
“Bu gidiş nereye?” Tekbir Süresi 26. Ayette Rabbimiz bu soruyu soruyor.
Rabbimiz (cc) bu soruyu sorarken bizler bu sorunun cevabını aramak yada gereğini yapmak için çaba sarf ediyor muyuz?
Bu sorunun cevabını bulmak için insan iyiye, doğruya, güzele, hak ve hakikate odaklanması gerekiyor.
Müslüman Müslümanlığını sorgulaması ve yepyeni bir hayata kapı aralaması gerekiyor. Ama gel gör ki bunlar olmadığı gibi bazı insanlar tabularını kıramıyor, ezber bozamıyor ve hatta körü körüne teslim oluyorlar.
Müslüman Müslümana kendi Müslümanlığını “Hakikat bu?”, “En doğru Müslümanlık bu!” diyerek dayatmaya çalışıyor. Hiç kimse de “Gerçek Müslümanlık nasıldır?, Nasıl olmalıdır?” sorularının cevabını samimiyetle ve samimi niyetle arama çabasında olmuyor? Belli uçlarda dolaşanlar, ifrat ve tefritten nemalanan belli kesimler “Benim dinim senin dinini döver!” tartışmasını sürdürerek büyük bir çıkmazın içine Müslümanları sürüklüyorlar. Çok tehlikeli bir süreç yaşanmakla birlikte mutedil bakış açısına sahip, uzlaşmacı yaklaşımlar sergileyen, kardeşlik ilkesini gözardı etmeden Müslümanlık dinini yayma ve yaşama çabası içerisinde olan belli bir kesimde yok değil. Umarım söylem ve eylemleri ile Müslümanlar arasında adalet, merhamet, erdem, iyilik, kardeşlik ve barış rüzgarları estirenlerin etkinliği artar da kurtarırız din-i mübin-i İslam’ı din bezirganlarının, din tüccarlarının ve din istismarcılarının elinden!..
“İzm’ler (ideolojiler) idrakimize
giydirilmiş deli gömlekleridir!” Cemil Meriç
Ustad’ın bu sözü nede yerli yerinde bir söz. Eskiden sağ sol türü ayrıştırmalarla toplum birbirine düşürülmüştü. Şimdi ise başka cenahlar insanları mezhepçilik gibi, meşrepcilik gibi, mektepçilik gibi bir ayrıştırmaya tabi tutarak birbirine düşürme çabası içerisindeler.
“Benim sözüm hak!”, “Bizim ekip sağlam!”, “Bizim gittiğimiz yol aydınlık!”, “Bizdensen kurtuluştasın!”, “Bize gel hakikate er!” gibi bakış açıları ile kendi gibi düşünmeyen ve yaşamayanların karanlığa, gazaba, hüsrana ve dalalete mahkum olacağı iddiasında bulunanlar kendi idraklerine bu deli gömleklerinin birtakım mihraklar tarafından giydirildiğinin farkındalar mı acaba?
Gönüllü kölelik devri, gassalın önünde meyyit misali tavırlar gelecek adına pek umut verici gözükmüyor.
Uzun lafın kısası; Bu oyunu bozmanın yolu okumak, araştırmak, sormak, sorgulamak ve hakikat çabası içerisinde olmaktan geçiyor.
Selam ve dua ile!.
Hüseyin Emre Aktaş
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.