DENEMELER

Sosyal Medya ve Anda Kalmak

Günümüz teknolojisinin hayatımıza soktuğu sosyal medya, hayatın her alanına, kişilere ulaşmış durumda. Hatta ilk dönemlerde sosyal medyaya mesafeli olup kullanmayan bir çok kişi geçmişteki sözlerini unutmuş, sıkı bir sosyal medya kullanıcısı olmuştur.

Sosyal Medya bizi, sunduğumuz ürünleri, diğeri tarafından arzu nesnesi kılmak ister. Karşınızdakinin arzu nesnesi olmak, kişinin var olma sebebidir.

Sosyal Medya, ekran, online oyun, YouTube, akıllı telefon vb. gibi bir çok bağımlılık şekli vardır. Sosyal medya günlük hayattan bir kaçış alanı yaratır. Mutsuzluklarımızdan, mutlu olacağımız dünyaya kaçarız.
Burada sorulması gereken soru, sanal dünyadaki “İdeal Ben” bana iyi geliyor mu?

Sosyal medyadaki ben ile, gerçek hayattaki ben ne kadar size benziyor? Eğer ben ve gerçek ben arasında fark yok ise sorunda yoktur. Aradaki fark çok ise, siz gerçek “Ben’inizi” sevmiyor, kendi kişiliğiniz ile barışık yaşamıyorsunuz demektir.

Sosyal medyada, ”canım, cicim” yazanların gerçek hayatta daha mesafeli olduklarını görüyoruz. Duygu düzenleme becerilerimiz duygumuz üzerinde kontrolümüzü ve duygumuzu ifade edebilmemizi içerir. Aynı zamanda olumsuz duyguyu tolere edebilmemizi ve olumsuz duygu altında ezilmeden bu duyguyu yaşayabilmemizi de sağlar.

Kısaca duygu düzenleme becerisi:
1. duygumuz üzerinde kontrol sahibi olmamızı,
2. duygumuzu ifade edebilmemizi,
3. olumsuz duyguyu tolere edebilmemizi,
4. stresli durum ortadan kalktığında olumsuz duygunun üzerimizdeki etkisini yitirmesini sağlar.

Duygu düzenleme güçlüğü yaşayan kişiler öfkesini dışa vurabilir, kontrolsüz davranışlar sergileyebilir. Ya da tam tersi öfkesini dışa vuramaz ve bastırırlar. İfade edilemeyen ve bastırılan duygular kişide bedensel semptomlara (baş ağrısı, mide krampları, bağırsak problemleri gibi) dönüşebilir. Ayrıca kişinin mutsuz, çökkün ya da endişeli hissetmesine neden olabilir. Olumsuz duygular yaşarken günlük yaşamı sürdürmekte zorlanır. Duyguların anlaşılmaması kişileri sosyal medyaya bağlıyor. Kişi varlığını orada gerçekleştiriyor. İnsanların %75’i telefonu ellerine can sıkıntısından dolayı almaktadır.

Can Sıkıntısı ile Baş Etme

Günümüz insanı can sıkıntısını yaşamak istemiyor. Geçmişte çocukların, -ki buna ben de dahilim- çeşit çeşit oyuncağımız yoktu. Elimizde ki nesneler ile oyuncak yapmayı, hayal gücümüzü çalıştırmayı öğrenirdik. Canın sıkılmasını önlemek yaratıcılığımızı öldürür. Sıkılmasına meydan vermediğimiz çocuklar, ellerindekini değerlendirme konusunda kısır kalmakta, elindekinden çok çabuk bıkmaktadırlar.

Kreşlerde verilen eğitimlerde, çocuğun sıkılmaması üzerinedir. Sürekli etkinlik, sürekli oyun, çocukların etrafını fark etmesine, kendi kendileri ile kalmalarına fırsat vermemektedir. Bu yüzden mutluluğa bağımlı çocuklar yetiştiriyoruz ve bu hiç sağlıklı değil.

Bilinçli farkındalığa sahip olmak, kendimiz ile daha barışık olmamızı sağlar.

Bilinçli farkındalığın iki boyutu vardır;

İlk boyutu mevcut olanları fark etmek,

ikinci boyutu fark ettiklerimizi karşılama ve kabul etme biçimidir. Dikkat ise bilinçli farkındalığın ilk adımıdır, Niyet ise ikinci adımıdır. Niyet dikkatimizi nereye yönelttiğimizi bilmektir.

Üçüncü adım ise tutumdur, yani anda kalabilmek.

Yargılarımızı fark etmek, sabretmek, şefkat duymak, akışına bırakmak başlangıç ruhuna sahip olmak gerekir. Bunlara sahip olmak kendimiz ve anı yaşamak ile sıkıntılarımızı çözecektir.

Anda kalmayı başarırsak kendimizi sanal dünyaya hapsetmeden bir yaşam mümkün olacağı gibi kendimiz ile barışmamızı sağlayacaktır.

Olduğumuz ortamlara, olaylara daha kolay uyum sağlamamız da bilinçli farkındalık, yani anda kalmak ile mümkündür, o yüzden An’da Kalın…

Yeşim MIZRAK GEMİCİ 

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

Yeşim Mızrak Gemici

1971, Şubat, Bursa doğumlu Yeşim Mızrak Gemici; evli ve 2 çocuk annesi, ilişki ve evlilik danışmanı ve profesyonel yaşam koçudur. Ayrıca 2000 yılından beri Kur'an Talebesidir. Okumayı, seyahat etmeyi, psikoloji ile ilgili araştırmaları sever. İnsan ayetini okumaya meraklı, dünya da yolcudur...
5 5 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
2 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör
Semra Firengiz..
Semra Firengiz..
3 yıl önce

Anda kalmak,sosyal medyaya hapsolmamak,kendimizle barışık olmak,insan olmanın ve insan kalmanın önemli bir boyutu…
Ne güzel yazmış Yeşim kardeşim.
Kalemin her daim Hakkı söylesin diyor,tebrik ediyorum

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
2
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx