Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…
Şu geldiğimiz günlerde, 21. yy.da, insanoğlu tam olarak biyonik bir robot gibi davranmaya ve yaşamaya başladı…: Sabah kalkıyor (hâlâ uyumaya devam eder gibi aslında), kahvaltı yapıyor, işe veya okula gidiyor, çalışıyor/öğrencilik yapıyor, eve geliyor, yiyor içiyor, yatıp uyuyor… Haftasonları da çoğunluk AVM denilen kapitalizmin köleleri için özellikle ve çok derinlikli düşünülerek ve hesap edilerek imar edilmiş ibadethanelerine gidiliyor ve gezip, eğlenip, yiyip içme faaliyeti evin dışında orada yapılmaya devam ediyor!!!… Bu arada her fırsatını da dijital sosyal ağlarda geçirdiğini de hatırlayalım!!! Bu hazır, hızlı ve haz eksenli yaşamın içinde hipnotik bir yaşam şekliyle devam ediyor… Genel anlamda hayat denilen o özel süreci bu şekilde geçiriyor; aslında tüketiyor insan denilen varlık…
Sistem insanı öyle bir dişlilerinin arasına yerlestirmiş ki ancak bunları yapabilecek kadar bir vizyon hipnozuyla yaşatmaya devam ediyor ki insanlar da çoğunluk olarak teslim olmuş görünüyor. Sanki insan bunlar için yaratılmış da, bunları yapabilmek için de haftanın en az 5, çoğunlukla 6 günü, şu sefil hayat için esirler gibi çalışması gerekiyor hem de tam mesai ile… Zaten ülkemizdeki çalışma şartlarını ( iş kalitesi, mesai, ücret …) düşününce farklı şeyler yapmaya ne para ne zaman ne de vizyon var!!!…
Ahhh insan, sen bunun için yaratılmış olabilir misin?!… Nedendir bunca baş eğiş, teslim oluş, biat ediş???… Bunca teslimiyeti Alemlerin Yaratıcısı ve senin de benim de Yaratıcımız olana göstermiş olsa idik, şimdiye kadar çoktan bu gidişata “dur!” diyecek bir sorgulama, bir arayış, bir eylem… gerçekleşir/di ve dahi çözümler hayatımıza aktarılmış olabilir/di…
Biz sadece et/toprak bedenden oluşmuş aciz varlıklar değiliz ki… Bedenimize yaptığımız tüm bu yatırımlar ancak ve ancak ruhu/bilinci/enerjimizi besleyebildiğimiz ve doyurabildiğimiz oranda tatmin olur, doyuma ulaşır ve sağlıklı olabilir… Bedenimizin sağlığı ruhumuzun tatminine, ruhumuzun sağlığı da bedenin sağlığına bağlı; çok işteşli bir ilişki zira tüm farklı yedi bedenimizle içiçe yaşıyoruz ve de hepsi de birbirinden etkileniyor… Yedi beden de sağlıklı olmalı ki bütünlük içinde bir’lik oluşabilsin….
Bugün insanın güya hayrına imiş, faydasına imiş, yenilik ve gelişme için imiş… gibi hayatımıza sürülen şeylerin veya kişilerin büyük çoğunluğu, bizleri biraz daha yoğunlaştırarak o hipnotik alanda/ simülasyonda tutma ve illüzyonu sürdürme çabasından başka bir şey değildir… Biyonik robotlar gibi her komuta açık insanlar da sistemin çarkına su taşımaya devam etmektedir… Alan memnun, veren memnun bir şekilde devam ettikçe de gidişat insanlık için daha da ciddileşiyor ve olumsuzlaşıyor…
Onlarca defa yazdığım Truman Show filmini izlemeyeniniz varsa, hatta izleyenlerin de, tekrar izlemenizi ısrarla tavsiye ederim… Tam da böyle bir yaşamın içindeki esir Truman’larız herbirimiz!… Ta ki sorgulayarak bu simülasyondan çıkmaya karar verene kadar! Bu cesaret herbirimizin içindeki o gizli hazinede, özümüzde, mevcuttur!…
İnsan çok okumak, çok diploma sahibi olmak, statülü işler yapmak kaydıyla devam eden bir hayatla özüne ulaşamıyor!… En önemli şey kim, nasıl, nerede ve ne mevkide olursanız olun derin tefekkür halinde, “yaratılışı ve varlığı doğru okumasını ve hikmeti anlamayı” başarabilenlerden olmaktadır. Özümüzle bilinçli bir bağlantıda kalabilmemiz için ruhumuzu, kalbimizi, aklımızı, bedenimizi ve enerjimizi birlikte kullanmayı öğrenmemiz gerekir; bu da en önemli hayat eğitimidir işte… Akademik eğitimlerin peşine düştüğümüz kadar kendi öz egitimimizin de derdinde, tasasında, yasasında olursak, o her zaman arzuladığımız ve aradığımız bilinçli huzur, neşe, mutluluk ve sağlık bizi bulabilir…
Seçim ise her zamanki gibi bizim…
Değişim, kendimizden başlar ve biz degişirsek dünyamız da değişir!…
Aldığımız her kararın hayatımıza olasılıklar âleminden bir yansıması var…
Kararlarımız kaderimizdir!…
Her zaman hatırlarımızda tutalım ki ruhlarımız “ben/biz” dediğimiz yapının üstadı, akıl alet ve edevâtı, kalb sistemin merkezi, beden ise tüm bunlardan açığa çıkacak eserin hammaddesidir…
Y’ol’umuz sevgide buluşsun Canlar…
Peri’han Taşdemir Taylı…
…
..
.
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.