DENEMELER

Neden bu kadar öfkeliyiz?

Herkes birbirine bu soruyu soruyor; ne ara böyle öfkeli bir millet olduk?
Devletler de,milletler de, kabileler de, aileler de insanlardan oluşuyor; yani “biz”lerden…
Biz; ben, sen, o…

Tabii ki kimse 20 yaşında, 30 yaşında, 50 yaşında, 70 yaşında birden bire öfkeli olmuyor; hatta 3 yaşında…
Kriminal yüz profil tanıma çalışmalarında çocuklar mı katil ruhlu doğuyor, toplum mu onları katil ruhlu yapıyor? Hepsine ayrı ayrı baktığımızda; her birinin çok ilginç hikâyelerinin olduğunu görüyoruz.

10 yaşında ki bir çocuk, insan öldürebilmek için gerekli nefreti nereden buluyor?
Ya da gerekli silâhı?
Hadi buldu diyelim, silâh ateşlemeyi nereden biliyor?
Ya da silâhın insanı öldürmek için gerekli olan şey olduğunu nereden biliyor?
Vahşeti kim bu çocukların içerisine yüklüyor? Ya da bu çocuklar doğuştan mı katil?!
Daha anne karnında, türlü sıkıntılarla hayat bulmuş; istenmeyen, beklenmeyen, kabul görmeyen, istismar ve nefret çocuğu…

Sevgi görmemiş, başı okşanmamış, annesinin göğsüne bastırılmamış, babasının omuzunda dolaştırılmamış, asla çocuk olduğu hissettirilmemiş çocuklar…
En yakın akrabası tarafından istismar edilmiş, tecavüze uğramış çocuklar…
Kimisi; anne-babası-arkadaşları-öğretmenleri tarafından alay konusu olmuş.
Kimisi parçalanan aile çocukları, küçük yaşta uyuşturucu ve alkol bağımlısı olmuş.
Çok ilginçtir; kimisi öldürmenin nemenem şey olduğunu merak edip, uygulamak istemiştir ve uygulamıştır.
Kimisi izlediği filmler ve takip ettiği sitelerin arasında kaybolmuş, inanılmaz bir iştahla, hunharca arkadaşını işkence çektirerek öldürmüş…
Maalesef bu örnekleri çoğaltmak o kadar mümkün ki…

Hepsinin gen kökenine inmek, geldiği ve beslendiği aileyi ve çevresini gözden geçirmek, aslında en temel bakmamız gereken nokta olarak düşünüyorum.
Keşke insana değer vermeyi; en başta kendimize, daha sonra çocuklarımıza, ailemize, en yakınlarımıza ve toplumumuza becerebilseydik.

Değer verilmeden büyütülmüş, hatta hasbelkader büyümüş çocukların topluma ne tür faydası olabilir ki?! kendisine bile faydası olamamışken…

Hemen hemen hepimiz, ya da bir çoğumuz Kemalettin Tuğcu’nun, “köprü altı çocukları” hikâyelerini okuyarak büyüdük. Zaman zaman ağladık, üzüldük, hayalen çırpındık, bu çocuklara el uzata bilmek için, küçücük yüreklerimizle…

Fakat şimdi bakıyorum; her birimizin çocukları sırça köşk misali konforda, lüksde, sınır tanımayan ve hatta yarış atlarına çevrilmiş; sırça köşklerin “köprü altı çocukları”.

Sevgiden, ilgiden yoksun; hep kıyas içerisinde büyütülmüş, teknolojinin sarhoşça bağımlısı olmuş, kim bilir hangi sitenin tuzağında köleleştirilmiş zavallı çocuklarımız…

Neden bu kadar öfkeliyiz? diye başladığım yazıma:
Ne ara bu kadar değersiz, kalitesiz, vurdum duymaz, nemelâzım, sadece ben varım toplumu oluşturduk?diye devam etmek istiyorum.

Yaramız çok derin, kaldırdıkça kabuk bağlıyor.
Sevgiyle kurulmayan ailelerin, sevgisiz, öfkeyle, nefretle, hasetle, kıyasla yetişen çocukları; annesi-babası, büyük anne-babası, amcası, teyzesi, abisi, ablası, dayısı, okulu, toplumu, girdiği internet sitesi, dolaştığı sokakları olan çocuklarımız; elbette geleceğin en kalitesiz ebeveynlerini oluşturacaktır.

Zararın neresinden dönsek kârdır diyelim; yeniden ne yapabilirimin hesabını yapalım.
Dünyada ve ahirette pişmanlık çukuruna düşmemek için, yeniden diyelim anne-babalar…
Yavrularımız başka belaların yavruları olmadan uyanık olalım, sevgi ve emek verelim. Kişiliğini ve karakterini güzel oluşturalım, yakmayalım…

Kısacası: en büyük adımımız, kendimizi tanımak ve değer vermekle başlasın…
Ve daha sonra çocuklarımıza…

– devam edecek –

İclâlgül Gölgeli
Aile Danışmanı

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

İclalgül Gölgeli

İclalgül Gölgeli, 12 kardeşin 9 numaralı, 60 doğumlu Malatya'nın Gündüzbey kasabası'nda dünyaya gelen, yüksek öğrenimini Ankara Gazi Üniversitesi'nde yapan, hayatını kendini ve insan yetiştirmeye adayan bir garip virgülüm. Yazar değilim. Hayatıma dair çok insan hikayeleri biriktirdim. Çok iniş çıkışlarım, çok duraklarım ve yol başlangıçlarım oldu. Kısacası, insan okuyor ve insan dokuyorum. Son nefesime kadar da böyle olacak umuyorum. Saygı selam ve başarı dileklerimi iletiyorum.
3.8 4 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Derya karırcı
Derya karırcı
2 yıl önce

Okuduğumda içimi duygularımı ve hatta evet burda bende aynısını yaşadığım dediğim bazı örnekler var malesef insanın başına herşeyi yaşıyor ve buna anlam veremiyorum ama biraz düşündüğümde her insan çocukluğundan büyüyene kadar tıranvaları vardır birde herkes aynı ben bunu yaşadım karşımdaki nasıl bir tranvaları var düşünüyorum karşıdan dinleyince benimki hiç diyebildiğim ve aile çok zarar verdiyse kötü örnek olduysa bu malesef çocukta kalıyor beyninin bir köşesinde sen unuttuysan o unutmuyor en azından şimdi bunu yapabiliriz diyip nasıl başarırım geçmişe takılmadan ileriyi güzel bir şekilde onarır ve örnek olurumu hep tek hedefe koymalı ve başarmalıyız aile değerlerine önemi ve çocuğumda aile olacak nasıl güzel şeyler başarırım gösteririm buna çaba göstermeliyiz yoksa internet olsun toplum zaten kötü enerji ve yanlış bilgi yi beynine yer ediyor ama çocukta aile diyince önemini göstersek güzel örneklerle ne mutlu belki de sevgi saygı güven vs.hepsi birbirinden değerli eylemler bunu çok verirsek hepsini yeneceğimize inanıyorum eyleme dükülmeyen dilde kalan söz boş anlamsızdır eylem yok ama eylem varsa umutta var Mustafa İslam oğlunun sözü geldi umutsuzluk iblisleşmektir birde umut sönmeyen ışıktır umutsuzluğu seçen karanlığa gömülen ölümdür manevi ölümdür

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
1
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx