YAZILAR

Tüm tarihsel süreçlerde ve toplumların kültürel geçmişlerinde KURBAN sunusu

Tüm tarihsel süreçlerde ve toplumların kültürel geçmişlerinde KURBAN sunusuna mutlaka ama mutlaka rastlanır.

İnsanoğlu TANRIyı memnun etmenin bir yolu olarak ona bitki, hayvan ve hatta İnsan kurbanı sunmuşlardır.

Örnek vermek gerekirse Sümerler; “Tanrıların insanları, kendilerine adaklar adaması ve kurbanlar kesmesi için yaratığına” inanırlardı. Bir çok antik dönemde bu ve benzeri izlere rastlamak mümkün. İnsan kurbanı ile toplumların geçmişleri o kadar sabıkalıdır ki dünyanın her yanında topraktan hala bu sunularla ilgili iskeletler fışkırmaktadır.

Maya ve Aztek kurban sunularında ergenliğe erişmemiş ilk erkek çocuklarının kurban için kabul edilmeyişi toplum nazarında büyük bir ayıp sayılırdı. Aileler bu iş için mabetlere adeta yalvarırlar çocukları kurban olarak kabul görenler toplum nazarında büyük rağbet ve itibar görürdü. İnsanoğlu kendi hemcinsini bile kendi amacına uygun çıkarlar için feda etmiştir. Şunu unutmamak gerekir ki KURBAN tüm toplumlarda MABET ve RUHBAN SINIFI nın çıkarları için kullanılmıştır. Dini bir ritüel görünümü onun, toplumsal kabul görmesini kolaylaştırmaktan başka bir şey değildir.

Peki ama İslam’da KURBAN niçin var ? Tanrıları memnun etmek isteyen baldırı çıplak atalarımızla, bugünde
kurban kesen bizler arasında nasıl bir fark var ?

Kansa kan, hayvansa hayvan, kesimse kesim, Fark ne ?
Şimdi atalarımız kendi hemcinslerini kandırmak için böyle bir şey icad ettiler ise biz de kesmeyelim mi ?

Bu konuda bu güne kadar tatmin edici hiç bir yoruma maalesef rastlayamadım. Bu konuda söylenebilecek şey “Allah’ın ne yapmak istediğini” bir türlü anlamıyor ya da anlayamıyor oluşumuzla açıklanabilir. Kanaatim o dur ki Allah toplumların ürettikleri böylesi bir fenomeni İNSANLIĞIN yararına ISLAH edişidir. Çünkü tüm toplumlarda bitki, hayvan ve insan kurban sunusu faydalı kısmı MABET’e, diğer kısmı çöpe gidecek şekilde organize edilmiştir. Allah’ın muradını keşfettim demek istemem, haddim de değil ancak bu konuda şunu söylememem mümkün;

Allah, bizim ürettiğimiz böylesi bir çıkar aracını ıslah ederek ETİ fakirlere yenilebilir şekilde dağıtılmak, DERİsi ihtiyaç sahiplerinin yararına kullanılacak şekilde toplanabilecek bir forma sokmuştur. Ortaya çıkan Deri, Yağ, Canlı hayvan rantını da kaldırıp çöpe atmıştır. Bu konuda en iyi örnek Yahudilerin Günah Keçisi fenomenidir. Mabette bakılan keçilerin çok fahiş fiyatlarla Hac a gelenlere satılması, kulağına günahların söylenerek keçiye bir tekme vurup mabet den uzaklaştırmaları ve avama da; “Günahlarınız bu keçinin uzaklaştığı gibi artık sizden uzaklaştı” demeleri içindi. Kısacası işin içinde kurnazlık ve rant söz konusuydu. Bu nedenle olsa gerek Allah İsrailoğullarına iç yağlarını hayvanın Bel kısmındaki en zor çıkarılabilenleri hariç haram kılmıştı. Çünkü bu kısımdaki yağları ancak bir köpek gibi didiklemek gerekiyordu. Allah böylece onları alçaltıcı bir ceza ile cezalandırmıştır. Konuyla ilgili Tevrat’ın Mika kitabında ki Allah’ı memnun etmenin ipuçları muhteşem bir netlikte verilmişti ancak Yahudiler bunu hiç anlamak istemediler !

Mika.6: 6 RAB’bin önüne ne ile çıkayım, Yüce Tanrı’ya nasıl tapınayım? O’nun önüne yakmalık sunuyla mı, Bir yaşında danayla mı çıkayım?

Mika.6: 7 Binlerce koç sunsam, Zeytinyağından on binlerce dere akıtsam, RAB hoşnut kalır mı? Suçuma karşılık ilk oğlumu, İşlediğim günah için bedenimin ürününü versem olur mu?

Mika.6: 8 Ey insanlar, RAB iyi olanı size bildirdi; Adil davranmanızdan, sadakati sevmenizden ve alçak gönüllülükle yolunda yürümenizden başka Tanrınız RAB sizden ne istedi!

İslam’da Kurban sadece fakirlerin doyurulması amacına hizmet eder. Bu ritüele hiçbir mistik anlam yüklenmemelidir. Zira bu gelenek İnsanoğlunun ürettiği bir fenomendir. Allah’ın bizim kestiğimiz kurbanın ne kanıyla ne de etiyle bir ilgisi vardır. (Hac-37)

O fakirlerin, yoksulların, garibanların sofralarıyla ilgilenir. Darda kalanların, muhtaç ve ihtiyaç sahiplerinin dertleriyle ilgilenir. Allah’ın gündemi daima bunlardır. O kimsesizlerin kimsesi o muhtaçların tek umududur. Günümüzde Kurban’ın HACC’ın farzı dışında (Kurban’ın Hacc dışında farz, sünnet ya da vacib oluşu konusu İslami geleneğimizde daima tartışmalı kalmıştır. Bu bile her yıl bir farziyet olmadığı noktasında temkinli yaklaşılması gereken bir konu olduğunun en basit kanıtıdır.) ortak bir ve coğrafi olarak da bir çok farklı yerde sürdürülmesinin bilinç altındaki izleri tarihsel bir fenomen olmasında aranmalıdır. Açıkça söylemek gerekirse Ramazan da bir ay oruç tutmaktan ne anladıysak senede bir ya da bir kaç gün kurban keserek Allah’ı kandırabileceğimizi sandık.

Yok kardeşim yok !
Allah kestiğin kurbanın ne için kullanıldığına bakar, etine bakmaz, kaç paraya aldığına ya da bir danaya kaç kişi girdiğine bakmaz. Allah’ı memnun etmek için danaya yedi kişi gireceğine bir fakirin ihtiyacını giderebilmek için borcuna yedi kişi girebiliyorsan, adamsın!

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

5 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Muhammed Erkam Okyar
Yönetici
3 yıl önce

Öncelikle elinize sağlık, fakat tarihsel süreçte ”kurban” ibadetinin böyle gelişmediği kanaatindeyim. Yazınızda, sizin tabirinizle baldırı çıplak atalarımızın kurban ibadetini icat edildiğini, Allah’ın da bu mevcut faaliyeti ıslah ederek İslam’a nispet ettiğini söylemişsiniz. Bakınız, bizlere islam sorulduğunda hepimiz rahatlıkla ”islam muhammed as ile başlamış bir din değil, muhammed as sadece elçilerin sonuncusudur” diyebiliyoruz. Fakat pek çok konuyu değerlendirirken (bunlara başörtüsü de dahil), adeta bu söylemimizi unutuyor, islamı muhammed as ‘ın vahiy aldığı 23 yıla hapsediyor, islamı sanki o dönemde icat edilmiş bir şey olarak görüp, bütün özellikle ibadet ve ritüellerimizin temellerini, antik çağ medeniyetlerine nispet ediyoruz. Unutmayalım ki, insanlık tarihi islam tarihi ile başlamış, Rabbi olan Allah kullarına rahmet etmiş, gönderdiği elçiler aracılığıyla onlara vahyetmiş, her bozulmadan sonra onları kalibre etmiştir. Kimi toplumlarda ritüel ve ibadet benzerlikleri bunların birbirlerinin devamı olmalarından, çağlar boyunca birbirleriyle etkileşimi olmamış topluluklar arasındaki ortak ibadet ve şirk unsurlarının, putperest ritüellerin olması hepsinin ortak Allah faktörüyle belli aralıklarla kalibre edilmiş, ortak şeytan aklıyla benzer şekillerde saptırılmış olmasındandır. Ayrıca olaylar kronolojik olarak değerlendirildiğinde, islamda olan bir ritüelin örneğin asurlarda ya da sümerlerde de var oluşu, o ritüelin onlarca icat edildiği anlamına gelmez.Onlarla onların geçmişlerindeki kavimlerle olan ilişkisi irdelenmelidir. Bu da epeyce bir ilim ve hikmet gerektirir, hele ki bir ülkede sümeroloji bölümü sadece bir üniversitede varsa, kıyıda köşede bulunan sümer tabletlerini okuyabilen 5 -6 adam varken, bulunan tabletlerin sayısının azlığı ve niteliği bir yana, bulunanların da pek çoğunun tercüme dahi edilememiş olması, tarihi vesikaların hakikatin sayısı düşük bekçilerini değil sadece kazananların toplumsal yaygın kanaati dikkate alınarak yazıldığını unutmamak ve irdelemek gerekir. Bunu kurban ibadetine geçmeden önce, benzer başka bir konu ile de örneklendirmek istedim, ancak bir hayli uzun olacak. Kurban ibadeti, tıpkı namaz ve oruç gibi, Adem’den bu yana var olan, herhangi bir kavmin vahiysiz yaşadığı dönemlerde icat edilmiş de islamın oradan devşirdiği bir ibadet değildir.” Adem’in iki oğlunun haberini anlat. Nitekim her ikisi birer kurban sunmuşlar ve birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. O iki kardeşten kurbanı kabul olmayan: “Seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Kardeşi cevap vermişti: “Unutma ki, Allah kendisine karşı sorumluluk bilinci duyanların kurbanını kabul eder. Maide 27”
Zaman içerisinde farklı kavimlerde farklı şekillerde bozulmuş olsa da farklı elçilerce farklı şekillerde kalibre edilmiş,islamın öz değeridir. Maksadı gayet açıktır. Zariyat 57 ‘de ”Ve ben onlardan ne rızık istiyorum, ne de beni doyurmalarını.” diyen Allah, Hac 36-37’inci ayetlerde de kurban ibadetinin maksat ve kullanımını detaylıca izah etmiştir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx