Nefret saçıyorlar!… Nefret Saçanlara Güller Saçacağız

  Müslümanlara yönelik algı operasyonları her geçen gün artıyor. Asparagas haber manşetleriyle bir gün terörist ilan ediliyor müslüman, bir gün gerici, bir gün yobaz. Müslümana çamur atanlar bunu öylesine rahat, öylesine pişkin pişkin ve öylesine umursamaz yapıyor ki! Kimse iftira edenin dilinden akan zehre bakmıyor. Manşetlerden yağmur gibi yağan bilinçli, yalan, kirli zihniyetin kirli haberleriyle İslam’ın tüm güzellikleri gölgeleniyor. Pisliğe bulanan pencereden bakıyor insanlar İslam’a. Bataklıkta yaşayanlar, bataklığı gösteriyorlar insanlara, “İşte İslam!” diyorlar… Elleri çamurlular dolaşıyor etraflarında. İnsanlara kendi çöplerini, kendi kavgalarını, kendi tiksindirici ideolojilerini gösteriyorlar. Ama “Bu bizim” diyemiyorlar.. Tüm çirkinlikleri güzelliklerin dinine atfediyorlar.

Yine böylesine elem verici bir olay..

Değerli dostum Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Çetin Karabulut, merkez kütüphanesinde kendisini aydın olarak tanımlayan, sözüm ona bilmem hangi medeniyetin bağnazı tarafından sözlü saldırıya uğradı. Bu saldırının gerekçesi, kendisinin yalnızca ilahiyat okuyor olmasıydı. İlahiyatçı olduğu için “Sizleri burada görmek istemiyoruz, defolun evinizde çalışın, bizi rahatsız etmeyin” dediler. Ağızlarından bütün nefretlerini, bütün kinlerini kusarak söylediler bu sözü. Hakaretler ede ede söylediler.

Ancak bu söz Çetin’e değil, bilakis bütün müslümanlara söylenmişti. 100 yıl önce şehidlerin kanlarıyla yeşeren topraklardan müslüman öğrencileri kovmak istediler. Müslümanlara olan bu kinleri köreltti gözlerini. Üniversite öğrencisi olmuşlar; yeteri kadar Türkçe, matematik, tarih, fizik yapabilmişler. Ancak yeteri kadar ahlak, vicdan, hoşgörü, saygı, değerler eğitimi alamamışlar. Alamadıkları için okudukları okul bunları kitap yüklü merkep tasvirinin canlı örneği yapmış, teşbihte hata olmaz! Karşısındaki kişinin din, inanç, vicdan hürriyetine tecavüz etme saygısızlığına yeltenebilmişler. Zerre suçu, günahı olmayan bir insanı suçlu ilan etmenin, onu ötekileştirmenin, hor görmenin vicdan hırsızlığı olduğunu kavrayamamışlar. Okudukları okul bu eğitimleri kazandıramamış kendilerine.

Batıdan ithal seküler zihniyetin tohumları, dışarda özgürlük kardeşlik barış sloganları atar durur ancak tahammülsüzlüğünün maksimum boyutlarını yaşadığından en ufak bir durumla karşı karşıya kaldığında gururuna yediremez, bu insani değerlere en insanlık dışı hareketlerle karşılık verir. Çetin’in başına gelen ufacık bir olay. Başörtülü olduğu için yumruklanan kızdan kimse konuşmadı bu ülkede, yine başörtülü diye hakaret edilip yüzüne tükürülen müslüman kardeşimizden kimse bahsetmedi. Bu da müslüman geçinenlerin ayıbı olsun, hiçbir manşette yer bulamadılar kendilerine. Bunu yapanlar yaptıklarıyla kaldı. Vicdanını dünyanın geçiçi hazzına satanlar bu hakaretleri yaparken, hakaret edebilmenin özgürlüğünü istiyorlardı.

Gerçi günümüz müslümanları da bu anlamda dört dörtlük değiller tabi. Dine verilen önem azalıp dinin temsilcileri olarak ortada sadece ilim öğrenmediği için şükreden birkaç hoca kaldığından olsa gerek halk nezdinde bir önyargı büyüdü durdu. Bu önyargı insanların üzerinde malesef şok etkisi yaptı. Gerek içimizdeki hatalarımız, gerek dışarıdaki algılar bitmek tükenmek bilmedi. İftiralara, ”her türlü iftiraya” gereken cevabı veremedik. Ve bugünleri görmek üzerimize müstehak oldu.

Sözü çok da uzatmayayım. Batı medeniyetinden ithal özgürlükleri onların olsun. Ses çıkarmaktan korkmayarak, kardeşlerimize sahip çıkarak, ve her ne görüşten olursa olsun insanların inançlarına saygı ve hoşgörü göstermeyi asla ihmal etmeyerek, bu da bizim şanımız olsun.

“Bir fasık size haber getirdiği zaman onu etraflıca araştırın.” Kur’an’i ifadesiyle, bu propagandaların önüne geçebilmemiz dualarıyla…

Müslüm Zunluoğlu