TÜRKİYE GÜNDEMİ

Güç Vererek Kurbanlaşmak

Bugün 28 Şubat. Geldi geçti çok şükür ama bir kalıntı kaldı geriye. Şu an çocuklarımız 28 Şubat gibi bir zulmün gerçekliğine şüphe ile bakıyor olsalar da, o kalıntı, kalan değil de hep var olandı sanki. Her şey onun üzerine bina ediyordu. O kalıntı eliyle yapılan zulümlerdi belki bizi ona bu kadar bağımlı kılan.

Yıkıcı depremin üzerinden çok geçmedi. Yeri miydi, zamanı mıydı demeden insani faaliyetlerde bile gösterdi yüzünü. Bir tarafgirlik miydi onca çabayı yalanla karaya boyayan?

Günlük yaşam hayatın kılcal damarlarıdır, ana arterleridir çoğu zaman. Deprem bize sıradan yaşantılarımızın ne kadar şükre layık olduğunu gösterdi bir kez daha. Şikayet etmeye yüz bırakmadı bizde. İşin inşaat, ruhsat kısmına girmeyeceğim, her şey çıkıyor ortaya bir bir. Günlük yaşam gibi en değerli şeyimizi, ömrümüzün sayfalarını, hadi diyelim yumurtalarımızı tek bir sepete, siyaset sepetine koymamızdan bahsedeceğim. Bugün lahmacunun 56 lira olmasını siyasetle açıklıyoruz, hastanelerde sıra bulamamayı siyasetle açıklıyoruz, inşaat hatalarını, ihmallerini siyasetle açıklıyoruz, kira artışlarını siyasetle, gençlerin sözde yozlaşmasını siyasetle, akrabalar arasındaki husumeti siyasetle…

Nerede bu devlet!

Âdeta, babasını babalık yapmaya çağıran küçük çocuklar gibiyiz. Babasının yanında babasız büyümüş çocukların, babasına kızgın ama babasından izin arayan çocuklar gibi bakıyoruz devlete; babamıza kesemediğimiz cezayı hükümete kesiyor, babasına duyamadığı öfkeyi devlete yöneltiyor sanki. Baba beni adam et dercesine kimi devleti ele geçirmek için örgütleşiyor, kimi devlet için kendini feda ediyor, kimi de babası kızmasın diye rumuz kullanıyor kendini ifade etmek için.

Türkiye mutluluk sıralamasında bilmem kaçıncı ülkeymiş. İsviçre’den depremzedeler için desteğe gelen gençler, biz burada bir İsviçrelinin seksen yılda yaşayabileceği travmayı bir haftada yaşadık diyorlarmış. Biz, depremde canlar kaybettik, itibar kaybettik, müteahhitlere, devlet kurumlarına güvenimizi kaybettik. Birbirimize güveni, kendimize güvenimizi kaybettik. Kaybettiğimiz güveni yine en insani tarafımızda, yardımlaşmamızda, birbirimizi gözetişimizde, hatta hayatta kaldığımız için utanışımızda bulduk. Bu depremin kalıntısı mı yoksa deprem bu kalıntı üzerinden mi yıktı bizi? 28 şubat gelip hangi cüretle baş örtümüze el uzattı?

Yirmi dört saatlik bir günümüzün çoğunu siyasete ayırmak, siyaset aşağı siyaset yukarı konuşmak, sizce de siyasete verilmiş gereksiz bir güç değil mi? Oylarımızla değil gündemimizde yer vererek güç veriyoruz siyasete. Neye aşırı güç veriyorsak onun kurbanıyız. Çünkü güç ve kuvvet Allah’ındır. Günlük, sıradan yaşamlarımızın hükümdarı O’dur. Siyasete bu kadar güç vererek, siyaset eliyle bir şekilde zulme uğradığımız yahut yaptığımız zulmü meşrulaştırdığımız bir zeminimiz oluyor. Bu zemin üzerine inşa ediyoruz ne inşa ediyorsak. Bir değerler silsilesine değil, siyasetin nabzına bağlıyoruz işimizi gücümüzü.  

Bir sağdan bir soldan asmanın modası geçmiş olsa da, daha zarif yolları da icat edildi güçlü olmanın. Suç topunun başkasına atıldığı bir futbol arenası değil hayatlarımız. Bu kadar güç verdiğimiz, iliklerimize işlemiş, o olmasa konuşacak konu bulamadığımız siyaset, yüz yüze kaldığımız bir soruyu erteliyor sadece: kendimizi kurban durumunda bırakarak hangi sorumluluğumuzdan kaçıyoruz?

Vesselam.

mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
3.7 3 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Burcu Özden
Burcu Özden
1 yıl önce

Allah razı olsun, duygularımıza tercüman oldunuz . Rabbim tekrar böyle ağır imtihanlarla karşılaştırmasın.Bizlere de olaylara her durumda adaletle bakabilmeyi ve hükmedebilmeyi nasip etsin.Rabbim devletimizin, milletimizin, mazlumların ve hepimizin yardımcısı olsun.Amin

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx