DENEMELERYAZILAR

Bir Hristiyanlık Eleştirisi

Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam ile beraber tek tanrı inancının benimsendiği vahiy kökenli dinlerden biridir. İnanç sistemleri Baba-Oğul-Kutsal Ruh şeklinde nitelendirilen üçlü bir teslis inancına dayandırılır. Bu inançta yer alan figürlerin mahiyetleri hakkında Hristiyan tarihinde bir uzlaşma olmamış, sözü geçen unsurların tabiatları konusunda konsiller toplanmış ve çeşitli tartışmalar yapılmıştır. Özellikle İsa’nın tabiatı meselesi, Hristiyanların gündemini uzun süre meşgul etmiş ve onun ilah mı, insan mı yoksa çift tabiatlı bir varlık mı olduğu tartışmalarının yaşanmasına neden olmuştur. Toplanan bu konsillerden 325 İznik, 431 Efes ve 451 Kadıköy Konsilleri, aldıkları kararın neticesinde İsa’nın tek bir şahsiyette hem insan hem ilah olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bu konsillerin aldıkları kararlar bir yana İsa, İncil’de birçok yerde “Oğul” tabiriyle kullanılmaktadır.

“Çünkü Baba Oğul’u sever ve yaptıklarının hepsini O’na gösterir.” Yuhanna 5

“Biz O’nun Oğlu İsa Mesih’teyiz. O gerçek Tanrı ve sonsuz yaşamdır.” 1.Yuhanna 5

Görüldüğü üzere İncil, Hz. İsa’dan “Oğul” ismiyle bahsetmekte ve onun Tanrı tabiatına dikkat çekmektedir. Oysa bu noktada sorulması gereken birtakım sorular bulunmaktadır. Eğer Hz. İsa, İncil’e göre Tanrının bir oğlu ise bu durumda Tanrı neden bir çocuk edinme ihtiyacı duymuştur? Böyle bir durumda Tanrının çocuğunun da Tanrı olması gerekir ancak birden çok sayıda Tanrı nasıl mümkün olabilir? Yok eğer Hz. İsa, Tanrının bir yansıması ve bir kelamından ibaret ise bu halde birden çok sayıda ezeli varlık fikri ortaya çıkar ki bu söylemin kendisi bizatihi çelişkili değil midir?

Hz. İsa’nın tabiatına yönelik ortaya çıkan fikir ayrılıklarında üzerinde durulması gereken ilk mesele Tanrının bir çocuk edinme meselesidir. Tanrı, tanımı gereği bütün eksikliklerden münezzeh olan en yüce varlıktır. Dolayısıyla kendisinde hiçbir kusur bulunmayan eşsiz bir varlığın bir eşe ihtiyaç duyması söz konusu değildir. Buna ek olarak -haşa- o eşten çocuk edinmesi söylemi ise yanlış bir Tanrı tasavvurunun sonucu olarak değerlendirilmelidir. Çünkü eş ve çocuk edinme konusunda aklen başka bir varlığa muhtaçlık söz konusudur. Oysa ki en mükemmel varlık olarak nitelendirilen Tanrı için bu durum söz konusu bile olamaz. Bu konu Kuran’da En‘am Suresi 100.ayette akla ve mantığa uygun şekilde şöyle izah edilmiştir. “Bir de bilgileri olmadan Allah’ın oğulları ve kızları olduğunu uydururlar. Allah onların (ortak ve çocuk edinme) vasıflamalarından münezzeh ve yücedir.”

Konuyla alakalı bir diğer husus ise Hz. İsa’nın Tanrının Oğlu sayılması hasebiyle ortaya çıkan kimlik sorunudur. Eğer Hz. İsa, Tanrının Oğlu ise Tanrıdan sadır olan varlığın da tanrısal bir boyutunun olması gerekir. Bu ise birden çok sayıda Tanrı fikri ortaya çıkarır. Oysa ki bu durum yine Tanrı’nın doğal tanımıyla örtüşmemektedir. Çünkü en mükemmel varlık olan Tanrı’nın mükemmellik vasfına zeval gelmemesi için Onun 1 tane olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Onun birden çok sayıda olması özel ve biricik olma vasfını yitirmesine neden olur ki bu da mükemmellik sıfatını kaybetmesini beraberinde getirir. Bu ise Tanrı’nın mahiyeti açısından düşünüldüğünde aklen imkansızdır. Kur’an bu tevhid prensibine birçok yerde vurgu yaparak hakiki bir İlah tasavvuru ortaya koymaktadır.

Ey Ehli kitap! Dininizde aşırı gidip taşkınlık yapmayın ve Allah hakkında doğru olandan başkasını söylemeyin. Şunu bilin ki Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve Ondan bir ruhtur. O halde Allah’a ve peygamberlerine tam iman edin de “Allah üçtür” demeyin. Kendi iyiliğinize olarak bundan vazgeçin. Çünkü Allah bir tek ilahtır. Haşa O, çocuğu olmaktan pak ve uzaktır. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.Nisa Suresi 171. Ayet

Konuyla alakalı incelenmesi gereken diğer konu da Hz. İsa’nın Allah’ın kelamı ve yansıması olması meselesidir. Eğer Hz. İsa, tanrı değil de yalnızca Allah’ın bir kelamı veya yansıması ise bu durumda Onun kelamının veya yansımasının da tıpkı Onun gibi ezeli ve ebedi olması gerekir. Bu ise ezeli ve ebedi varlıkların çoğalması anlamına geleceğinden yine çelişik bir durum ifade eder. Çünkü ezeli ve ebedi olmak ancak en mükemmel varlığa yaraşabilecek bir sıfat olabilir. Ve birden çok sayıda varlığın en mükemmel vasfını taşıması olanaksızdır. Ayrıca Tanrı’nın zatının, sınırları bulunan bir beden içerisine sığabileceğinin benimsenmesi Tanrıyı dar kalıplara sıkıştırmayla eştir. Tanrı yine tanımı itibariyle sınırları bulunan bir varlık olmaktan münezzeh sayılmalıdır. Dolayısıyla Hristiyanların inanç esaslarından biri olan Hz. İsa’nın Allah’ın kelamı veya yansıması olma meselesi birbiriyle zıtlık içeren kadim varlıkların sayısını artıracağından ve Tanrının zatına sınır kabul edeceğinden ötürü çelişki içeren bir kabuldür.

Kur’an perspektifinden bakıldığında ise Hz. İsa birçok üstün özelliği bulunmasına karşın neticede yalnızca bir kuldur. Bu hakikat Zuhruf Suresi 59. ayette şöyle aktarılmaktadır. “O (İsa) sadece kendine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.”

Öyle ki kendisinin bulunduğu yola erişebilmek için dualar da edilmektedir. “Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet.” Fatiha 6

Ancak o; Tanrı, Tanrının oğlu, Tanrının yansıması veya kelamı gibi yakıştırmalardan uzaktır. Tüm bu yargılar Tanrı hakkındaki yanlış tasavvurların bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizim yorumumuz Nisa 171.ayete istinaden “Meryem’e ulaşan kelime”nin Hristiyanlarca Tanrının bedenleşmiş kelamı cinsinden yanlış anlaşıldığı ve bu kabulde de aşırıya kaçıldığı yönündedir. Ayrıca varmış olduğumuz bu kanı nesiller boyu gönderilen dinlerin özünün İslam olduğunu da destekler niteliktedir.

Ayrıca mesele incelenirken mutlaka Kur’an’ın aktardığı ilah profili de incelenmelidir. Özellikle İhlas Suresi üzerinde durularak ve tefekkür ederek okumalara tabi tutulmalıdır. Bu okumalar İlah fikrinin mahiyeti açısından önemli etkiler bırakabilir.

Son olarak İhlas Suresinde anlatılan İlah tasavvuruna dair yazdığım bu yazıyı da belki okumak istersiniz. https://www.kalkuyarhareketi.com/2022/10/23/ihlas-suresinin-felsefesi/

Müslüm Zunluoğlu

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx