Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…
Türkiye’nin İnovatif Yerli ve Milli Temizlik Ürünleri
MÜHÜR’LE’N’MEK!…
Kalbe, düşüncelere, duygulara, sezgilere, ele, ayağa… mühür vurmak…
Hem ilahî kelam Kur’an’da hem de toplum içinde yaygın bir şekilde kullanılan bu kavram özünde neyi ifade etmektedir?…
Nasıl bir derinlik ve mânâ içermektedir ki Kur’an’da “… kalbini mühürleyenlerle Allah’ın işinin olmayacağını…” anlarız.
Mühürlemek; kavramın kendisi gibi cismine de isim olmuş olan “mühür” ile yapılan kapatma, bitirme, sonlandırma, sürdürülebilirliğini durdurma, iptal etme, bütünleme vb. gibi mânâlara gelmektedir… Lâkin bu konuda ilahi kelâmdan yola çıkarak farklı bir derinlik olmalı ki bu eylemi bu kadar netleştirebilsin!…
Mühürlemek nasıl bir eylem olmalı ki kalbini mühürleyenlerden yüz çevirilsin, onlar artık kendi hâllerine bırakılsın, onlardan vazgeçilsin?! Neden ve nasıl?…
İşte bu noktada o iş/ oluş/ eylem/ kişi/ konu/ olgu/ varlık/ ilâh… her ne ise kişi ondan “TASTAMAM EMİN OLDUĞUNDA” kendini artık o şeye karşı kapatır. Hani saf iman için ŞÊKSİZ VE ŞÜPHESİZ İNANMAK deriz ya tam da böyle bir eminlik hâlidir mühürlemek… Emin olmak hâli olumlu veya olumsuz, hayırlı veya şerli, ilahî veya inkar, kabul veya red merkezli olabilir. Bununla birlikte o emin olma hâli, o kişide “MÜHÜR’LEN’MEK” fiilini, faile dönüştürür… İş bu durumdayken de artık mühürlenmiş olan yani kendinden tastamam emin olmuş/ mutmain olmuş kişinin de orayla herhangi bir ilişiği kalmamış demektir.
Tam da insanın kendi kendine eylediği ve aldığı kararla, kendinden emin olarak kendini kapattığı ve özerk alanına kapandığı yere Yaratıcı karışmıyor, kāle almıyor, rahmetini kaldırıyor ve o kişileri kendi “emin kalelerine!” bırakıyor; örümcek ağına benzeyen yuvalarına!…
Onca laf, söz ve itiraz da boşu boşuna Yaratıcıya yapılmış oluyor!…:
- Neden Yaratan kulunu kāle almaz/mış?
- Neden öylelerinin sonu hüsran olur/muş?
- Neden hem yaratıp hem de ceza verir/miş?
Vb. Vs…
Oysa ki eylemleri, inanç ve düşüncelerinden tastamam emin olan kişinin karşılığı/cezası da seçimiyle parelel/ uyumlu olanıdır ki zaten adalet ancak bu şekilde sağlanabilir…
Demek ki insan her hangi bir konuda aklını, fikrini, kalbini… mühürlemeden/ tastamam emin olmadan/ o şeyle sürdürülebilirliğini kesmeden önce yüz kez düşünüp, hakikati ve hikmeti anlamaya gayret ederek, doğru kararı bir kez almalıdır ve yaşamalıdır…
Mühürlenmemiş durumlar için şüphesiz ki pişman olmak, geri dönmek, değişime girmek, af dilemek, tövbe etmek, özür dilemek, hakikati görerek, kararını idrak ederek yeniden geliştirmek… gibi hâller her daim mümkündür. Ancak kişi kendini mühürlemişse bu değişim ve gelişim çok zordur!… Bu durum olumlu ve yararlı işlerdeki “eminlik” için de geçerlidir. Zira İbrahim de Muhammed (as) de emindi Ebu Leheb de…
Daha önce de söylediğim gibi bu “emin olma” hâli olumlu olduğunda ise kişiye bu dünya yaşamında da tüm boyutlarda da bambaşka kapılar, fırsatlar, duygular, olanaklar ve bakış açısı kazandırır…
Hayatta her şey mümkün lâkin neyin mühim olacağına ise biz karar veriyorsak, emin olmayı seçelim o halde…:
Emin ol Yaratıcından…
Emin ol sevgiden, huzurdan, adaletten, barıştan, hoşgörüden…
Emin ol bolluk, bereket, varlık, başarı, zafer ve fırsatlardan…
Yaratan her şeyi hepimiz için varettigine göre tüm hayırdan, güzellikten, iyilikten, neşeden, refah ve huzurdan hakkın olduğuna emin ol!..
Ve kendinden emin ol!…
İste.
Hayal et.
Hayalini hisset.
Ve olmasından emin ol.
‘Emin olmak’ mühürdür, hatırla…
Y’ol’umuz her daim sevgide buluşsun Canlar…
Peri’han Taşdemir Taylı…
Fark’ındalık’la…
Hakk’ikat’le…
Den’ge’yle…
Say’gı’yla…
Sev’gi’yle…
Adal’et’le…
Bil’inç’le…
Uy’an’ış…
…
..
.
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.