BEN SORUYORUM…
Din bir hayat nizamıdır; yani yaşamsaldır.
Bence bu ümmetin yaşadığı en büyük problem, birilerinin bilinçli olarak İslam’ı yalnızca ibadetlerden müteşekkil göstermesinden kaynaklanıyor.
Tabii ki ibadetler çok önemli, onlar bizim şu dar-ı dünyada ruhumuzu besleyen ve ayakta dik durmamızı sağlayan omurgamız ama din sadece bunlardan oluşmuyor.
Ayette Rabbimiz, “Aranızda Allah’a en yakın olanınız,takva sahibi olanınızdır” der. Takva, yani sorumluluk bilinci.
‘Din, bir hayat nizamıdır’ dedik ve ‘yaşamsaldır’ diye de ekledik. O zaman, yaşamsal her bir konu, dinin alanıdır.
Yıllardır bakıyorum, İslamî eğitim veren kurumlarda küçücük dimağlar ders görüyorlar. Ne görüyorlar? Sayabilir miyiz? Kur’an’ı güzel seslendirme ve ezberleme; fıkıh, siyer, tefsir… vs. ama tamamı ezber.
Bu arada İslamî kurumlara laf sayarken, MEB’e bağlı okullardaki eğitim daha farklı durumda değil. Dört işlemi yapamayan, bırakın dünyayı Türkiye’yi tanımayan “oha diyorum kanka” kabilinden güdük bir dille konuşan bir nesil var ortada… Galiba kimsenin düşünen, üreten, özgür bir beyine ihtiyacı yok. Neyse konumuz şimdilik bu değil. Biz fıkıh meselesine dönelim.
Hiç fıkıh konularına baktınız mı? Konular, yaklaşımlar bugünün dünyasıyla ne kadar ilişkili? Ne kadar zormuş bir abdest, bir gusül, bir namaz… Oku oku bitiremedik, yıllardır… Koca koca âlimler oturup, taharetin ansiklopedisini yazmışlar, taharet bu ya, en insancıl mesele, aklın yolu bir.
“İslam, insanlığın ortak iyisidir” der gönül verdiğim bir hoca… Meseleleri bize has zannetmişiz, tahareti bile… Oysa din insanoğlunun “iyi” olanı aramasıdır. Ortak bir idealidir. Evrenseldir. Bundan koptuğumuz için kısırlaşmış, donmuşuz. İşte bu yüzden müslümanlar, maalesef evrensel bir dil tutturmaktan çok uzak…
Diyeceğim o ki, bizim damar çoktan tıkanmış ve çatlayıp yeni yollar bulamamış kendine ve bu hal, tüm organı hasta etmiş.
Tüm ümmet adına birikmiş o kadar çok problemimiz var ki, mesela İslam adına sağda solda nutuk atan sevgili hocalarımıza soruyorum. Kavimler göçü yaşanıyor farkında mısınız? Mülteci problemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Afedersiniz, sizin beslemeniz gereken yurtlarınız vardı değil mi? İklim değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Müslümanlar olarak ne tür önlemler almalıyız? En azından kişisel olarak ya da tüm dünyanın mücadele verdiği uyuşturucu, teknoloji bağımlılığı hakkında neler yapılmalı? Pardon, afedersiniz, erkeklerin saç uzunluğu, sakal kesip kesmemenin haram olma konusu gibi daha ciddi sorunlar dururken bu konuyla mı ilgileneceksiniz? Peki gıda katkı maddeleri, tüm dünyayı kucağına almış depresyon hakkında ne düşünüyorsunuz? Dağılan aileler ya da aile içi şiddet… Evsiz insanlar, sokak çocukları, şehit aileleri… Örneğin Ramazan Ayı’nda sokaklarda sabahlayan evsizler için bir iftar programı ya da yardım kampanyası düzenleyen bir cemaat gördünüzü mü?
Mesela önümüz kış. Onca yurt ve onca cami, evsiz barksızlara kapısını açmayı düşünür mü? Sorular… sorular… Şu an beynim yumruk yemiş gibi, ne çok sorun var. Size bir şey söyleyeyim mi dostlar? Bu problemlerin çözümünü kim bulursa gelecek onundur. Emek sarf edene emeğinin karşılığı verilir, Rabbimin vaadi budur. Bir duayla bitirmek istiyorum sözümü. Çünkü bir mü’mine ümitsizlik yakışmaz.
Allah’ım bu ümmetin çocuklarına dinamizm ver.
İnsanlığın, dünya’nın, evrenin problemlerinde ben de varım, benim de fikrim var; üzerime düşen bir sorumluluk var mı diyen bilinç ver. Bizleri takva sahibi eyle…
Bu arada takva sahibi ne demekti, hatırlıyor musunuz?
Selam ve dua ile…
Neslihan Hümeyra
20.11.2017
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.