YAZILAR

Bedir Savaşında Allah Mü’minleri üç bin melekle destekledi mi ?

Bedir Savaşında Allah Mü’minleri üç bin melekle destekledi mi ?

Destekledi, ayet var.

Peki bunu gören bir Sahabe ya da bir Müşrik var mıydı ? yok. Bu konuda tek bir hadis, tefsir kaynağında bilgi yok. İyi de Allah o zaman yalan mı söylüyor !

Kardeşim DİN DİLİNİ anlamak istemezsen ne Allah’ın dilinden anlarsın, ne de başkasının. Bak devam edelim;

Peki Allah Mü’minleri açık açık desteklediğini söylüyorsa bunu niçin savaştan önce değil de sonra bildiriyor ? ya da Savaşa tutuşmadan önce bildirse Mü’minler daha gayretle savaşmazlar mıydı ?

gibi daha bir çok soru sorabiliriz.

Canım Kardeşim bak !
Kur’anı bire bir ya da motamot okuma !
Sözlü Kültür’e inmiş bir hitap o. Muhtabın duygu dünyasına iniyor, bugünün masa başına değil. Özellike Kıssaların her kelimesini kognitif yani bire bir olmuş ya da yaşanmış olarak alırsan Kur’an MİTOLOJİ kitabına döner. Zaten onu masal anlatıp anlatıp iki paralık edenlerde bu yöntemi kullanmıyorlar mı !

Sorunumuz şu;
Kur’an tarihsel bir gerçeklikte yaşanmış bir olayı anlatırken TASVİR yapar. Yapılan bu teşbihi bizler birebir olmuş gibi anlamak isteriz. Çünkü sözlü kültüre ait hitap artık yazılı hale gelmiştir. Duygu dünyası, geçmişin olguları ve birikimleri aktarılmıyor bu metinde. Cinler, Periiler, Şeytanlar, Denizi yarmalar, ateşte yürümeler, balığın karnına girip çıkmalar hepsi mevcut toplumun kültürel algısında anlatıla gelen Tevrat kökenli anlatılar. Tevrat’a girmiş olması da bu olayların yaşanmadığı anlamına gelmez orada ki anlatım da bir TASVİR dir.

Bunu bu şekilde anlamamız için Kur’an bir ilke koyuyor;
Bakara 26. ayet Sivrisinek Meselesi. Takıldık asırlardır sineğin kanadına, iğnesine, küçüklüğüne ya da diğer anakronik yorumlarına. Oysa Ayet Mü’minlerin bu anlatılar karşısında onların nasıl davrandığını ya da ne anladığınız gayet iyi anlatıyor onlar bizim gibi TASVİR’e takılmıyor ANAFİKRİ alıp geçiyorlardı;

Mü’minler derler ki Allah bununla bir HAKİKATİ ortaya koymak istiyor, Kabilnde hastalık olanlarsa deşeler de durur, deşeler de durur.

Bizim maalesef yüzlerce yıldır üzerinde kavga ettiğimiz konuların tamamı bu sivrisinek meselesidir.

Bir örnek daha vereyim;

Yusuf Suresi şöyle başlıyor;
Biz bu kıssayı bir hak olarak sana okuyacağız.
Genel geçer tüm tüm mealler bu girişi şöyle çevirir
Sana en güzel kıssayı anlatacağız !

Oysa “bil hakki” Bir hakikati ortaya koymak için değinmecilik demek. Yani biz bu kıssayı sana BİR HAKİKATİ HATIRLATMAK İÇİN anlatacağız. Masal olsun diye değil

PEki nedir o hakikatler ?
İsrailoğullarının kardeşlerine yaptığı yamuklar, Allah’a atmaya çalıştığı kazıklar! Mısır da yaşanan zulüm, Melik’in Mısır’ı özgürleştirme rüyası, Yusuf’un onun yanında yer alışı v.s.

nasıl bitiyor kıssa, şöyle;

Biz bu Kıssayı sana niye anlattık Ey Muhammed !
Sana moral olsun, destek olsun diye.
Yani masal anlatmadık, Hepsi gerçek.
Biz seni Yusuf ile Akenaton ile kardeş yapmak istiyoruz !
Ebu Cehil’i, Velid Bin Muğire ve diğer Müşrikleri de Amon Rahipleri ile bir tutmak için !
çaktın !…

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu