DENEMELER

Adem’in Kelimeleri

“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
Araf 19

Bir ağaç, insan hayatını değiştirebilir mi? Adem’inkini değiştirdi. Bizler tüm bu değişimin çocukları olarak, her şeyin bir ağaçla ile başladığını sanıyoruz. Oysa Adem’in sınavı cennette, ağaçtan da önce, toprağa ekilen tohum gibi ekilmişti içine.

Adem’e isimlerin öğretilmesi, tüm bu değişimin meyvesi oldu. Adem kendine Adem, Havva da kendine Havva dedi. Adem ellerinin ismini Havva’ya öğretti, Havva kendi ellerinin ismini Adem’e. Böylece Adem ve Havva bölmeyi öğrendiler. Kabil’e Kabil, Habil’e Habil diyerek çocuklarına bölmeyi ve bölünmeyi öğrettiler. Birbirlerini anlamak, birbirlerini tamamlamak için kullandıkları kelimeler, onların sürgünü oldu.

“O, ben demişti, ondan hayırlıyım, ateşten yarattın beni ve onuysa balçıktan halkettin.” (SÂD – 76)

İnsanın sınanışındaki sır belki de buydu. İnsan; sen, ben , o, bu, şu gibi kelimelerle algıladığı her şeyi bölerek öğreniyordu. “Aşağıda” ve “yukarıda” diyerek yeri ve göğü ayırıyordu, su ve toprak diyerek yeri ikiye ayırıyordu, güneş ve dünya diyerek uzayı… Tüm ayrımlar kelimeler sayesinde oldu ve ağacın meyvesi ikiye bölündü.

İnsanların birbirini anlaması, iletişim kurması için yaratılmış olan dil de bölündü. Biri denize ‘derya’ dedi diğeri ‘bahr’. Sonra toplumlar bölündü. Toplumlar birbirine adlar vererek bölünmeye devam etti. Doğu ve batı diye ikiye bölündü dünya, bölündü birlik ve şimdi “bir” olmanın ne demek olduğunu hatırlamıyor insanoğlu.

“Her sorun, çözümünü de içinde barındırır.”

Kelimeler her ne kadar Adem’in sınavının tohumu olsa da, kurtuluşunun da tohumuydu. Adem kendi nefsine ve çocuklarına, öğrendiği bu kelimeler sayesinde “Emdiğiniz süt çiğ idi, içinde ak da kara da var idi, siz ak olanı seçin.” diyebilmişti. İçinde kendisine kötülüğü fısıldayıp duran sese “şeytan” diyerek onun farkına varabilmişti. İnsanoğlu içinde sürekli kötülüğe çağırıp duran şeytana “şeytan” diyemeseydi, böyle bir kelime olmasaydı sınavı mücadele olmadan kaybedecekti.

Hamd diyerek sabreden, şükür diyerek sevinen Ademoğlu için kelimeler önemlidir. Ne hayvanların, ne de bitkilerin böyle bir dile ihtiyacı yoktur; belki de bu sebepten, hayvan ve bitkilerin eşyaya hakimiyeti de yoktur. Hakimiyet insandadır.

“Bir tek söz ( bir telefon numarası, bir adres ya da bir insan adı) elde etmek için insanlara edilen işkenceleri düşünürseniz, bir şeyi adlandırmanın ne kadar önemli olduğunu, bunun bir şeyi değiştirmek olduğunu görürsünüz.”

Jean Paul Sartre (Yazarın Sorumluluğu)

İnsan adlandırmakla tanımladığı şeyi parçalar. Parçalara ayrılan şeyle başa çıkmak böylece kolay hale gelmiş olur.

Atomu adlandırabilen insan, onu parçalamayı da başardı.

Her şey adlandırmakla başladı, öyle de devam ediyor. Ne tür bir sorunla karşılaşırsak karşılaşalım, önce onun adını öğrenmeye, ona sıfatlar takmaya çalışırız. Hastalığımızdan iyileşmemiz arasında ilaçlarla değil, hastalığımızın ‘adı’nı tanımlayabilmemizde yatar.  Hastalığınızın adını bilmekle hastalığı deşifre etmiş, onun zayıf taraflarını belirlemiş ve tedavi olma yollarını aramaya koyulmuş oluruz.

Düşmanınızın ismini bilmezseniz, onu yenemezsiniz. Allah’ın (C.C) Adem’e şeytanın adını öğretmesi, sayılamayacak nimetlerinden yalnızca biri. Ne kadar da sıradan, önemsiz gibi duruyor değil mi?

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara 168)

mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu