AHZAB SURESİ 21. AYET;
“Doğrusu ALLAH’ı ve ahiret günü’nü kaygı edinen ve ALLAH’ı sürekli hatırda tutan kimseler için ALLAH’ın rasulün’de güzel bir örneklik vardır …”
Hendek günlerinde verilen ÖLÜM-KALIM mücadelesi sırasında Hz. Peygamber’in sergilediği örnek İMAN, CESARET, METANET, FEDAKARLIK, DAYANIŞMA, TEVEKKÜL ve olağanüstü gayrete özel bir vurgu yapsa da, yukarıdaki ayet tüm zamanlarda geçerli olan Muhammedî örnekliğe bir atıftı…
Bunun yanısıra KUR’AN yalnızca Hz. Peygamberi örnek göstermekle kalmıyor, onun yanında Hz.İbrahim’i de aynı ifadelerle örnek gösteriyordu ..
MUMTEHİNE SURESİ 4. AYET ;
“Doğrusu İbrahim’de ve ona uyanlarda sizin için güzel bir örneklik vardır…”
Hz.İbrahim’i Hz.Peygamber’e, Hz.Peygamber’e uyanları da Hz.Peygamber’in ümmetine örnek gösteren KUR’AN, bu ayetle de Hz.Peygamber’in çok temel bir misyonuna atıfta bulunuyordu. O misyon KUR’AN’ın inşa etmek istediği MODEL olma misyonuydu ..
Aşağıdaki ayet’te de belirtildiği gibi KUR’AN Hz.PEYGAMBER’E MODEL ŞAHSİYET OLMA MİSYONUNU, VAHYİN İNİŞİNE ŞAHİT OLAN DÖNEMİN İNSANLARINA DA YANİ İLK MÜMİNLERE DE MODEL TOPLUM OLMA MİSYONUNU YÜKLÜYORDU !..
BAKARA SURESİ 143. AYET ;
“İşte böylece sizi merkezi bir ümmet yaptık. Peygamber size ÖRNEK ve öncü olacak, siz de insanlığa ÖRNEK ve öncü olacaksınız…..”
KALEM SURESİ 4. AYET ;
“Ve muhakkak ki sen çok büyük bir AHLAK üzerindesin.”
KUR’AN’ın [GÜZEL ÖRNEK] nitelemesiyle ne kastettiği bu ayetler ile birlikte düşünüldüğünde sanırız daha iyi anlaşılacaktır. Hz.Peygamber’in örnekliği yukarıda ele aldığımız ÇOK BÜYÜK AHLAKI. Alemlere rahmet olmasıyla çok yakından iniltilidir. O muhteşem ahlakıyla örnek alındığında örnek alanlar için bir [RAHMETE] dönüşecektir ..
ONUN ÖRNEK ALINMASI, ÜRETİLEBİLECEK AHLAKİ TAVIR VE DAVRANIŞLARININ YENİDEN ÜRETİLMESİ DEMEKTİR. [tersi onu tüketmektir] ONU TÜKETENLER ONU ÖRNEK ALAMAZLAR. SADECE [taklit ederler] OYSAKİ KUR’AN ONU ÖRNEK ALMAMIZI EMRETMİŞTİR TAKLİT ETMEMİZİ DEĞİL ! ..
Sanırız KUR’AN neden ALLAH’ı yada kendisini değilde Rasulü örnek göstermiştir gibi bir soru yersiz kalacaktır. Bu sorunun cevabı gayet basittir. Çünkü insanlar yalnızca aynı kategoride oldukları varlıkları örnek alabilirler. Sınırlı ve beşeri bir varlık olan İNSAN sınırsız ve mutlak bir varlık olan ALLAH’ı yada soyut bir eylem olan hitabı [KUR’AN’ı] veyahut farklı bir varlık katagorisinde olan meleği örnek alamazlar.
Esasında bir şeyi “ÖRNEK GÖSTERMEK” şu ön şartlara dayalı olarak gerçekleşir ;
1- ÖRNEK ALINAN İLE ÖRNEK ALAN ARASINDA MAHİYET BİRLİĞİ OLMASI ..
2- ÖRNEĞİN ÖRNEKLİK ÜRETME YETENEĞİNE SAHİP OLMASI ..
3- ÖRNEK ALACAK OLANIN ÖRNEKLİK OBJESİNİ ÜRETEBİLME İMKANINA SAHİP OLMASI ..
4- ÖRNEK ALACAK OLANIN ÖRNEĞE YADA ÖRNEKLİĞE ULAŞMASININ ONU ALGILAMASININ ONU TAŞIMASININ VE NİHAYET ONU YENİDEN ÜRETMESİNİN İMKAN DAHİLİNDE OLMASI ..
Hz.Peygamber’i örnek gösteren KUR’AN’ın bu ön şartları yok saydığını düşünmek ALLAH’ın [GÜÇ YETİRİLEMEYECEK BİR ŞEYİ TEKLİF ETTİĞİNİ] iddia etmek olurki bu doğru değildir ..
Hz.Peygamber’in örnekliğinin onu TAKLİT etmekten hatta ona BENZEMEKten daha öte bir şey olduğunu şu söz kadar güzel ifade eden başka bir söz daha bulunamaz sanırız. Bakınız bir rivayete göre GAZALİ Hz.Peygamber’e benzemenin ona saygı göstermekle bir alakası olmadığını ifade etmiş, bir hükümdara saygı göstermenin onun oturup kalktığı gibi oturup kalkmak değil, onun buyruk ve ilkelerine uymak olduğunu söylemiştir..
[BİZ ONA BENZEMEKLE DEĞİL ONU ÖRNEK EDİNMEKLE EMROLUNDUK] [bakınız; gazali el mustafa sayfa 2/218]GAZALİ’nin bu yerinde tesbitine göre Hz.Peygamber’in yediğini yemek, giydiğini giymek, içtiğini içmek onu [ÖRNEK ALMAK] değil olsa olsa [TAKLİT ETMEK] tir. Çünkü Hz.Peygamber de her insan gibi coğrafya iklim çevre ve ortama uymuş, yediklerini içtiklerini giydiklerini kullandığı eşyaları bütün bu çevresel şartlar belirlemiştir. Onun beşeri faaliyetlerini [ÖRNEKLİK MİSYONUNA] dahil etmek bir ESKİMOdan onun gibi giyinmesini istemekle eşdeğerdir.
Yine Ebu Hüsyn El-Basri, Hz.Peygamber’i ÖRNEK almayı şöyle tarif eder;
Hz.Peygamber’in yaptığını, yaptığı sebeple ve yaptığı maksatla yaptığı gibi yapmaktır.
Ona göre yapılan iş şeklen Hz.Peygamberi’n yaptığı gibi olsa bile eğer onun gayesine uymuyorsa örnek alınmış sayılmaz. Evet Hz.Peygamber’i örnek almak onun yaptığını yapmak değil [ONUN YAPTIĞINI, YAPTIĞI AMACI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN YAPMAK] ve hatta [O AMACI GERÇEKLEŞTİRMEK] tir.
Hz. AİŞE’nin haber verdiği gibi Hz. Peygamber’in
tatlı yiyecek türlerini çok sevmesi [bknz; ibn mace 36,2/1104]
yine acuru hurmayla birlikte yemesi [bknz; ebu davet tıbb 23.20 4/15]
soğuk ve tatlı içecek türlerinden hoşlanması [bknz; ibn mace 36, 2/1104]
kına kokusundan hoşlanmaması [bknz; ebu davut teraccul 38.3 4/73]
bu ve benzeri şeylerin örnek alınacak bir tarafı yoktur. fakat bunlar dahi toplumumuzda örnek alınacak davranışlar olarak zuhur etmiştir. Buna çok çarpıcı bir kaç örnek verecek olursak ;
Kabak, baş ağrısına iyidir…” [Nesai, Müslim Taberani, Deylemi, İ. Gazali]
Hazret-i Enes anlatır:
Resulullahın çorba içinde kabakları bulup yediğini gördüğümden beri Kabağı severim.
[Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Tirmizi]
Evet yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere geleneksel dinde kabağa bir nevi kutsallık yüklenmiştir. Hatta kabak Türkçe yazılan akaid kitaplarına kadar girmeyi başarmış ve [KABAK SEVMEM] diyenin dinden çıkacağı bile söylenmiştir. [bknz; ebu davut et’ime 22.22 3/350]
Bir kimse peygamber kabağı severdi der de, bir başkası ben kabak sevmiyorum derse, sevmiyorum diyen kafir olur [bknz; A-Z gümüşhanevi ehl-i sünnet itikadı sayfa 80]
Evet ne yazıkki bir çok uygulama yanlış algılamalardan dolayı günümüze kadar süregelmiştir yine çağdaş sünni alimlerden YUSUF EL KARADAVİ’ye göre bugün sünnet zannedilen bir çok şey [ARAP ADETİDİR] Ona göre yerde oturup yemek yemek yemeği elle yemek cüppe sarık giymek gibi fiiller adet ve gelenek türündendir [bknz; karadavi el-canibu’t teşrii fi’s sünne 984]
Yine Ebu Zehra’ya göre de sakal bırakmak bu kabildendir. [bknz; ebu zehra usulü’l fıkh 101]
Evet bu ve buna benzer rivayetleri kaynaklarıyla çoğaltabiliriz. İyi bilinmelidir ki, Hz.Peygamber’in örnekliği Onun Peygamberlik misyonuyla doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla onun örnek alınacağı alan da bu misyonla doğrudan ilgili olan eylem ve tavırlardır. Fakat asıl örneklik misyonu, hayatı algılaması, eşyayı okuyuşu, varlığa yaklaşımı, insani ilişkilerini üzerine oturttuğu davranış kodlarıdır…
Onun ömür boyu eşlerinden bir tanesine bir fiske vurmamış olduğu bilinen bir gerçektir. Onun bu tavrına Hz.Peygamber’in örnekliği arasında yer vermeyerek [SÜNNET] saymak şöyle dursun, bunun tam tersi bir tavrı meleke haline getiren birinin onun bir arap olarak giydiği yada yediği şeyleri sünnet olarak nitelemesi üzerinde düşünülmesi gereken BİR ANLAMA SORUNUDUR.
Saça sakala, kına yakmayı [sünnet] olarak niteleyip de saçını-sakalını boyatan birini [zındık] olmakla suçlayan bir tavır elbette sorgulanmalıdır. Bu gibi bir çok örnekte görülen anlama sorunu temelde Hz.Rasul’ün eylemlerini tahlil etmeden, taklit etmeye kalkmaktan kaynaklanmaktadır.
Eğer maksadı açısından düşünülürse kına yakma da bir boyamadır, bu gün kadınların saç boyama işlemlerine mekruh günah haram gibi nitelemeler yapanlar unutmamalıdır ki; kına da o dönemde boyama amacıyla kullanılan bir numaralı KOZMETİK ÜRÜNÜDÜR. Zaten Hz.Peygamber’den nakledilen rivayet’e göre [KINALAYIN] şeklinde değil [YAHUDİLER BOYAMIYOR SİZ BOYAYIN] şeklindedir [bknz; buhari libas 80.67,5{2212.müslüm libas 80]
Rivayet odur ki Hz.Peygamber Medine de [SAÇLARINI İKİYE AYIRMIŞ VE BUNU TEŞVİK ETMİŞTİR] [bknz; buhari libas 80.66 5.2210]
Oysa ki, o Mekke’de bunun aksini yaparak saçlarını yanlara salmıştır. Burada ne saçı yanlara salmak ne de ikiye ayırmak [muhammedi] örnekliğe tabi olmak anlamı taşımaz. Elbette bu bir fiil SÜNNET’de değildir. O halde bu davranışlarını Onun örnekliğine ilişkin olmayan bir davranış olarak mı göreceğiz ?…
İşte bu sorunun cevabını verebilmek için bu türden tüm davranışlarını bir arada değerlendirip onların niçin ve nedenlerini araştıracağız.
Hz.Peygamber’in bunu yaparken amacı neydi ?…
Bu sorunun cevabını aramaya koyulduğumuzda, olay kendiliğinden aydınlanmaktadır. Hz.Peygamber’in Mekke’deki saç modeli mekke müşriklerinin saç modelinden farklı, Medine’deki saç modeli ise orada egemen kültürün temsilcileri olan yahudilerin saç modellerinden farklıydı.
Bütün bunları bir araya toplayıp [ORTAK AMACI] aradığımızda karşımıza çıkan sonuç şudur.
Hz.Peygamber müslümanların, gayri müslimlerle yaşadıkları bir toplumda bir [KİMLİK BİLİNCİ] geliştirmek istemekte, kendi değerlerine güveni olan her toplumda olduğu gibi yeni oluşturduğu müslüman toplumun üyelerinin birbirini tanıyacağı [KÜLTÜR KODLARI] tesbit etmektedir…
Biz KUR’AN’ın modern muhatabları olarak Hz.Peygamber’in bu uygulamalarından müslüman toplumun [TAKLİTÇİ] bir toplum olmaması gerektiği sonucunu çıkartırız. Hakim unsuru müslümanlar olan, fakat güvenilmez unsurlarında bulunduğu bir ortamda İslam Cemaatini oluşturan bireylerin birbirlerini uzaktan görünce tanıyacakları bir takım alametlerin gerekliliği sonucunu çıkarırız.
Günümüzde bazen [artık duruşunu Müslümanlığa çevirdi] denen kişilerin sakal bırakıp cübbe giymesiyle, camiden çıkmayıp sosyallikten uzaklaşmasıyla, bunu özdeşleştirdiğini görebilmekteyiz.
Hira mağarasında aldığı vahiyden sonra bir daha mağarasına dönmeyen, hayatın içinde hayatla yürüyen Resulullah’ın sahabe’sine baktığımızda, Müslüman olmaya karar veren kişilerin [Malını mülkünü dağatıp kendini ALLAH’a adadı] [Kırmış olduğu gönüllerden hep helallik aldı] gibisinden içerikli sözlerle karşılandığını duyarız.
KUR’AN Hz.Peygamber’i güzel bir [örnek] olarak taktim etmesi onun şahsi beşeri niteliklerinden dolayı değildir. Asıl nedeni onun peygamberlik gibi olağanüstü bir tecrübeyi yaşamış olmasıdır. Bu tecrübenin bir ürünü olarak o özgün kaynağından aldığı vahiyleri vahyin hedef kitlesine eksiksiz iletmiştir.
Sonuç olarak KUR’AN’ın örnek gösterdiği peygamber, KUR’AN’ın tanıttığı peygamberdir yani KUR’AN’ın Muhammedi’dir (s.a.v), Onu [ÖRNEK] gösteren KUR’AN’dır, dolayısıyla KUR’AN’ın işaret ettiği yere bakmak durumundayız. O örneğe gittiğimiz de ise onun da hayatıyla KUR’AN’ı işaret ettiğini görürüz.
Yani KUR’AN Hz.Peygamber’e işaret ederken, Hz.Peygamber’de KUR’AN’a işaret etmektedir.
İşte Hz.Aişe’nin [onun ahlakı KUR’AN’dı] derken, ima ettiği gerçek budur.
Bu nedenledir ki, KUR’AN’da Hz.Peygamber’in mübüvvetine şahid olanları ALLAH’a şikayet edeceği tek konu KUR’AN’la ilişkileri olacaktır;
İşte o gün Rasül şöyle şikayet edecek; EY RABBİM TOPLUMUM BU KUR’AN’I TERKEDİLMİŞLİĞE MAHKÜM ETTİ.. [furkan suresi 30. ayet]
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.