DENEMELER

Eşitsizliği Dengelemek

Masalları manidar bulurum. Zaman zaman adeta bir masalın içinde yaşadığımızı ve masaldaki rollere büründüğümüzü düşündüğüm olur. Klasik bir cadı masalında bir çocuk doğar ve kötü cadı bebeği büyüler. Ne hikmetse bu çocuk bir kız çocuğudur. Toplumların büyüleme yöntemi masal cadılarından farklıdır. Okula gitmesi, hakkını savunması, hakkı oluğunu düşünmesi, buna cüret etmesi, söz söylemesi yıllarca yasaklanan kız çocukları, seslerini söz ile duyuramayınca ağır işiten kulaklar için davul çalmak zorunda kaldılar (feminizm).

Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda adlı kitabında, kadınların girmesinin yasak olduğu kütüphaneye gidip, izin verilen üç ya da dört kitaba erişim sağlayabildiğini anlatır. Kitabı okurken zulmün küreselliğinin kadın ve çocuk üzerinden kendini göstermesi hiç de şaşırtıcı gelmemiştir bana, “anormal olanın normal görülmesindeki anormallik” gibi bir cümle kurdursa bile. Bir şeyler yanlış gidiyordu ve bir şeyler hala yanlış gidiyor.

Bir örnek üzerinden başka bir yere gitmek istiyorum. Kasabada cenaze var. Bu cenaze kalkacak. Bu cenazeyi bir kişi kaldırsa, kasaba halkının üzerinden sorumluluk kalkıyor. Cenazeyi kimse kaldırmazsa sorumluluk tüm kasaba halkına ait.

Kadınlar arayışta, yani kadınlar ortadaki yükün kendilerine düşen kısmından daha fazlasını yüklenmekten yoruldular. Erkeklere seslerini duyuramadılar. Bu durumda, sorumluluğun geri kalanını da yüklenmek için kadınlar eril taraflarına yaslandılar, içlerindeki dişiyi ezmek pahasına bu yükün altına girdiler farkında olmadan.

“Gözlerinin Ardında” diye bir mini dizi vardı, adam karısından uzaklaşıyor, oysa bir zamanlar onu çok seviyordu. Kadının içine giren erkek bir ruh, beden ne kadar dişi olursa olsun ilişkiyi bozuyor ve adam kadından (aslında erkek ruhtan) uzaklaşıyordu.

Eril ve dişilin kendine has özellikleri var malumunuz. Erkeğe benzemeye çalışan kadınlarla ilgili hadisi de bilirsiniz. Bu olguyu kadınların pantolon giymesinden ibaret olduğunu sandık hepimiz. Erkeğin yüklenmekten kaçtığı bu yükü kadınlar omuzladıkça, erkekler kendilerine çekilecekleri bir kadın, kadınlar da kendilerine çekecek bir erkek bulamaz hale geliyorlar. “Dünyanın dengesi bozuldu” serzenişleri insanın kendine dair yaptığı bir özeleştiri aslında. Dünya yuvarlak ve denge çok mühim. Kadınların iş hayatlarında da erkek dünyasına özgü yazılı olmayan kurallara ayak uydurmaya çalışması, kadını farkında olmadan kendi özünden koparan bir kurum olarak bu dengesizliğe hizmet etti.

Yol dallı budaklı, yük ağır, sorun büyük ve sorumluluk kadın erkek ayırmadan hepimizin.

Sorumluluk demişken… ortada bir sorun varsa, orada yerine getirilmemiş sorumluluklarımız var demektir. Her şeye rağmen ortada hala bir sorun varsa, gereğinden fazla yüklenilmiş bir sorun var demektir. Kadınlar ortadaki cenazeyi kaldırmanın sorumluluğunu alıp erkekleri bu sorumluluğu taşımaktan kurtararak, “iyilik” gibi görünen bir kötülüğe hizmet ettiler yıllarca. Benim dışımda olan bir sorumluluğu uzun süreli yüklenmem, başta kendime, sonra da sorumluluktan kaçışı kendine hak gören erkeğe kötülüktür. Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi, “Kendi sınırlarının dışında olan bir sorumluluğu aldığında kişi, kendine karşı sorumsuzca davranmış olur.” Kendi sınırlarının dışında olan bir sorumluluğu taşıyan kişi, ister istemez öfkeyle dolar. Sonrası suçlama, yine öfke, kısır döngü. Hariet Lerner’in Öfke Dansı adlı kitabında, iş bölümü yapan çiftlerde kadının kendi üstüne düşeni yaptıktan sonra, işi süründüren erkeğin işini de yaptığını, o işi yapılmamış görmeye dayanamadığını, oysa bu duruma sabrederek, erkeğin o iş ile ilgili sorumluluğu içinde hissetmesi için ona zaman vermesi gerektiğini anlatır. Gençliğimden hatırlarım. Annem bir iş verirdi bana. Süründürürdüm işi, canım istemezdi. Çevreden yakınma, eleştiri, suçlama gibi sözler işitmezsem kendi içimdeki sesi duyardım. O ses bana işimi yapmam gerektiğini şefkatli bir tonla söylerdi. Bu sesi işitmeme fırsat vermeden annem yakınmaya başlarsa yahut o işi benim yerime yaparsa o işin sorumluluğunu hissetmeyi reddederdim. Şunu demek istiyorum. Olguların bu kadar müdahaleye ihtiyacı yok. Sabırsızlığımız yüzünden kendi kendine olacak şeylerin akışını bozuyoruz. Allah hepimizin içine sağ duyulu bir ses koydu. Bizler söylenerek, eleştirerek, karşımızdaki kişinin yerine iş yaparak, Allah’ın içimize koyduğu ve doğruya sevk eden sesi işitemez hale geliyor, getiriyoruz.  İçimizdeki kontrol dürtüsünü bir süre sessize alıp izlemek bize bu gerçeği gösteriyor aslında. Dişlerimizi sıkmadan sabretme erdemimizi geliştirmek bu bağlamda biz kadınlara düşüyor; dağınıklığa katlanmayı, akan musluğa, yarım kalmış badanaya… Can tehlikesi dışındaki konularda bize ait olmayan sorumlulukları bırakmaya.

Kötü cadının büyüsünün etkisi ile dişiliğimizden utandık, dişiliğimiz yüzünden aşağılandık, dişiliğimize düşman kesildik. Başkasının bakışları, sözleri, etiketleri uğruna dişiliğimizi feda ettik. Madem Müslümanız, o halde biliyoruz ki Allah abes iş yapmaz. Artık küçük çocuklar değiliz. Kadınına sahip çıkmadığı için her ne kadar erkeği suçlasak da, aynayı kendimize çevirelim. Allah’ın bir hikmetle verdiği erkekliğimizi/dişiliğimizi biz sahiplenmedikçe, konu kadınlar olduğu için kadınlar üzerinden gitmeye devam edelim, dişiliğimize sahip çıkıp onun gereğini yerine getirmedikçe, Allah’a şükretmiş olmayız. İlk bakışta delilikmiş gibi görünen ve içsel dirençlerimize çarpan “bana ait olmayan sorumluluğu bırakmak” fikri sadece dünyamıza, nesillerimize bir iyilik değil, ahiretimizi de kapsayan bir iyilik. İşte asıl sorumluluk burada başlıyor, sınırlarımızı anlamakla. Eşimin, çocuğumun, arkadaşımın yükleneceği sorumluluğu almanın haddimizi aşmak olduğunu anlamakla.

Vesselam.

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx