazıyı teslim etmem gereken günde öyle çabuk geldi ki… Ömür gibi..
Farkında olmadan, hayatın stresi ile boğuşurken, tükettiğimiz ömrümüz gibi… Baharı yaşarken, yazın içinde kendimizi bulduğumuz, yaz telaşından, sonbaharın geldiğini fark etmeden koşturmaya devam ederken, ilk karın yağışı ile kışa girdiğimizi hissettiğimiz ömür gibi…
Kur’an bize bir çok yerde, ölümden ve ölüm sonrasından bahseder… Hakka Süresi de bunlardandır… Resmen “Ölüm var, ey insan“ diye bağırır… Ne gariptir ki, doktorumuz bize öleceksin dese, dikkate alacağımız söylemi, bizi yaratan söyleyince çok da dikkate almıyoruz…
Her doğan insan, doğumu ile birlikte ölümüne de doğar aslında… Adım adım, aldığı her nefeste, milyonlarca hücremiz yenilenirken, milyonlarcası da ölür… Bir nefes kadar yakın olan ölüm, dünyanın hay-huyunda bize unutturur kendini… Onu da yapsak, bunu da mı halletsek derken, bir bakarız ki, ömür bitmiş, bize “gel“ diyorlar…
Nasıl bu kadar fütursuzca hareket ediyoruz ölüm karşısında? Ölüme mi, sonrasına mı inanmıyoruz, ya da bize gelmez mi sanıyoruz? Sanırım hepsinden ortaya karışık bir durum söz konusu…
Ölüm, ölüm sonrasını inkarın altında sorumluluktan kaçmak vardır aslında… Çünkü ölümü kabul ettiğiniz de, getirdiği sorumlulukları da kabul etmeniz ve ona uygun yaşamanız gerekir… Kabul etmemek kulak ardı edip bu dünyanın eğlencesine dalmak, tek dünyalı bakış açısından baktığınızda doğru gelir…
Fakat unutan insan ziyandadır… Bu dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir, üstelik burada ev sahibi değil, misafirsiniz… Asıl mekan ahiret alemidir. Ahiretinizi de dünya da iken imar edersiniz… Yaşlıların güzel bir sözü vardır; ”Ne verirsen elin ile, o gelir senin ile“ diyerekten… İnfak için söylenmiş bu güzel söze; ne amel yaparsan onu götürürsünüz, eklemek de güzel olacak sanki…
Yaşadığımız her gün bize bahşedilmiş bir fırsat… Ölüm bizi bulmadan, güzel ameller ile bavulumuzu doldurmak vaktidir… Üç günlük gittiğiniz tatiliniz de bavulunuza her şeyi alıp gitmek isterken, ebedi aleme giderken bavullarımız boş kalmasın… Haydi; Bismillah, deyip kalkalım, bavulumuza koyacak azıklar hazırlayalım… Orada ellerimiz boş kalmasın diye…
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.