Asla Köle Olmayacağız !
8.000 yıllık Mısır Tarihi. Gelmiş geçmiş tüm iktidarlar kendilerinin koltuğunu sağlama almak için ruhbanlara, sermayedarlara, askerlere, katiplere toprak veriyor bir bakıma onları besliyordu. Gel zaman git zaman Kral’dan daha güçlü olan Rahipler sınıfı halkı ölümden sonraya da hazırladığı için neredeyse tek otorite olmaya başladı. Kral’ın sözü ikinci planda kalmaya başladı…
Bir adam çıktı Mısır tairihinde krallar listesinde adı IV. Amenofis olan. Tüm Mısır tarihçileri krallara Firavun derken kendi dillerinde ona “kafir kral” dediler, mezarlarını yıktılar, kurduğu şehri yerle bir ettiler. İyi de naptı ki bu adam?
İktidara gelir gelmez bir semitik(sami ırkına mensup İsrailoğulları kökenli) yardımcı ve barışsever bir konmutan atadı. Hitit ve Asur yayılmacılığına rağmen içe kapandı. Komşularla sıfır sorun politkası güttü. O zaman kavga nedeni bugünkü Suriye’nin kime ait olacağıydı. Mısır kendi iç dengelerini gözetmek ve ruhbanlar, aristokrat sınıftan kurtulmak için büyük bir gücün varlığını kaşfetti, Halk.
Kral toprak reformu başlattı. En alt tabakadan orta tabakaya kadar köylülere toprak verdi. Bu hareket Nişantaşı ve Bağdat Caddesi ile Boğazda oturan yalı çapkınlarını rahatsız etti. Hele ki Amon Rahipleri deliye döndü. Halkın Krala teveccühü giderek artıyor Kral halkın gözünde bir kahraman oluyordu. Küçük esnafın dertlerini dinliyor onlara çözümler üretiyordu. Asur’a büyük miktarda borç vererek kadim rakibi Hitit’e karşıda bir müttefik kazandı. Ancak bu arada Asur, Mittani’nin doğusunu, Hitit ise batısını ele geçirdi. Asur ile Mısır neredeyse komşu oldu. Bildiğin ABD’nin, Bize Suriye’de komşu oluşu gibi.
Gün geldi Kral halkı meydana topladı. Kim var kim yok meydana doluştu. Amon Rahipleri rahatsızdı. Kim bilir yine ne yenilik açıklayacak, hangi reformu duyuracaktı. Kral şehadet parmağını havaya kaldırdı ve şu sözleri haykırdı; “Bundan kelli artık ben dördüncü Amenofis AMON’a tapmıyorum !” abovvv, yer yerinden oynadı. Rahipler çıldırdı. Halk Kral’ın dinini terketmesine şaşırmış ancak ona karşı teveccühleri arttığından yeni dinini de merak ediyordu. Ancak Kral, Amon’u ve Amon kültü altında toplanmış tüm sahte tanrıları terketmişti ama yerine de hiç bir şey koymamıştı. Halk bu yeni tanrıyı aramaya başladı. Sokaklarda, kahvehanelerde, varoşlarda, devlet dairelerinde memurlar, işçiler, köleler arasında bu sorunun cevabından başka konuşulan bir konu yoktu. Bir gün Kral yine bir meydan konuşması yapmak için ahaliyi topladı. Yine şehadet parmağını havaya kaldırdı ve; “Bundan böyle yalnızca herşeyi yoktan var eden Aton’a tapıyorum. adımı da “Aton’a tapan” olarak değiştiriyorum.”
Vay canına! Allah Allahhhh, Allahu Ekberrrr. Kral Amenofis artık bildiğin Abdullah olmuştu. Yedi yıl boyunca halka toprak dağıttı. Halkın gönlünü kazandı ve onlarla müthiç bir hareket başladı. Ülkenin ruhbanlarını Tebs dini başkentinde bırakarak kendi başkentini Tel Amarna’ya taşıdı. Tel Amarna “Yeni Şehir “demekti. Yeni ve özgür bir şehir.
Gökyüzü daha mavi, dağlar daha bir heybetli, nehirler daha berrak, özgürlük insanın ciğerlerine burada daha bir başka işliyordu. Yedi yıl süren bu yerleşik düzene başkaldırı mücadelesi daha sonra yedi yıl süren bir özgürlük ve varolma mücadelesine dönüştü. Süikast girişimleri, darbe planları hep boşa çıktı. Hani Kral yanına semitik bir yardımcı almıştı ya, işte Mısır tarihi onu; “Tutu” olarak zikrediyor ama biz O’nu Kur’an’ı Kerim de “Yusuf” diye okuyoruz. Hani Mısır kaynaklarının “Aşağı ve Yukarı Mısır hazinelerinin efendisi” diye kaydettiği kişi.
Hayalleri olan biriydi Yusuf. Babasına dağılmış olan kendisi dahil on iki kabileyi bir çatı altında toplamayı ve etrafta Güneş ve Ay sahte tanrıları ile kandırılmış halkı özgürleştirme hayalini anlatmıştı. Kardeşlerinin hani olmadık ayak oyunları oynadıkları ve kuyuya attığı Yusuf. Mısır’a geldi haksız yere zindana atıldı, Kral’ın yukarıda anlattığım hayali ile kendi hayali kesişince yolları birleşti. Çıktı hapishaneden ve yeryüzünün kadim özgürlük mücadelesinde yerini aldı.
Şimdi hayal ediliyorum o anı. Mahşeri bir kalabalık. Sarayın merdivenlerinde Kral Abdullah, yenge Nefertiti, komutan Huremhop, yardımcılar, ileri gelenler ve Yusuf.
Kral’ın şehadet parmağı havada, yanında Yusuf ve ufuklarda gözleri.
“Asla Köle olmayacağız !” diye haykırıyor Kral.
Gökyüzünün rengi değişiyor be,
dağların heybeti yükseldikçe yükseliyor,
Nehirler daha bir çağıldıyor,
Köylülerin içi ferahlıyor,
kölelerin yüzü aydınlanıyor.
Ne güzel değil mi Özgürlük, ne güzel şey değil mi!
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.