YAZILAR

TAKVA ELBİSESİ MODA OLACAK MI?

Hayvanların giyinmek gibi bir dertleri olamaz zira onların yaratılışlarında utanma duygusu yok, soğuk-sıcak dertleri de yok, psikolojik, sosyal korunma dertleri de yok. İnsanda var. İlk insandan beri bu var. Araf suresinde anlatılan örnek olayın devamı aşağıdaki ayet. Oradaki olay şu: Şeytan Adem’e saygı göstermiyor ve kovuluyor. Sonrasında Adem ve eşini aldatıp ayıp yerlerinin (Korunması gereken yerlerinin) çıplak kalmalarını sağlıyor. Ayıp kelimesinin anlamı içinde “Utanılacak şey” de var. Bundan niçin utanmamız gerektiğini sonra uzun uzadıya konuşuruz, diğer meseleye geçelim.

Şeytan o ikisine, ayıp yerlerini göstermek için vesvese veriyor. Cinsellik dürtüsü, diyebiliriz belki. Bunu yaparken de yemin ederek öğüt verenlerden olduğunu söylüyor. Şeytanın bir gayreti söz konusu. O bunu çok istiyor. (Şeytan konusunu da bir gün uzun uzadıya konuşmak lazım. Aslında insanın içindeki dürtü değil mi bu? Allah’ın ayar çektiği de bu dürtülerimizin kontrolü değil mi?) Onları hile ile aldatıyor ve o ağacın altında ayıp yerleri açıkta kalıyor ya da açık yerlerini farkına varıyorlar, bilincine eriyorlar. Sonraki eylemleri ayıp yerlerini hızla örtme çabası oluyor. Ne buldularsa örtmeye çalışıyorlar. Sonra aşağıdaki 26. ayet geliyor, elbise bilgisinin verildiğine dair. Bu ayetten sonra bir uyarı daha var Allah’tan. Şeytan, Adem ile Havva veya anne babamızı ayarttığı ve ayıp yerlerini fark ettirmek suretiyle elbiselerini soyarak çıplak bıraktığı gibi bize de aynısını yapabilirdi. Bu davranış bir aldanmaydı, başka bir şey değildi. Ve şeytan, iç dürtülerimiz, arzularımız, bizim dostumuz değildi. Bu daha önce de söylenmişti. Biz ne istersek, neyi seversek o bizim yararımıza ve dostumuz değildi. Başkaları bunu yapıyor olabilirdi fakat Allah böyle bir şeyi emretmezdi zira Allah kötülüğü emretmezdi. Bu yapılan kötüydü.

Asıl konuya geçelim. 

Ayet bu:

“Ey Ademoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takva elbisesi… İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir, belki düşünürler.” Araf 26

يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ

 

Konunun iyice anlaşılması için kendiniz de bu paragrafı okuyabilirsiniz. (Araf 11-33)

Şimdi 26. ayet bağlamında giyimdeki Allah’ın ilkelerini anlamaya çalışabiliriz.

Allah giyinmemizi istiyor mu?

Evet.

Allah nasıl giyineceğimize dair ilke belirlemiş mi?

Evet, ayıp yerlerin örtülmesi şeklinde.

Allah, süslenmeyi yasaklamış mı?

Hayır, elbesinin fonksiyonlarından birinin de bu olduğu anlaşılıyor. 32. ayette daha net hatta: “De ki: “Allah’ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı?” De ki: “Onlar, dünya hayatında, özellikle de kıyamet gününde müminlerindir.” İşte, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.”

Elbise ve giyinmek fikri nereden geliyor?

Allah’ın yaratmasından ve insanın yaratılış karakterinden, hayvanlardan ayrılan bir yanı da bu.

Süslenmenin ölçüsü bu ayetlerden çıkarılabilir mi peki?

Elbette bir yorum olarak çıkarılabilir. Şeytanın veya cinsel dürtülerimizin bizi ayıp yerleri keşfetmeye götürdüğü süslenme sanırım bir aldanma olurdu. (Sanırım, diyorum bunlar hüküm değil bir anlama çabası. Süslenme konusunda ve ayıp yerler konusunda vahyin bütünlüğüne bakılmalıdır.)

Bütün bu elbiselerden başka bir elbise çeşidi daha geçiyor ayette, peki o nasıl bir elbise?

İşte burası asıl önemli olan yer: TAKVA ELBİSESİ!

Bütün bu giyim, kuşam, süslenme çabası içinde Allah bizim bir şeyi daha fark etmemizi istiyor: Giyimde amaç ve öncelik süslenme değil korunmadır. Ben öyle anlıyorum. Bütün zararlara karşı kendini ve karşındakini koruma. Kendini, güzelce giyinerek dürtülerin aldatıcılığına karşı sakınma. Pür dikkat yaşama ve saygıyla davranma bilinci bu takva elbisesi. Takva elbisesi aslında dürtülerimizi örtüyor önce. Göz kapaklarımızı ve zihnimizdeki arzuları denetim altına alıyor. Nasıl bir kumaş ile örtünmüş olursan ol, dürtülerini kontrol etmedikten sonra aldanmanın kucağına, dürtülerinin ağına düşeceksin.(Şeytanın tuzağına.) Takva elbisesi, cinselliğin bir ihtiyaç olmasını değil canın çektikçe zevkle atıştıracağın bir çerez gibi algılanmasını örtecektir önce. Takva elbisesi karşındakini giyinmeye zorlamayacaktır, seni korunmaya çağıracaktır. Karşındakinin dürtülerini değil kendinin dürtülerini kontrol edecektir. Yöneticinin karısı çağırdığında ve teşhir ettiğinde kendini, Yusuf’un gömleği yırtılsa bile çıplak kalmadı. Yırtılan gömleğinin altında takva elbisesi vardı. Bir içlik gibi, bir zırh gibi giydiği takva elbisesi.

Sanırım derdimin, insanların şöyle veya böyle giyinmesi veya buna zorlamak olmadığı anlaşıldı. Zaten bu paragraftaki ayetlerde de, Medeni ayetlerde de Allah kimseyi giyim tercihine zorlamıyor. Sonucuna kişisel ve toplumsal olarak katlanacağımızı ikaz ediyor.

Peki, son soru: Giyimin bir standardı var mı? Yani rengi ne olsun, kumaşı ne olsun, boyu ne olsun, neremizi örtsün?

Allah standart kurumu değil kardeşim. Allah ilke koyar standart değil zira yarattığı insanın tarih içinde ve kendi arasında ne kadar çeşitlendiğini çok iyi bilir, ancak o bu kadar iyi bilir ki standart yerine ilke koyar.

Bütün bu yazı boyunca kadın giyimine odaklanmış olanlar için tavsiye niteliğinde cümle: Kur’an ve Resul ile doğru bir şekilde tanışın ve bir doktora da görünün bu süreçte. Araf suresi boyunca hep “Ey Ademoğulları!” diye seslenildi umarım anlamışsınızdır. Kadın, erkek giyimi değil söz konusu olan, insan giyimi.

Başlıktaki soruya cevap verelim, elbette moda olmayacak zira moda dediğimiz şey ile dürtülerimizin ayartması zaten gayet iyi şekilde örtüşüyor.

Güzel bir müjde ile bitirelim:

Araf 35 “Ey Ademoğulları! Size kendi içinizden ayetlerimi anlatacak peygamberler gelir de, kim sakınır ve kendini düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir.”

 

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu