‘İlkel’lik mi ‘İlkeli’lik mi?
İLKEL’LİK Mİ İLKELİ’LİK Mİ!?…
Çok uzun zaman önce yola koyulmuştu insanoğlu, hayat denilen serüveninde… İlk günden bugüne nice şeyler yaşadı, gördü, geçirdi, tecrübe etti mazisine rehberlik edecek olan… İnsan her ne kadar nisyanlığı ile meşhur yani unutan varlık olsa da yine de kodlanmıştı tüm bu tecrübeler ceddinden şeceresine…
İlk zamanlarda ki dünya hayatı ile günümüzde ki modern yaşam kıyas kabul etmeyecek oranda farklıdır elbette ancak tüm bu değişen sahnelere, oyunculara, seanslara, perdelere rağmen oyuncu performanslarımız hep aynıdır nedense… İnsan; etten kemikten var sansa da kendini esasında o, öz’ünü teşkil eden bilinç, duygu ve sezgilerden ibaret bir varlıktır ya hani…
Bunlar arasında ki ikilemini çözümleyebilmiş değildir işte insanoğlu!
Zira şu gelişmiş, ilerlemiş, modernleşmiş ve hatta medenileşmiş çağda da fazlasıyla ilkelce davranan, yaşayan ve bu halden hiç rahatsızlık duymayan insan sayısı azımsanamayacak kadar çoktur, ne yazık ki!
Hem de bu toplumlar “Kitap’lı” toplumlar!
Ne demektir “Kitap’lı” olmak?…
İlkeler ile tanışık, bilişik, barışık ve uyumlu olmaktır…
İlkelerin; kanun, kural ve yasaların farkında ve idrakinde olarak, ilkeli /kurallı/sorumlu/uyumlu… bir hayata dair olmak demektir…
İlkeli olmak, medeni olmaktır!
Medeni olmak ise insana dair ne varsa onları canlı, diri, aktif ve sürdürülebilir kılmaktır: Sevgi, saygı, güven, merhamet, adalet, paylaşım, yardımlaşma ve dayanışma, hoşgörü, üretim, keşif…
Ve insanlar arasında ki en önemli birleştirici değer ise sevgi ve güven’dir! Ancak şu da bir gerçektir ki ilkelerin olmadığı yerde sevgi ve güvenden bahsetmemiz pek de mümkün olamamaktadır! Düşünsenize siz güvenerek, sevgiyle açtığınız yüreğinize, hanenize, işinize, aşınıza, aşkınıza… birilerini alacaksınız… Ama o kişilerin bir söylediği diğer söylediği ile, bir yaptığı diğer davranışları ile, bugün övüp sevdiğini yarın dövüp silip süpürmesi ile… karşınızda bulursanız o kişilere veya topluluklara güvenebilir misiniz? Kabul edebilir misiniz? Gözünüz arkada kalmadan emanet verebilir misiniz, ne olursa olsun maddi manevi…? Elbette vicdanımız huzur içinde bunları yapmayız, yapamayız… Zira “ilkeler yoksa güven de yoktur, güven varsa orada ilkesellik vardır!”…
İlkesel ol/a/mayan insanoğlu her ortamda ilkelleşmeye başlar zira ona hükmeden artık evrensel değerler olan ilkeleri değil, ego’sudur; ben’idir ki bencildir, düşüncesiz ve hoyrattır diğer tüm varlıklara karşı…
Bizlerin Alemlerin Yaratıcısı olan Allah’a olan güvenimiz/imanımız tamamen O’nun salt ilkeli mutlak varlık oluşundandır ki biz O’ndan eminiz zira O, El Mumin olandır…
Der ki “… O’nun sünnetinde/yaratışında/yasalarında bir değişiklik bulamazsınız…!”
Öyle olduğu için, her an her işinde, oluşunda, yaratışında ilkeli olduğu için de biz O’na derin bir sevgi, saygı, haşyet, hayranlık, güven… duyarız…
Demek ki aslında Allah’ın esmalarından ilk ayağa kaldırmamız, kendimizde aşikar kılmamız, idrak ederek yaşamamız gereken konu budur: ilkeli olmak!
İlkeli olmayanlar, zaman içinde ilkelleşirler: yani sorumsuzlaşırlar, başına buyruk olurlar, bencil/nefsperest/egoist basit varlık seviyesine düşerler, cahilleştikçe de hem kendilerine hem de çevrelerine zararlı varlıklar haline gelirler!
İlk atalarımızdan beri yasalar ve yasaklar bellidir. İnsan olmanın değil, insan kalabilmenin ilkeleri her daim bize ilahi vahiyle tekrar tekrar hatırlatılmaktadır ki aslında bu bilgi bizde zaten mevcutken, DNA’mızdan nesilden nesile aktarıyorken sürekli göz ardı ettiğimiz ve egomuza teslim olduğumuz için, yine de Allah’ımız şefkat elini üzerimizde tutmaktadır… Rahman ve Rahim’dir O…
İlkeli bir yaşam insana güven, o güven de huzur verir… Bizler nasıl bir hayat yaşamak istiyorsak o şekilde tercihler yaparız… Yani aslında hayatlarımızın huzuru, şenliği, mutluluğu bizim kendimiz için de çevremiz için de yaptığımız tercihlerimizdedir!
Kararlarımız, kaderimizdir!
Vesselam…
Akıp giden zamanımız, yitip biten ömrümüz değil, yüklenerek artan, çoğalan ömrümüz olsun inşaallah…
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı bir ömür duasıyla…
Selametle 🌹🌹🌹
Peri’han Taşdemir Taylı
31 Aralık 2020
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.