ANALİZARAŞTIRMADENEMELERHADİSKUR'ANYAZILAR

İMAN; İNANDIK DEMEK MİDİR?

İman; inandık demek midir?
sorusunun anlaşılabilmesi için yapılmış bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Konumuzun iyi anlaşılması için mutlaka iman ve amel ilişkisine de değinmek gerekiyor.
Bu konunun hakikatinin bilinmemesi nedeniyle toplumda amelsiz insanlardan geçilmez oldu.

Ameli olmadığı halde müslümanlığı kimse elden bırakmıyor.
Bu konu herkes tarafından doğru, dürüst öğrenilmelidir ki; herkes kendisinin gerçekten müslüman olup, olmadığını anlasın. Kimsenin imanını birileri gibi ölçecek değiliz fakat Kur’an ışığında tezimizi ortaya koyacak yine her zaman ki gibi sözü size vicdanınıza bırakacağız.

İman, Dil Bilimcilerine göre (Kesb/çalışma ve ihtiyar/özgür iradeyle seçim ile kalpte hasıl olan tasdik) demektir.

Yani iman, kelime anlamı olarak (verilen haberi kabul ve itiraf ederek, haber sahibini yalanlamamak) tır.

Dini terim olarak ise iman, sadece tasdik olmayıp, (Hz. Peygamberin Allah tarafından getirdiği ve dinden olduğu zaruri ve kesin olarak bilinen haber ve hükümleri kendi irade ve ihtiyariyle tasdik ederek bunları kabul ve itiraf etmektir)

Bizim üzerinde duracağımız nokta, bu tasdik, kabul ve itirafın nasıl olacağıdır.

Kalben kabul ve itiraf yeter mi ? ..

Sadece dil ile kabul ve itiraf yeter mi ? ..

Yoksa hem kalben hem de dil ile kabul ve itiraf mı gerekir ? ..

Ya da bu ikisiyle birlikte pratikte de uygulamaları olması mı lazım ? ..

Bu noktalarda geçmişte İslâm bilginleri arasında bir çok tartışmalar olmuş ve bu husus ile ilgili, bir çoğu ifrat ve tefrit ölçülerinde Kerrâmiye, Havâriç, Mu’tezile, Selef/Muhaddisün gibi mezhepler/ekoller ortaya çıkmıştır..

Bunlardan kimisi ameli olmayan bir müslümana çekinmeden KAFİR demiş, (Halbuki amelinin olmamasının imansızlıktan başka bir sebebi olabilir)

Kimisi de ameli olmayan bütün müslümanları cennetle müjdelemiştir.
Böylece günahkarlığı cesaretlendirmiştir (!)

Bu geniş mevzu İlm-i Kelam kitaplarında duradursun. Biz iman-amel ilişkisini zoraki yorumlara tevessül etmeden, temel kaynağımız KUR’AN’dan görelim.

KONUYLA İLGİLİ YÜCE RABBİMİZİN AÇIK BEYANLARINA DİKKAT EDELİM

KUR’AN’a baktığımızda Allahü Teâla, İman etmeyi mutlaka bir fiille beraber zikreder.

KUR’AN’IN TANIMLADIĞI MÜMİNLER OKSİYON HALİNDEDİRLER ..

MÜ’MİNÜN SÜRESİ 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11. AYETLER ..
Kesinlikle, inananlar kurtulmuşlardır.
Onlar ki, namazlarında huşuludurlar.
Ve boş şeylerden yüz çevirirler.
Ve iffetlerini korurlar.
Eşleri veya ellerinin sahip olduğu kölelere karşı ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar.
Oysa, bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanlardır.
Ve onlar, emanetlerine ve sözleşmelerine bağlılık gösterirler, ve namazlarını korurlar.
İşte onlar varislerdir.
Temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olurlar…

Allahü Teâla elli civarında âyette İMAN EDENLER VE SALİH AMEL İŞLEYENLER şeklinde bir ifadeyle iman ile sâlih ameli yani iman ile davranışı birbirine yapıştırmış, bir daha tefrik edilmeyecek bir şekilde birbirine bağlamıştır..

Bahsedilen iman ve sâlih amel aynı şey gibidir.
Hatta o kadar ki mesela Mâide suresinin 44, 45, ve 47. âyetlerinde;
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler. KAFİRLER, ZALİMLER ve FASIKLAR olarak değerlendirilmiştir.

ENFAL SURESİ 2-3-4. AYETLER ..
Gerçekte inananlar, o kimselerdir ki, ALLAH anıldığında, kalpleri ürperir.
Ve âyetleri onlara okunduğunda, bu, onların inançlarını artırır.
Ve Rab’lerine güvenirler.
Onlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiklerimizden bağışlarlar.
İşte gerçek inananlar onlardır.
Onlara Rab’leri katında mertebeler, bağışlama ve güzel bir pay vardır…

TEVBE SURESİ 111. AYET ..
Evet, ALLAH, İnananların canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almıştır.
Onlar, ALLAH yolunda savaşırlar.
onra öldürürler ve öldürülürler.
Bu, ALLAH’ın Tevrat, İncil ve KUR’AN’daki gerçek bir sözüdür.
Ve sözünü, ALLAH’tan daha çok tutan kim vardır?
Öyleyse, yaptığınız alışverişle sevinin.
Büyük başarı, işte budur..

SAFF SURESİ 10-11. AYET ..
Ey inananlar Sizi, can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir alış-verişi göstereyim mi size?
ALLAH’a ve Elçi’sine inanacaksınız.
ALLAH yolunda canlarınızla, mallarınızla savaşacaksınız.
bilseniz, bu, sizin için daha iyidir ..

İBRAHİM SURESİ 24-25. AYET ..
ALLAH’ın Güzel Söz’e (imana) nasıl örnek verdiğini görmedin mi?
O, kökü sağlam, dalları gökte, güzel bir ağaca benzer.
o, Rabb’inin izniyle, her an ürün verir.
ALLAH, insanlar için örnekler vurur/verir. Belki ders alırlar..

Ve Fusarkan suresi âyet 63-77. âyetlerde nitelenen (Yeryüzünde kibirlenmeden yürümeyi, geceleri secde ve kıyam etmeyi; duada bulunmayı, malı harcarken savurgan ve cimri olmayıp orta bir yol tutmayı, haksız yere adam öldürmemeyi, zina etmemeyi, yalana tanıklık etmemeyi, boş lakırdıya kulak asmamayı, okunan âyetlere duyarlı olmayı ……) özellikleri de göz önüne alınız.

Bütün bu âyetler imanın amelden bağımsız, soyut bir şey olmadığının altını çizmektedir..

ALLAH yolunda mücadele, iyiliği emir, kötülükten nehy, salat, oruç, infak, tevbe, vb..

kulluk görevleri iman ile aynı kefede tartılmaktadır.

ALLAH insan için iki yol bulunduğunu bildirir.

İman edenlerin ALLAH yolunda, etmeyenlerin ise Tağut yolunda mücadele vereceklerini açıklar.

Müminlerle fâsıkları bir tutmayacağını bildiren Rabbimiz, imanı yüceltmiş ve kalplerimize hoş göstermiş küfür, fısk ve isyandan nefret ettirmiştir..

BAKARA SURESİ 214. AYET ..
Yoksa, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenin benzeri, sizin de başınıza gelmeden, Cennet’e gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı, onlara öylesine dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, Rasül ve onunla birlikte inananlar, ALLAH’ın yardımı ne zaman? demişlerdi.
Gözünüzü açın şüphesiz ki ALLAH’ın yardımı çok yakındır..

AL-İ İMRAN SURESİ 142. AYET ..
Yoksa ALLAH, içinizden savaşanları ayırt etmeden ve sabredenleri ortaya çıkarmadan Cennet’e gireceğinizi mi sandınız..

TEVBE SURESİ 16. AYET ..
ALLAH, içinizden savaşanları, ALLAH’tan, Elçi’sinden ve inananlardan başka dost/yardımcı edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Ve ALLAH, yaptıklarınızdan haberdardır..

YUNUS SURESİ 62-63. AYETLER ..
Uyanın (!) ALLAH’ın Yakınlarına kesinlikle kaygı yok onlar üzülmeyecekler de. Onlar, inanan ve takvâlı davranan kimselerdir..

A’RAF SURESİ 156. AYET ..
Ve bu dünyada da, öteki dünyada da bizim için bir iyilik yaz. Kuşkusuz biz sana tevbe etmiş olarak geldik. Ve ALLAH buyurdu: Cezama dilediğim kimseyi çarpıtırım, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu takvâlı olanlara, zekat verenlere, âyetlerimize inananlara yazacağım..

BAKARA SURESİ 103. AYET ..
Evet, ve eğer inansalardı ve takvâlı olsalardı, ALLAH’tan bir ödül daha iyi olacaktı. Keşke bilselerdi ..

MAİDE SURESİ 93. AYET ..
İnanan ve iyi işler yapanlara, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Yeter ki takvâlı davransın, inansın, iyi işler yapsın, sonra takvâlı davranıp inansın ve sonra takvâlı davranıp iyilik yapsınlar. Ve ALLAH iyilik yapanları sever..

ANKEBUT SURESİ 1-2-3-4-5-6-7. AYETLER ..
Elif, Lâm, Mim.
İnsanlar, sınanmadan, yalnızca İNANIYORUZ demeleriyle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?
Oysa biz, hiç kuşkusuz, bunlardan öncekileri de sınamıştık. Öyleyse ALLAH, elbette gerçeği söyleyenleri bilir ve hiç kuşkusuz yalancıları da bilir. Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar? Karar verdikleri şey, ne kötüdür! Kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa, evet, ALLAH’ın belirlediği zaman yoldadır. O duyandır, bilendir. Ve kim savaşırsa, ancak kendisi için savaşır. Evet, ALLAH, gerçekten dünyalara karşı zengindir. Ve inanan ve iyi işler yapanlara gelince, onların kötülüklerini, elbette sileceğiz ve onlara yaptıklarının daha güzeli ile karşılık vereceğiz..

HUCURAT SURESİ 14-15-16. AYETLER ..
Bedeviler, İNANDIK dediler. DEKİ: İnanmadınız, ama TESLİM OLDUK deyin; inanç henüz kalplerinize girmedi. Eğer ALLAH’a ve Elçisi’ne boyun eğerseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Gerçekten ALLAH, bağışlayıcıdır, merhametlidir! İnananlar, ancak, ALLAH’a ve Elçisi’ne inanırlar, sonra da kuşku duymazlar; bunlarla birlikte, ALLAH yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmış kimselerdir. Doğru olanlar, işte bunlardır. DEKİ: Siz dininizi mi Allah’a öğretiyorsunuz? Oysa ALLAH, göklerde olanları da, yerde olanları da bilir. Ve ALLAH, her şeyi bilir ..

Ayetleri gördünüz. İnsanlar, kesinlikle, İNANDIK demekle kurtulamayacaklardır.

ÇÜNKÜ İMAN AYNI ZAMANDA YAŞAMAKTIR . Yaşanmayacak bir kuru imanın bir anlamı ve önemi olmaz.

İSLAM’dan başka bir din arayanların, buldukları dinlerinin kabul edilmeyeceğini hatırlatan Rabbimiz,
BİZ İMAN ETTİK diyen bedevilerin imanlarını yüzlerine çarpmaktadır..

HAYIR SİZ HENÜZ İMAN ETMEDİNİZ İMAN HENÜZ KALPLARİNİZE YERLEŞMEDİ buyuruyor.

Zira eğer ki siz gerçekte iman etmiş olsaydınız, ALLAH yolunda canınızla, malınızla mücadele edersiniz, ama siz (eslemna) diyebilirsiniz diyor.

Yani tabiri caizse, KAFA KAĞIDINIZDA MÜSLÜMAN YAZDIRMANIZDA BİR SAKINCA YOK. Kimliğinizi tespit etme babından, Mecusi, Hıristiyan, Yahudi, Zerdüşt vs..

bir toplumdan olmayıp, Medine’deki Müslüman toplumdan olduğunuzu söylüyorsunuz ki bu doğrudur.

AMA SİZE GERÇEK ANLAMDA MÜMİN DENEMEZ buyuruyor, Rabbimiz.

Açıkça, bize, YA BU DEVEYİ GÜDERSİNİZ YA DA BU DİYARDAN GİDERSİNİZ deniliyor.

AHZAB SURESİ 36. AYET ..
ALLAH ve Rasülü bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü’min erkeğe ve mümin kadına işlerine kendi isteklerine göre belirleme hakkı yoktur. ALLAH’a ve rasülüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir..

KUR’AN’ın üzerinde durduğu mesele, inandığımız doğruların hayatımızda uygulanmasıdır.
İman ile ameli birbirinden ayırıp ayrı ayrı kategoride değerlendirmek KUR’AN’a göre uygun değildir.

KUR’AN BİZDEN İŞ DAVRANIŞ İSTİYOR ..

İNANDIĞIMIZI YAŞAMAMIZI İSTİYOR ..

yani ben şunu şunu yapmıyorum amma benim kalbim temiz ifadeleri eyleme dökülmedikçe hiç bir anlam ifaade etmiyor. sadece dil ile söylemler fiiliyata dökülmediğinde bu yetersiz kalıyor.

Mesela Kuran: MÜMİN ŞUNA DENİR derken, şu şu işleri işleyenler ancak iman etmiş sayılır demek istiyor.

Ayetlerde gördüğünüz gibi cennet salt inanmışlara değil, imanla birlikte salih amel işleyenlere; takvâ sahiplerine, sâlihlere, muhsinlere, ebrâra vadediliyor..

İnandığı halde (mazeretsiz) amel işlemeyen insanlar kâfir mi, değil mi tartışması yerine onların mümin olup olmadıklarının cevabı araştırılmalıdır..

Her ne kadar (amel imandan bir cüzdür) deyimi doğru değilse bile kesinlikle (amel imanın bir gereğidir, icabıdır, dışa vurumudur.)

Kusursuzluk sadece ALLAH’a mahsusdur..

Doğrusunu en iyi bilen ALLAH’tır..

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx