YAZILAR

Bir zihin aldanması BÜYÜ

Bu makalemizi okumadan önce bir önceki DÜĞÜMLENEN MESELE FELAK SURESİ adlı makalemizi lütfen okuyunuz.

öncelikle makalemiz attığımız başlığı biraz açalım;

Kısaca ZİHİN canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünlüğü
bilinç, dimağ. yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak anlıkta saklama gücü, bellek, hafıza. anlayış, kavrayış. DEMEKTİR

[BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK] Büyü kavramı da diğer bir çok kavramda olduğu gibi aslı anlamından saptırılmıştır.. Geçmişten bu yana her daim insanoğlunun hayatında yer alan ve bazı kimselerce farklı yönlerde kullanılan MADDİ MANEVİ çıkar elde etmek ve bunlardan nemalanmak için BÜYÜ’nün esasında perde arkasında birilerinin, diğerlerine bir takim esrarengiz güçlerle etki edebileceği veya tesir edebileceği inancı yatmaktadır..

Büyünün arapçası [SİHR] dir. Sihirle uğraşanlara ise [sihirbaz] denir.

Bir takım hokus pokuslarla insanları olumlu olumsuz yönde etkilemek bir nevi üzerlerinde irade sahibi olmak onları yönlendirmek zarar veya yarar sağlayıcı yönde kişilerin kişilere etkeleşimi büyümüdür? ..

Şimdi bu inancın KUR’AN ile ne kadar örtüştüğüne bir göz atalım..

İlk önce sihir [türkçede büyü] ile başlayalım..

Araf suresinde bu işin mahiyeti bütün çıplaklığıyla ortaya konulmuştur.

Gelin BİRLİKTE inceleyelim …
[Musa] Siz atın dedi. [sihirbazlarda] atınca halkın gözlerini büyülediler ve onlara korku salarak büyük bir sihir yapmış oldular [ARAF SURESİ 116. AYET]

Bizde Musaya; asanı bırak diye vahyettik.Birde baktılar ki asa onların [İFTİRAlarını uydurduklarını] yutuyor [ARAF SURESİ 117. AYET]

Hepimiz gayet iyi biliyoruzki İFTİRA;

ASLI, HAKİKATİ, GERÇEĞİ OLMAYAN yalan uydurma bir haberdir..

Sihirde aynen böyle oldugu için, ALLAH-u teala sihirbazların yaptıklarını [İFTİRA,UYDURUK] olarak tanımlamıştır…

Esasında her insanın yaratılışından gelen özelliklerinden biride korkmaktır. Peygamberler olsa dahi bu gerçeği değiştirmez…

Yüce ALLAH bu gerçeği şöyle beyan etmektedir ;

MUSA onlara hayır, siz atın dedi. Bunun üzerine, büyülerinden [hipnotik telkin ve illüzyondan] ötürü, halatları ve değnekleri ona [Musa]’ya sanki hareket ediyorlarmış gibi göründü.
MUSA, bu yüzden kendi içinde nefsinde bir tür korku duymaya başladı.
Biz ona dedik ki: Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün galib geleceksin
[TAHA SURESİ 66,67,68. AYETLER]

Aslında konunun özü Taha Suresinin 69. kısmındaki şu anlatım içinde deşifre edilmektedir;

[…innemâ sanaû keydu sâhır(sâhırin), ve lâ yuflihus sâhıru haysu etâ.]


[…Çünkü onların yaptıkları sadece sihirbaz HİLESİDİR. Sihirbaz ise her nerede olsa felah bulmaz] [TAHA SURESİ 69. AYET]

Şimdi bir korku filmi izlediğinizi düşünün..

İster istemez etkilenirsiniz değil mi ? …

Peki bu etkileşiminiz filmin içerisindeki bir güçten mi kaynaklanmaktadır ? …

Yoksa bu korku hissi KENDİNİZDEN Mİ mi kaynaklanmaktadır ? …

Aslında cevap çok basit, İnsan beyni algıladığı vizyonları, sahtesini, hakikisini ayırt etmeksizin değerlendirmek ve bunun sonucuna göre vücuda komuta vermek zorunda yaratılmıştır.

Hatta bazen öyle olur ki tüylerimiz bile diken diken olur…

İşte bu durum beynin komutasında harekete geçen sinir sisteminin etrafindaki kasları gerginleştirmesinden meydana gelmektedir. Hatta böyle bir vizyon olmadan dahi insan beyni, vücutta büyük tahribatlar yapabilecek niteliktedir…

Uzun bir müddet aşırı derecede üzülen ve düşünen bir insan düsünün ! …

Bunun sonucunda beynin komutasıyla vücuttaki KİMYEVİ DENGE bozulur ve vücudun savunma sistemi devre dışı kalır. Savunma sisteminin devre dışı kaldığı bir vücudun ise hastalıklara maruz kalmaması olanak dışıdır. Böyle kişilerin vereme yakalandıkları ve hatta bazılarının saçlarının beyazladığını hayatımızın
bazı dönemlerinde şahit olmaktayız değil mi ? …

Oysaki bu sekilde hastalanmış kisilere dışarıdan herhangi bir müdahele ise söz konusu değildir.

Böyle bir film izlenmeye devam edildigi halde,etkilenmemeye çalışmak yerine ekranı kapatmak en iyi yöntemdir. Eğer bizler, insanların SİHİR adı altında sergiledikleri safsatalara Yüce ALLAH’ın zikrine uyarak, [İMAN EKRANINI] kapatırsak, dünyanın sihirbazları da bir araya gelse, kılımızı dahi kıpırdatamayacaklarını bilmiş oluruz …

KUR’AN’a inanmayan insanlar bile, [amerikali, avrupalı vs.] yapılan bu gösterilerin aslı olmadığını bildikleri ve bu tür gösterileri [show] sadece bir eğlence olarak seyrettikleri halde, müslümanım diyenlerin, yapılan bazı sihir olaylarının aslı olduğuna inanmaları gerçekten çok üzüntü vericidir…

Malesef ki konuya vakıf olduğunu düşünenler, KUR’AN’ın bu açık beyanına rağmen, sihrin aslı olduguna inanmışlar ve bunun sonucunda BÜYÜ YAPMAK HARAMDIR, FAKAT YAPILAN BÜYÜYÜ BOZDURMAK CAİZDİR fetvasını vermişlerdir ! …

ASLI OLMAYAN BİR ŞEYİ BOZDURMAK NASIL OLUYOR, bu da ayrı bir soru…

İşte burada insanları sömürmek isteyen sahtekarların foyası meydana çıkıyor…

Bu sahtekarlardan genelde şu cümleleri duyarsınız;

Aman efendim bunun ticaretini yapıyorlar, dikkatli olmak lazım bu yüzden bu İŞİN EHLİNE gitmek gerek. Oysaki KUR’AN’a göre bu işin EHLİ yoktur, bunların tamamı da sahtekar ve şarlatanlardır..

Büyünün aslı olduğuna inananlar şu ayeti delil olarak ileri sürmektedirler;

Oysaki bu ayet KUR’AN’ın bütünlüğünden koparılarak anlaşılmaya çalışılınca ister istemez böyle bir sonuca varmak mümkün gözükmektedir. Ancak ne var ki ayette zannettikleri gibi büyünün aslı olduğuna dair herhangi bir işaret yoktur ! …

PEKİ BU AYETİ NASIL ANLAMALIYIZ ? …

[Onlar Süleyman’ın mülkü hakkında şeytanca telkinlere uydular.
Süleyman değil, şeytanca niyetler taşıyan o kimseler kafirdi.
Onlar insanlara BÜYÜ öğretiyorlar.
Babil’de HARUT ve MARUT adlı iki meleğe indirilen şeyin büyü olduğunu sanıyorlardı.
Oysa ki, o iki melek biz ancak sınama vesilesiyiz, sakın kafirlik etmeyin uyarısında bulunmadan kendilerine vahyedileni bildirmiyorlardı.
Bu iki meleğin öğrettiklerinden karı-koca arasında nasıl huzursuzluk çıkartılacağına dair büyüler çıkartıyorlardı. Ancak bu ALLAH’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremeyecekleri, sadece kendilerine zarar veren ve hiç bir faydası olmayan, bir bilgiydi.
Oysa onlar bu işlerle uğraşanların, ahiret hayatının güzelliklerinden nasipsiz kalacağını çok iyi biliyorlardı.
Kendilerini üfürükçü bezirganlar haline getiren büyücülük ne kötüdür. Keşke bunu bilselerdi]

[BAKARA SURESİ 102. AYET] [..Ayrıca yukarıdaki ayet’te geçen [MELEK] kelimesini İbn Abbas, Hasan Basri, Said b. Cübeyr, Zühri, Dahhak vs. [MELİK] yani kral, yönetici, önde gelen, hükümdar olarak okumuştur..]

yukarıdaki ayet’te geçen [harut ve marut] BABİL’de ki burasi IRAK’ta Fırat nehri üzerinde bulunan bir şehirdir. Dış görünüşleriyle salah ve takva sahibi olarak tanınan ve halka sihir öğreten iki YAHUDİ’dir..

İnsanların saf inançları bu iki kişi hakkında öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, onların semadan inmiş iki melek olduklarını ve sihri ALLAH’tan gelen vahiy ile insanlara ögrettiklerini SANIYORLARDI ı…

Bu iki adamın sahtekarlıkları öyle bir dereceye varmıştı ki, insanların kendileri hakkındaki saf inançlarını sürdürmelerini sağlamak için kendilerinden SİHİR öğrenmek isteyen herkese, BİZ FİTNEYİZ SAKIN İNKAR ETME yani KUŞKUSUZ BİZ İMTİHAN VESİLESİYİZ, SENİ DENİYOR İMTİHAN EDİYORUZ Kİ BUNUNLA [sihir öğrenmekle] ŞÜKÜR MÜ KÜFÜR MÜ EDİYORSUN ORTAYA ÇIKSIN BİZ SANA KÜFRE DÜŞMEMENİ TAVSİYE EDERİZ diyorlardı …

ASLINDA bunu; [halk, bilgilerinin ilahi, sanatlarının ise ruhani olduğunu ve aslında iyilik etmekten başka bir maksatları bulunmadığını zannetsinler diye söylüyorlardı]

Tip kı günümüzde de bir takım deccallerin yaptığı gibi ! …

Bunlar da zanlarınca sevgi ve nefret için kendilerine MUSKA yazmayı ögrettikleri kimselere;

SANA EVLİ BİR KADINI KOCASINDAN BAŞKA BİR ERKEĞE YÖNELTMEK İÇİN YAZMAMANI TAVSİYE EDERİZ Şeklinde evham ve uydurmadan başka bir gerçeği olmayan şeyler söylerler, söylüyor..

Yahudilerin bu hususta bir çok hurafeleri vardı…

Öyle ki HARUT ve MARUT’a, sihir ilminin ALLAH’tan indiğine ve onların insanlara SİHİR ögretmek için gelen iki melek olduklarına inanıyorlardı.. İşte bunun üzerine KUR’AN ayetleri sihrin semadan indiği şeklindeki iddiaları hakkında onları yalanlamak ve hem sihri hem de onu öğrenen ya da öğreten kimseleri zemmetmek için geldi ! …

oysaki [Yuallimune’n-nase’s-sihira ve ma unzile ala’l-melekeyni] ifadesinde geçen [ma] burada, [olumsuzluk bildirir] [Onlar bu ikisinden koca ile karısının arasını açacak şeyler ögreniyorlardı] Sözü SEMBOLİK bir anlatımdır ve böylelikle yapılan iş en çirkin şekliyle ortaya konmuş olmaktadır…

Yani yaptıkları bu iş öyle bir raddeye gelmişti ki, artık KARI-KOCA gibi toplumun en güçlü birimi olan aileyi onunla parçalama imkanını elde etmeyi, çeşitli hileleri ve bozgunculuğun yollarını ögreniyorlardı.

Oysaki karı ve kocanın arasını ayırmak için insanların zannetiği gibi uzaktan kumanda esrarengiz güçlerin olması gerekmez. KARI KOCAYI BİRBİRİNE DÜŞÜRECEK OLUMSUZ BİR PROPAGANDA BUNUN İÇİN YETERLİDİR. Nitekim bunun örneklerine günümüzde çoğu kez şahit olmaktayız…

ÖZET OLARAK BU AYETİN MANASI BAŞINDAN SONUNA KADAR ŞU ŞEKİLDE ANLAŞILMAKTADIR !

Yahudiler KUR’AN’ı yalanladılar ve ondan yüz çevirdiler.
KUR’AN’a karşılık Hz. Süleyman ve mülkü hakkında, onların çarpık zihniyetli alimlerinden işittikleri hurafeler ve efsaneleri yaymaya çalıştılar.
Hz. Süleyman [as]’in küfre girdigini iddia ettiler.
Oysa Hz. Süleyman [as] küfre girmemişti.
Fakat onların tabi oldukları şeytanları [önderleri] küfre girdiler ve insanlara sihri öğretmeye ve sihrin HARUT ve MARUT’a indiğini iddia etmeye başladılar.
O ikisini melek olarak isimlendirmişlerdi.
Onlara hiç bir şey indirilmediği halde, insanlara kendilerinin salihlerden oldukları zannını yerleştirdiler. Halkın, onları iyilik etmekten başka maksatları olmayan ve kendilerini küfürden korumaya çalışan kimseler olduklarını [sanmaları] için uğraştılar.
O ikisinden öğrendikleri hile ve desiseler, kendilerinin insanlar arasina tefrika sokabileceklerine halkı inandıracak derecedeydi …

Görüyorsunuz ki, ifadelerin hepsi burada zemm [kınama, yerme] içindir ve ayetin HARUT ve MARUT’un medhi, övgüsü hakkında varid oldugu düşüncesi DOĞRU DEĞİLDİR …

[Bunların yani yukarıdaki sözlerimizin doğruluguna, KUR’AN’ın ALLAH indinden insanlara bir şey ögretmek için peygamberlere indirilen VAHİY dışında yeryüzüne melek indirildiğini reddetmesini gösterebiliriz]

KUR’AN, insanlara talim için KENDİ CİNSİNDEN BİRİNİN GÖNDERİLDİĞİNİ sarih nasslarla ortaya koymaktadir:

[Senden önce, İNSANLARIN DIŞINDA ELÇİ GÖNDERMEDİK; onlara vahyediyorduk. Bilmiyorsaniz zikir/vahiy ehline sorunuz] [ENBİYA SURESİ 7. AYET]

Yine Melek indirilmesi şeklindeki isteklerini KUR’AN geri çevirmiştir:

[Ona bir melek indirilmeli değil miydi diyorlar. BİR MELEK İNDİRSEYDİK, iş bitirilmiş olurdu. Onlara zaman da verilmezdi] [EN’AM SURESİ 8. AYET]

Furkan Suresinde de ALLAH TEALA şöyle buyurmaktadir:

Şöyle dediler: BU NE BİÇİM BİR PEYGAMBERKİ YEMEK YER SOKAKLARDA GEZER Ona, beraberinde bulunup uyaran bir MELEK İNDİRİLSEYDİYA yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya bu zalimler, inananlara: SİZ SADECE BÜYÜLENMİŞ BİR ADAMA UYUYORSUNUZ dediler. Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar] [FURKAN SURESİ 7-9. AYETLER]

peki ŞEYTANLAR CİNLER VS .. İNSANLARA MUSALLAT OLABİLİRLERMİ ? …

[İblis beni azgınlığa mahkum ettigin için bende andolsun ki,doğru yolun üzerinde duracağım dedi
Sonra andolsun ki onların önlerinden arkalarından,sağlarından ve sollarından geleceğim. Onların çoğunu şükreder bulamayacaksın]
[EN’AM SURESİ 16,17. AYETLER]

Bu ayetleri şeytanın, cinlerin insanlara musallat olma şeklinde anlamak doğru değildir.
Onların yapabildikleri şeyi KUR’AN şöyle ifade eder ;

[Öylesine ki insanların gönüllerine vesveseler sokar] [NAS SURESİ 5. AYET]

Nas suresi 5. ayet’te beyan edildiği gibi sadece VESVESE=KUŞKU=KURUNTU=KÖTÜ DÜŞÜNCE vermek şeklindedir ki bu gerçeği ALLAH TEALA şöyle beyan etmektedir.

[İnsanlardan gücünün yettiklerini sesinle titret! Atlı ve yayalarınla onların üzerine yürü! Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol, onlara vaadde bulun ŞEYTAN onlara aldatmadan başka ne vaat edebilir ki ?Kuşkusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir [sultânûn] [YAPTIRIM GÜCÜ] olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter] [İSRA SURESİ 64,65. AYETLER]

Yukarıda verdiğimiz ayet’in metnindeki [sultânûn] kelimesi çok dikkat çekicidir..

[sultânûn] bir şeyi başkalarına, ister istemez zorla yaptırım gücüne, yetkisine sahip olmaya denir.

Diğer ayetlerde de ALLAHU TEALA şöyle buyurmaktadır …

[Andolsunki İblisin onlar hakkındaki zannı doğru çıktı. Müminlerden bir fırka hariç ona tabi oldular. Halbuki iblisin onlar üzerinde hiç bir gücü [min sultânin] [bir sultanlığı, zorlayıcı gücü, nüfuzu] tesiri yoktur. Lakin biz ahirete iman edenle onda şüphe edeni ayırt etmek için [ona müsade verdik] Rabbin her şeyi gözetleyendir] [SEBE SURESİ 20,21. AYETLER]

Burada şöyle bir soru sorulabilir !

Peki halk arasındaki cin-şeytan çarpmasi inancı nerden kaynaklanmaktadır ? ..

Yine müslümanlar arasında büyülendiği KUR’AN’ı yaktığı KUR’AN okunurken dinlemediği vs için çarpıldığını yalanını söyleyenler kendi tezlerinin doğruluğunu ıspatlamak adına bu şarlatanlıkları yapmış olabilirlermi…
Oysaki işin aslı hiçte öyle değildir bir çok islami sitede arapça ilahiler ayetler ve videolar eşliğinde gösterilen bu ve benzeri resimler ne büyülenmiş bir kıza nede çarpılmış bir kıza aiittir. Avustralyalı heykeltraş Patricia Piccinini’nin yaptığı bir heykelden başka bir şey değildir …
[Faiz yiyenler [kabirlerinden] seytan çarpmış,dokunmuş kimselerin kalktığı gibi kalkarlar.
Bunun sebebi,alişveriş aynen faiz gibidir demeleridir.Halbuki ALLAH alişverişi HELAL, faizi HARAM kılmıştır]
[BAKARA SURESİ 275. AYET]

Bu ayetteki şeytan çarpma,dokunma ifadesi Araplar tarafından kullanılan BİR DEYİMDİR, BİR BENZETMEDİR…

Şöyleki;

Şeytanın vesveselerine kulak vererek hayatlarına yön verenlerin şirke düşmesi kaçınılmazdır.
ALLAH’ın haram kıldığına helal diyenlerde müşrik oldukları için diğer müşriklerle aynı kefeye konulacaklar demektir…

Maalesef çoğu insanda olan genel bir zaaftır bu.

Kuran’ın bütünlüğü içerisinden bu ayeti CIMBIZLAYARAK çıkarıp gerçek anlamda şeytan çarpması şeklinde anlamışlardır. Bu ayeti gerçek anlamda şeytanın çarpması şeklinde anlamak asla dogru olamaz. Zira tevhide dokunan bir tarafı’da vardır.

ALLAHU TEALA diğer ayetlerde açık açık, şeytanın bir yaptırım gücü [SULTASI] olmadığını söyleyecek sonra bu ayette gerçek anlamda çarpmadan bahsedecek. Bu bir çelişki olur ki ALLAHU TEALA böyle noksanlıklardan münezzehtir.

Günümüzde bu deyimleri kullananlar insanlara içine cin girmiş cinlenmişsin vs. şeklinde telkinlerde bulunanlar öteden beri bu kavramları hep kullanmışlardır. öyleki kendi islami sitelerinde [http://www.islamicpics.8k.com/photo3.html] bu konuda bir çok hurafeye yer vermişlerdir.

cinlerin resimlerini çekmişler ibreti alem için sergilemişlerdir.

bunu bir örnekle izah edecek olursak internette arapça dualar eşliğinde bu ve benzeri resimlere çokca rastlamışsınızdır …
OYSAKİ İŞİN ASLI HİÇTE SANILDIĞI GİBİ DEĞİLDİR VE İSLAM’IN BÖYLESİ HURAFELERE HİÇ İHTİYACI DA YOKTUR …
Evet hiç kimsenin başka kimselere esrarengiz güçlerle musallat olma yetkisi yoktur.
Esasında Büyü vardır derken ne anlıyorsunuz ? …

BU ÇOK ÖNEMLİ

Büyü adı altında sergilenen bir takım şarlatanlıklar elbette vardır..

Ancak yapılan büyü sayesinde , herhangi biri üzerinde yetki sahibi olmak, duygularını veya fiziki aktivetelerini kendi iradesi dışında yönlendirilmesini kast ediyorsanız, bunu şu şekilde açıklayabiliriz :

Büyü adı altındaki yapılan herşey psikolojiktir.

Genelde ZAYIF YARADILIŞLI olan,duygusal davranan ve aklını kullanma yetersizliği çeken kişileri etkileyen söz ve davranışlardır. Büyüden özellikle kadınların etkilenmesinin ve onların en önemli uğraş alanı olmasının sebebi de budur.

oysaki iradesi bir takım sözde büyülerle elinden alınmış birinin DİNEN’de bir sorumluluğu yoktur çünkü yaptığı yaptırıldığı her şey kendi iradesi dışında gelişmiştir ! ..

Bu nedenledir ki akapunkturla ilk kez karşılaşanlar buna BÜYÜ dediler ..

Kimyasal olarak psikolojik etkilerde bulunan ilaçlarla ilk karşılaşanlar BÜYÜ dediler ..

Hipnozla ilk karşılaşanlar buna BÜYÜ dediler ..

Bilim [Sünnetullah’ı anlama sanatı] kendi metodlarıyla bunları ispatlayıncaya kadar adı hep büyü kaldı…

Ne zaman ispatlandı ve yöntem olarak kullanılmaya başladı, o zaman BÜYÜ diye bas bas bağırdıkları şeylerden çıkarıp adına TEDAVİ demeye başladılar …

Şu an uzaydaki uydularla haberleşiyoruz ama bunu 300 yıl önce söyleseydiler buna ne denirdi hiç düşündünüz mü ? …

Yıllar evvel cin çarpmış ve büyülenmiş olarak adlandırılan kişileri hocalara götürenler bu gün doktorlara götürmekteler. O günün cinler tarafından çarpılmış teşhisi koyulan insanlarına bu gün ise modern tıbbın koyduğu teşhisi dün koynak çokta mümkün olmasa gerek ! …

Nöroloji Nöroterapi [NeuroBiofeedback]

Distimi Paranoya Anksiyete Konserviyon Bozuklukluğu Somatizayson Bozukluğu Tokofobi Şizofreni Hipokondriyazis Hastalık Hastalığı vb.. gibi

yıllar evvel televizyon şeytan icadıdır deyip teknolojiye ayak uyduramayanların bugün evlerinde plazma tv’lerin olması sizleri hiç düşündürmüyormu ? .. Dün AYA GİDİLEMEZ diye fetva veren hocaların düştüğü aciz durumlar bizlere ders olmalı değilmi ? ..

Bir iki bilim hokkabazının ortaya attığı tezlere, ayetleri uydurma savaşından vazgeçmediğimiz sürece her zaman bir BÜYÜCÜ çıkacak ve İMTİHAN/KIYAS ile imanları yokedecektir..

Kısaca insanları tercihi elinden alınmış kuklaya çevirebilme sanatı !

Peki bu insanlara verilen İLAHLIK TANIMA YETKİSİ değildirde nedir ?

İnsanları iradelerinin dışında tercihe zorlama şeklindeki bir güç, ALLAH’tan başka kimde olabilir ki…

Sonuç olarak insanlar ALLAH’ın zikrine [KUR’AN’A] kulaklarını ve gözlerini kapadıkları için böylesine safsatalara inanmakta ve sonuç olarak kendi kendilerini büyülemekte, kendi kendilerini çarpmakta ve kendi kendilerine nazar değdirmektedirler …

Lütfen BÜYÜ’nün bir İMTİHAN aracı olduğunun farkına varalım !

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx