Salât = Salâvat mı? – Ahzap, 56 Ayeti Üzerinde Yeniden Düşünmek
Bismillahirrahmanirrahim
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi,
yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ.
Hiç şüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salât etmektedirler (destek vermektedirler). Ey iman edenler, (İman iddianızı ıspatlamak istiyorsanız) siz de ona (Allah ve meleklerinin yaptığı gibi) salât edin (destek olun) ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.
Peygamberimize “Salât-ü selam” getirme geleneğinin ilk çıkışı bu ayetin nasıl uygulanacağına dair düşüncelerden birisidir. Hicri 205-210’lu yıllarda vefat eden Ebu Ubeyde Ma’mer ve Ferra gibi müfessirlerimiz bu ayeti tefsir etmeye gerek bile duymamışlardır. Bunun sebebi ise, ilk iki yüzyılda bu ayetin anlaşılmasında hiçbir ihtilaf bulunmadığıdır. Fakat çok ilginçtir ki öncekilerin, tefsirine bir kelimeyle dahi ihtiyaç duymadıkları bu ayet, sonrakilerin üzerinde en çok konuştuğu ayetlerden biri haline gelmiştir. Mesela; İbn Kesir tefsirinde hakkında en çok söz nakledilen ayetlerden biri de bu ayettir. Bu şunu göstermektedir; Bu konuda birbirinden farklı pek çok rivayet vardır. O yüzdendir ki bu ayeti öncekilerle, sonrakiler farklı algılamışlardır.
Ayetteki “Salât” fiilinin; Allah, melekler ve müminler olmak üzere üç öznesi bulunmaktadır. Öyle ise; “Salât” bu üç öznenin de yapabileceği “ortak bir eylem” olması gerekmektedir. Yani; “Yusallûne” fiilini öyle bir anlamalıyız ki, Allah’ın, meleklerin ve Müminlerin beraberce Peygambere yapabileceği ortak bir eylem olsun. Bu da ancak “Salât” kelimesinin onlarca anlamından biri olan “desteklemek” manasını tercih etmekle olur.
“Sallâ” fiilinden türeyen “Salât” kelimesi namaz içinde kullanılmaktadır, yine evin tüm yükünü taşıyan ana direğe de Arapçada aynı kavram kullanmışlardır. O yüzdendir ki Namaz dinin direğidir denilmiştir. Yine aile reisine de aynı kavram kullanılmıştır ve bu Türkçemize de geçmiştir, Aile reisini kaybedince “Evimin direği yıkıldı” diye.
Salavat Nedir? Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.
Ey Allahım ! Önderimiz, Muhammed’e ve evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(salat et yani destek ol, selametlik ver.)
Yani salavat Rabbimize, peygamberimize destek için yaptığımız en güzel dualardan birisidir ki o yüzden her namazda biz de her mü’min gibi bu duayı ederiz. Salavat Rabbimizden Rasûlüne sahip çık, onu kolla, koru, davasında yardımcı ol, onu meleklerinle de destekle yani meleklerde onun davasına yardımcı olsun duasıdır. Ayette bize söylenen emir ise, Allah ve meleklerinin destek oldukları gibi, sahip çıktıkları gibi siz de bu davaya sahip çıkın, davanın direği olun çağrısıdır.
Yoksa Allah “Ey Allahım ! Önderimiz, büyüğümüz Muhammed’e…” diye dua etmez ki haşa! Zaten kendisi Allah… Ayette yapılan iş aynı “Allah ve melekleri salât eder siz salavat edin” manasını vermek de ilmin namusu adına bence tekrar düşünülmesi gereken bir konudur. Bu konuyu da yüreğinize, vicdanınıza bırakıyorum.
Salavat bu ayetin belki de dile düşen bir görevidir. Ama dilde kalmamalıdır; Bedene düşen, akla düşen, beyne düşen, ayaklara düşen görevleri de vardır diyoruz. Destek sadece ama sadece dil ile yapılması ayetin neresinden çıkıyor size “ilmin namusu” adına yeniden soruyorum? Dile indirgemek ayetin hakkını verememektir, hatta ayeti maksadından saptırmaktır diye düşünüyorum.
Yer yüzünde çalışmadan oturduğun yerden sadece dil ile tasdik, dil ile destek olana cennet kontenjanı verilseydi o peygamberimiz olmaz mıydı? O halde neydi Peygamberimizin yaşadıkları? Bir ömür bedel, acı, çile, dert, ıstırap, alın teri, zihin teri, yürek teri Allah aşkına siz Peygamberimizin bir ömür doya doya hiç yattığını okudunuz mu?
Yattığın yerden bir salavatla bu işler olmaz diyoruz ve biz bu ayeti bir hareket, aksiyon, bir görev alma olarak algılıyor ve göreve davet ediyoruz:
“Haydi Rasûlün bize mirası olan RİSALETİ yeniden ayaklandıralım. Dünya’nın dört bir yanında peygamberimizin davasını anlatalım elimizden geldiği kadar, önce yakınlarımızdan başlayalım ne olur Rasûlullah’a destek olalım…” çağrısı yapıyoruz.
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
Umarım anlaşılabilmişimdir.
Vesselam…
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.