DENEMELERPODCAST

Veren El Ol


Spotify’da dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz…

Ver’en’el Ol…

Evrende yasa bellidir…
Ne verirsen, sana da verilir!…
Yaratan, verdiklerinin infakını bize bırakarak ödülünü vermeyi de Kendine ayırmıştır…

Malınızdan vermek, az vermektir. Ama kendinizden verirseniz, gerçekten vermiş olursunuz. Sizin malınız, gelecekte yoksun kalma korkusuyla, koruyup sakladığınız şeylerden başka nedir ki? Ve hacıların peşinden kutsal kente giderken, ne olur ne olmaz diye iz tutmayan kumlara kemik gömen bir köpek, gelecekten ne bekleyebilir ki?

Yoksunluktan korkmak, yoksunluğun ta kendisi değil midir? Kuyularınız doluyken susuzluktan korkmak, hiçbir şeyin gideremediği asıl susuzluk değil midir? Sahip oldukları çok maldan birazını verenler vardır ki bunlar gösteriş olsun diye verirler ve bu gizli arzuları da verdikleri şeyi çürütür, yok eder…

Bir de aza sahip olup, hepsini verenler vardır!… Bunlar hayata ve hayatın cömertliğine inanırlar, çıkınları da tükenmez hiçbir zaman, dolar da taşar…

Sevinçle verenler vardır ve işte bu sevinç ödülüdür onların.
Acıyla verenler de vardır ve bu acı onları arındırır, tertemiz kılar…

Bir de, hiçbir pişmanlık duymadan, hiçbir sevinç beklemeden ve hiçbir erdem kaygısına düşmeden doğal olarak, kendiliklerinden verenler vardır; Vadideki şu Mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi, verirler sadece… Böylelerinin elleri aracılığıyla kendini ifade eder Tanrı ve onların gözlerinden gülümser yeryüzüne… Onlar tıpkı güneş gibidirler…

İstendiğinde vermek iyidir, ama istenmeden bir merhamet güdüsüyle vermek daha iyidir ve eli açık olan için, armağanını kabul edecek birini aramak, vermenin sevincinden daha engin bir sevinçtir; hiçbir şey ile kiyaslanamayan…

Peki, sizi cimri kılmaya değer ne olabilir? Sahip olduğunuz her şey er ya da geç elinizden çıkacağından, bugün verin ki paylaşma mevsimini, sevincini, tadını, lezzetini ve güzelliklerini siz yaşayın, varisleriniz değil…

Çok kez şöyle dersiniz: “Veririm, ama sadece hak edenlere.” Ne bahçenizdeki ağaçlar ne de çayırlarınızdaki sürüler böyle der oysa ki…
Onlar yaşamak için verirler; çünkü cimriler yok olmaya mahkûmdur! Günlere ve gecelere sahip olmaya layık biri, sizden herhangi bir armağan almaya da layıktır elbette.

Ve hayatın okyanusundan içmeyi hak etmiş olan, tasını sizin küçük derenizden doldurmayı da hak eder kuşkusuz. Almaya rıza göstermekteki cesaret ve güvenden, hatta “almanın hayırseverliğinden” daha yüce bir şey olabilir mi? ( Evet evet, almanın hayırseverliği… Zira almak, vermekten çok daha zor iken bunu yapabilenler, verenler için çok büyük bir hayır işlerler…)

Hem siz kim oluyorsunuz ki, insanlar, açsınlar bağırlarını ve aralasınlar gurur perdelerini de, onları kibirden arınmış çıplak özleriyle göresiniz diye. Önce kendinizin vermeye, verme aracı olmaya layık olduğuna emin olun hele!!!

Çünkü, gerçekte hayattır hayata veren ve verdiğinizi sanan siz, basit birer tanıksınızdır sadece…” (Halil Cibran)

Hayır, herkese nasip olmaz ki hem…
Fırsat varken değerlendirmesini bilmeli…
Lâyık olabilmeli veremeye ve paylasmaya…

Sevgiyle kalalım güzel Canlar…
Peri’han Taşdemir Taylı…

Farkındalık…
Hakikat…
Adalet…
Uyanış…
Bilinç…
İnfâk…
Hayır…
Seç…
Ver…
Al…
Ol…

..
.
.
Yeter ki yararlı bir şey yapmaya karar verelim…

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

5 1 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx