
Bir dili çözer gibi çözüyorum kendi dilimi. Bir düğümü açar gibi açıyorum hikayemi. İp yığınlarını yumak yapardık çocukken. Bunun bir hikaye yaratma işi olduğunu bilmezdim. Malzemeyi çözüp sermek, ellere geçirmek, ipin ucunu bulmak ve yumak yapmak gerekirdi önce. Motif ondan sonraki iş. Elimde dağınık, dolaşmış bir yığın var sanki. Örmeye geçmeden önce yumak yapmam, toparlamam, tasnif etmem gerekiyor onları. Dağınık şiirler, alıntılar, yorumlar, aforizmalar, içe kapanmalar… Ama ikinci biri gerekiyor işte yığını yumak yapmak için. Annem bazen ipi ayaklarına geçirir, öyle kendi kendine sarardı yumağını. Bazen umudun olmaz başkasından. Kendi göbek bağını kendin kesersin. Bu da her zaman olmaz. İnsan her zaman yalnız iş yapamaz. İnsan her zaman yalnız kalmaz. Suçlamadan, söylenmeden, ümidi kesmeden, genellemeden önce, yumağın nasibini de hesaba katmalı öyleyse. İş nasıl yapılmak, nasıl görülmek istiyor, onu da düşünmeliymiş. Bazen tek başına örersin şapkanı kafana, bazen başkası örer çorabını başına. Nasip sadece insana has bir şey değil, işin de nasibi var. Çünkü iş öğretir ve ücretini canı nasıl istiyorsa öyle alır. Bazen imeceyle çözer seni, bazen çöllere düşürür insanı.
Çöl deyince, Mecnun geldi aklıma. İlişkilerin, iki kişi arasındaki en önemli üçüncü güç olduğunu hissederiz ama ispatı yoktur bunun. İki kişi yürütmez ilişkiyi. Bazen ve hatta çoğu zaman ilişki tutar gemlerimizden bizi. Bir bakmışız dövüşteyiz, bir bakmışız sevişteyiz, bir bakmışız bir ölüm döşeğinde. İnsan kendini söz sahibi sanır ama söz hakkı şeylerdedir hep. Şeylerin söz hakkına kulak tıkamanın bedelidir perdelenmek belki de.
Mesela, Kafka mı seçti hikayesini, hikaye mi gidip Kafka’yı buldu bilinmez. Bildiğimiz, Kafka bu hikaye teklifine sırtını dönmedi. Kulak tıkmadı ona. Bu yüzden katlandı belki mutsuzluğa. Hikaye, öyle yazılmak için istedi Kafka’nın mutsuzluğunu. Bazen bizler karakterleri yaratmayız, karakterler tarafından yaratılırız. Yaratılırız, lafın gelişi.
Kalp kalbe karşıdır. Çayı sevmem boşa değil, çayın da beni sevmesinden. Rabbimi özlemem, Rabbimin de beni özlemesinden mi? İnsan Rabbini özler mi? Ah, o bahse girmeyelim şimdi. Yumak diyordum. Motif ondan sonraki iş. Bir örnek işler meydana getirmek için şiş, tığ, yetenek, bolca emek. Yumak hayatın kendisi değil, ama yumak hayatın ta kendisi aynı anda.
Bir motif var, hissediyorum.
Anlatamıyorum.
Mimhece
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.