Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…
Ramazan Hicri takvimin 9. ayıdır.
1446. Ramazını yaşayacağız.
Ve İslam dinine göre Ramazan; Cebrail’in Kur’an ayetlerini indirdiği aydır. Bu ayda Müslümanlar, ibadet ve dualarını artırırlar, oruçlarını tutar, büyük bir yardımlaşma içerisine girerler. İhtiyacı olanların ihtiyaçları hangi boyutta, ne şekilde ve nasılsa, o şekil ve boyutta yardım ederler. İyi insan olma gayretine girerler.
İçerisinde Kadir Gecesi’nin yaşandığı; Allah’ın bize gönderdiği insan olma, insanca yaşama ve insan kalma formüllerinin biz insanoğluna inme sürecinin başladığı bir aydır.
Bu ayda kendimizi yeniden çek eder, gözden geçirdiğimiz insanlığımızın eksik-gedik yönlerini tespit edip yeniden bir toparlanma, iyileşme ve insanlaşma sürecine gireriz.
Bu süreç hem zorlu, zorlu olduğu kadar keyifli, lezzetli bir süreçtir. İnsanı motive eden, iç donanımın zirveyi yakaladığı ve bu donanımın hayatın her karesine yansıdığı bir aydır Ramazan. İnsan olmadan Müslüman olamayacağımızın öğretisini aldığımız bir ay.
Ondandır ki; “bin aydan hayırlı” dediği Rabbim’izin bize bir şeref, bir kurtuluş, bir insanlık formülünün Kadir gecesin de “iner de iner” dediği insanlık aleminin en şerefli gecesini biz bu ayda yaşamaya başlarız.
Yalnız; bu muhteşem mesajları anlamadıĝımız ya da anlayamadıĝımız o kadar belli ki insanlık sürecinde sürekli sınıfta kalıyoruz.
Tuttuĝumuz her bir oruç, kıldığımız her bir salât, verdiĝimiz her bir infak-zekat-sadaka her ne ise; bizlere güzelliğin, doğruluğun, iyiliğin, insanca yaşamanın, insan olma ve insan kalmanın tadını-lezzetini pek yaşayamıyor ve bu insan olma sürecinin sonunda pek de bir şeylerimizi değiştirdiĝimizi görmüyor ya da göremiyoruz.
Nerdeyse altı aydır yaşadığımız ve sınıfta kaldıĝımız Filistin sürecinde tonlarca yazılar, konferanslar, videolar, görüntüler, makaleler okuduk, gördük, seyrettik, bağırdık, aĝladık, dövündük… ve neler neler yaptık anca bir arpa boyu yol gidemedik.
Acaba; bu gördüklerimiz, tanık olduklarımız bizim ya da en yakınlarımızın başına gelseydi, tavrımız ve mücadelemiz aynı kıvamda ve boyutta mı olurdu?
Biz daha kendimize “insan olduk” diyemezken, insanlık örneği olmaktan nasıl söz edebiliriz?
Tahrim 6.sure’de: “Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”derken Rahman; insanın yakacağı bir cehennem bile korkutmuyorsa, neden korkacaĝız?bilemiyoruz.
Kendimizi çaresizlik, vurdumduymaz ve robotlaşmış bir halet-i ruhiye içerisinde tüketiyoruz ömür sermayemizi.
Hepimiz kendimizin nasıl olduğumuzu biliriz.Eksiğimizin,gediğimizin,fazlalıklarımızın,yanlışlarımızın,insanlık notlarımızın nerelerden kırıldıklarımızın…
Kıyame 36’da “insan başıboş bırakılacağını mı sanır?” diyor Rahman; vallahi başıboş bırakılmayacağız ve iyi ki de başıboş değiliz. Ve tüm yaşam sürecinde yeniden, bir kez daha insan olma gayretine girelim.
Kim bilir, belki bu kez ilk defa olur.
Ramazanımız, kutlu, mutlu, gayretli, idrakimiz ve insanlıĝımız yükselişte olması dilek ve arzularımızla…
Hoşgeldin Ramazan’ımız…
İyi ki geldin.
Umarım sen de “iyi ki geldim” dersin.
İclâlgül Gölgeli
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.
Emeğinize yüreğinize sağlık Gazze de olan katliamlar hiç durmadan devam ediyor ve bizim hala yerimizde saymamız aslında kim olduğumuzu gösteriyor Allahım sonumuzu hayr etsin