YAZILAR

Gordon Neufeld ile Ebeveynlik ve Bağlanma

Siz yetişkinler çocuklarınızdan daha olgun kişiliklersiniz. Dolayısıyla “çocuklarınızı sıkı tutun”. Onların sadece elini değil yüreğini de hiçbir koşulda yanlız bırakmayın.

Eylemin sadece sağlıklı ilişkilerde bir anlamı vardır. İlişkileri anlamadan, herhangi düzeydeki bir eylemimiz sadece çatışmayı doğuracaktır. İlişkinin anlaşılması ve derinleştirilmesi, herhangi bir eylem planından çok daha ciddidir ve sonsuz bir öneme haizdir.

Yani ilişkileri özellikle de çocuklarımızla olan ilişkilerimizi güçlendirmenin önemi ve yollarını anlatıyor bize Prof. Dr. Gordon Neufeld.

Neden ebeveynler ve ebeveynlik her zamankinden daha önemli biliyor musunuz? Çünkü çocuklarımızın akranlarına karşı biz ebeveynler bir yarış içindeyiz. Eğer gençlerle işler yolunda gitse idi, ebeveyn etkisi ile ilgili yukarıdaki soru o kadar önemli olmayabilirdi. Ancak çocuklarımızın bizi dinlemediği ya da değerlerimizi kucaklamadıkları bir gerçek.

Gerçekten kendi kendine yeterli, kendi kendini yönetebilmiş ve kendilerine dayanabilmiş olsalardı, aynı zamanda kim olduklarına dair olumlu fikirleri olsaydı, yaşamlarında net bir yön ve amaca sahip olsalardı kendi başınalıkları kabul edilebilirdi. Halbuki birçoğunda özdenetim eksikliği var ve giderek artan ölçülerde yabancılaşma, uyuşturucu kullanımı, şiddet eğilimleri var veya sadece genel bir amaçsızlığa eğilimliler. Nitekim bu açığı gören Jordan Peterson çalışmalarını gençlere ve onlara moral vermeye yönlendirmiştir.

Yıllar önceki çocuklara göre bu nesil, daha az öğretilebilir ve yönetilmesi daha zor. Birçoğu uyum sağlama, olumsuz deneyimlerden öğrenme ve olgunlaşma yeteneklerini kaybetti.

Bir başka sorun da günümüzdeki ebeveynlik yapabilme şartlarında eksikliklerin olması. Halbuki ebeveynlik için şartların etkili ve uygun olması gerekir. Çocuğu ruhen beslemede, rahatlatmada, yol göstermede ve yönlendirmede başarılı olmamız gerekiyorsa, çocuk öncelikle buna açık olmalıdır. Çocuklar bize sadece yetişkin olduğumuz, sadece onları sevdiğimiz, kendileri için neyin iyi olduğunu bildiğimiz ya da çıkarlarını düşündüğümüz için bize ebeveynlik yapma yetkisi vermez.

Ebeveynliğin, kendisi olmadığında sağlam bir temele sahip olmadığı vazgeçilmez ve özel bir ilişkisi vardır. Gelişimciler-psikologlar veya insani gelişmeyi inceleyen bilim adamları buna bağlanma ilişkisi derler.

Bir çocuğun bir yetişkinin ebeveynliğine açık olması için, o yetişkine aktif bir şekilde bağlı olması, onunla temas halinde olmak istemesi ve yakınlık hissetmesi gerekir. Yaşamın başlangıcında bu tutunma dürtüsü oldukça fizikseldir, bebek kelimenin tam anlamıyla ebeveyne yapışır ve kucaklanması gerekir. Her şey yüce tasarıma göre yürürse, bağlanma duygusal bir yakınlığa ve nihayetinde psikolojik yakınlık duygusuna dönüşecektir.

Kendilerinden sorumlu olan yetişkinler ile bu tür bir bağlantısı olmayan çocuklara ebeveyn olmak, hatta bir şeyler öğretmek bile çok zordur. Sadece ve sadece bağlanma ilişkisi çocuk yetiştirme için uygun bağlamı sağlayabilir.

Ebeveynlik sanatının sırrı bir ebeveynin yaptığı şeylerden ziyade ebeveynin bir çocuğa kim olabildiğinde ve ne olduğunda gizlidir. Bir çocuk bizimle iletişim kurmaya ve yakınlaşmaya çalıştığında, bir besleyici, bir teselli edici, bir rehber, bir model, bir öğretmen ya da bir koç olarak onları güçlendirebiliriz.

Bize sağlıklı bir şekilde bağlı bir çocuk için biz ebeveynler, onun dünyaya açılacağı ana üssüzdür. Dünyadan geri çekilmek istediklerinde huzurluca sığınacakları yuva, ve gerektiğinde ise ilham kaynağı olabilmeliyiz. Dünyadaki tüm ebeveynlik becerileri, bağlanma ilişkisinin eksikliğini telafi edemez. Dünyadaki hangi sevgi veya aşk olursa olsun, çocuğun yetişkine bağlılığı ile oluşturduğu psikolojik göbek bağı olmadan kalpten içeri giremez.
Çocuğun ebeveyn ile bağlanma ilişkisi en azından o çocuğun ebeveynliğimize gerek duyduğu sürece devam etmelidir.

BAĞLANMANIN ALTI YOLU

ÇOCUKLARIMIZI BAŞARILI BİR ŞEKİLDE YETİŞTİREBİLMEK İSTER İSEK, VEYA AKRANLARININ KÜLTÜRÜNDEN KENDİMİZE DOĞRU YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR İSEK, BAĞILILIK KONUSUNA DAHA BİR CİDDİYETLE EĞİLMELİYİZ.

Bağlanmanın altı yolu; basit olandan daha karmaşık olana doğru şöyledir.

DUYULAR

Fiziksel yakınlık bağlanma yolunun ilk hedefidir. Bebeklik döneminde başlasa da, fiziksel yakınlığa olan açlık asla ortadan kalkmaz. Bir kişi ne kadar az olgunsa, bu temel bağlanma moduna o kadar güvenir.

AYNILIK

Çocuk (özellikle yürümeye başlayan çocuklar) en yakın hissettiği kişi gibi olmaya çalışır. Aynı varoluş biçimini veya ifadesini taklit ve benzeme yoluyla üstlenmeye çalışır. Bu bağlanma biçimi, dil öğrenmede ve kültürün aktarılmasında belirgin bir şekilde yer alır.

Aynılık yoluyla bağlanmak için başka bir yol da özdeşleşmedir. Biriyle ya da bir şeyle özdeşleşmek o kişi ya da şeyle bir olmaktır. Bu varlık bir ebeveyn, bir kahraman, bir grup, bir rol, bir ülke, bir spor takımı, bir rock yıldızı, bir fikir ya da bir kişinin işi olabildiği görülmektedir.

Çocuk veya kişinin kimlikleri ile olan bağı güçlü olursa, özdeşleşmelerinin o kadar yoğun olması muhtemeldir.

Toplumumuzda, akranlar veya pop ikonları, ebeveynlerin ya da tarih ve kültürün seçkin figürlerinin yerine özdeşleşmenin odak noktası haline gelmişlerdir.

AİDİYET VE SADAKAT

Bağlanmanın üçüncü yolu da yürümeye başlayan çocukta ilk kez ortaya çıkıyor – eğer her şey olması gerektiği gibi gelişiyor ise tabiki. Onun için birine yakın olmak, o kişiyi kendisininmiş gibi düşünmektir hatta hissetmektir. Bağlanmaya odaklı çocuk yürümeye başlayınca kime bağlı olduğu konusunda hak iddia edecektir. Aynı şekilde, akran odaklı çocuklar da kıskanç bir şekilde birbirlerine sahip olmayı ve ne olursa olsun kaybetmemeyi amaçlamaktadır.

Bu olgunlaşmamış bağlanma modu, akran yönelimli çocukların etkileşiminin çoğunda baskındır.

ÖNEMLİ HİSSETMEK

Yakınlık ve bağlantı kurmanın bir yolu olarak önem aramak, birileri için önemli olduğumuzu hissetmemiz anlamına gelir. Değer verdiğimiz şeyi yakın tutmak, insan doğası gereğidir. Bağlanan okul öncesi çocuk, mutlu bir şekilde memnun etmek ve onay almak ister. Bu çocuklar bağlı oldukları kişilerin yüzlerini mutlu görmek için yaşarlar.

DUYGULAR

Sıcak duygular, sevgi dolu duygular, sevecen duygular yakınlık bulmanın yoludur. Duygu her zaman bağlılığa dahil olur, ancak derin ve yoğun bir şekilde hissedebilen bir okul öncesi çocuğunda, duygusal yakınlık arayışı yoğundur. Bu şekilde bağlantı kuran çocuklar genellikle bağlandıklarına aşık bile olurlar. EBEVEYN İLE DUYGUSAL İLETİŞİMİ SAĞLAM OLAN ÇOCUKLAR FİZİKSEL AYRILMALARA DAHA DAYANIKLI OLURLAR VE EBEVEYNİ UZAKKEN BİLE İÇLERİNDEN ÇIKARMAZLAR.

BİLİNMEK

Bilinmeyi istemek genellikle bir çocuğun okula başladığı zamanlarda gözlemlenebilir. Birisine yakın hissetmek demek onlar tarafından bilinmek istemek demektir. Bazı açılardan bu, bebeklik dönemindeki duyusal bağlılığın bir tekrarıdır. Ancak görülme ve duyulmak isteme artık kesinlikle fiziksel olarak değil, psikolojik olarak deneyim edilir. Yakınlık duyan bir çocuk sırlarını bağ kurduğu kişi ile paylaşacaktır. Ebeveyn odaklı çocuklar, sonuçta ortaya çıkabilecek olan bağlantı kaybı nedeniyle ebeveynlerinden sır saklamayı sevmezler.

EBEVEYNE TAM VE SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE BAĞLANAN ÇOCUK, FİZİKSEL AYRILIKLARDA, ANNE BABASINA BAĞLI KALMAK VE TUTUNMAK KONUSUNDA GELİŞMİŞTİR VE ÇOK YÖNLÜDÜRLER. ÇOCUKLARIN BAĞLILIĞI NE KADAR İLKEL İSE DAHA ÇOK BEBEK GİBİ BAĞLANMA TARZI OLACAKTIR.

ÇOCUKLARI YETİŞKİNLERLE KARŞILAŞTIRDIĞIMIZDA -TABİKİ OLGUN YETİŞKİNLER İLE, ÇOCUKLARIN BAĞLILIĞA OLAN İHTİYAÇLARINI ÇOK DAHA YOĞUN BİR ŞEKİLDE SÜRDÜĞÜNÜ GÖRÜRÜZ. YETİŞKİNLERİN DE ÇOK GÜÇLÜ BAĞLAMA GEREKSİNİMLERİ OLABİLİR, HEPİMİZİN BU KONUDA DENEYİMİ VARDIR, AMA GERÇEK OLGUNLUK İLE PARALEL OLARAK BU İHTİYAÇLARI DOĞRU BİR BAKIŞ AÇISINDAN DEĞERLENDİRMEK İÇİN BAZI YETENEKLERİ DE GELİŞECEKTİR.

Kanadalı gelişim psikoloğu olan Gordon Neufeld (1946), yine Kanadalı doktor Gabor Maté ile ortak yazdığı Hold on To Your Kids kitabı 10 dile çevrilmiştir. Neufeld yaklaşımı (bağlanma tabanlı gelişim modeli) John Bowlby tarafından formüle edilen bağlanma teorisine dayanmaktadır.

Sağlıklı ilişkimizin kapasitesinin geliştirilmesi için altı aşamayı içeren bir bağlanma teorisi geliştirdi. Onun bağlanma modeli hem yetişkinlerde hem çocuklarda hem okulda ve yanı sıra evde uygulanabilirliği açısından evrensel bir model olmuştur.

Neufeld ayrıca Kanada’da bulunan Neufeld Enstitüsü’nün kurucusudur. Enstitü, kişiselleştirilmiş eğitim programları, video kursları da dahil olmak üzere sunumlar, seminerler ve kurslar aracılığıyla ebeveynler ve profesyoneller için eğitim ve öğretim sağlar. Neufeld fakülte ve eğitim programları şu anda İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İbranice, İsveççe ve Rusça da dahil olmak üzere birçok dilde mevcuttur.

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Özlem Adıyaman

1975 Haziran'ıydı İstanbul’da doğmuşum. Bostancı’lıyım. İstek Vakfı Acıbadem Özel Deneme Lisesini İngilizce okudum. Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesini bitirdikten sonra Marmara Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsünde Sosyoloji mastırımı tamamladım. Evlenip Amerika’ya yerleştim. Dört çocuğumuz oldu. Çocuk eğitimine yöneldim ve Montessori Öğretmenliği Enstitüsünü iki senede tamamladım. Çeşitli eğitim kuruluşlarında çalıştıktan sonra kendi ev şirketimi kurdum. Tercüme yapmaktan ise büyük zevk alıyorum ve bu benim için yaşamsal bir hobi oldu. Montessori Zone Evde Okul Öncesi Eğitim Yuvası www.montessoriturkish.info İnstagram @montessori_zone
5 5 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx