Bir gün anlayacak insanoğlu kendi ruhunun kollarını kestiğini, kestiği her şeyi iştahla yediğini, kendi ruhuyla beslenirken eksildiğini. Bir gün anlayacak insanoğlu…
Şehir, durmadan akan bir nehir gibiydi. Şehrin kedileri, arıları, çiçekleri işbaşındaydı. Sızlanmasız bir çabaydı onlarınki. Doğrusu şehrin nehir gibi akışından şikayet eden sadece insandı. Dursun istiyordu. Dursa ölürdü şehir, dursa biterdi şehrin yaşamı, doğanın yaşamı başlardı hiç bitmeyen.
Bir arı kovanı gördü çocuk. O kovana sakın dokunma dedi babası. Bazı kovanlar kutsaldı şehrin kırsalında. Arıların kendi yiyecekleri vardı o kovanda. Merak etti çocuk bu dokunulmazlığı, yadırgadı biraz da. Bir kere daha dokunma dedi babası, sözünün emir olduğunu bilmesiyle, açıklama zahmetine erinmişti o an.
Büyüdü çocuk. Dokundu kovana. Bir süre geçmişti, üç vakit, yahut daha az. Arılar saldırdı kırsalda bir çocuğa. Şehre kadar yayıldı arılar. Et yiyen canavara dönüşmeleri için bir dokunulmazlığın bozulmasını bekliyormuş, çiçek değil intikam aramaya çıkmış gibi saldırıyorlardı insanlara.
Ben sana dokunma demedim mi dedi babası. Ben iyiyim, bana bir şey olmadı dedi büyümüş çocuk. Baba sıkıntıyla iç çekti, burnundan soludu, bu kez öfkesi okunur sandı ve açıklamaya erindi bir kez daha kovanların dokunulmazlığını.
Arılar kendi yiyeceklerinin dışında ürettikleri balın alınmasına razıydı, ama kendilerine ayırdıkları kovanları dokunulmazdı, çünkü kendi rızıkları, sadece kendi rızıklarıydı. Bazı kovanlar dokunulmazdı çünkü bu bir sınırdı. Arıların rızkına göz dikmek insanın haddi aşmasından başka şey değildi. Kendi rızıklarının çalınmasına karşılık arılar insan eti yemeye başlıyorlardı. Şehir karışmıştı. Hastaneler dolup taşmıştı.
Arılar böylece sakinleşmişti. İnsana haddini bir kez daha hatırlatmışlardı. Tüm babalar, kovanların dokunulmazlığını anlatır olmuşlardı masallarda. Çünkü bir kişinin dokunulmaza dokunması herkesi etkiliyordu. Bu durumda kimse bana ne diyemezdi. Sana ne diyenin ise hali haraptı. Kovanlar söz konusu olduğunda herkesin gözü herkesin üstündeydi. Anlamıştı insanoğlu son unutuşun ardından: Kurunun yanında yaş daima yanmaya mahkumdu.
Mimhece
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.