DENEMELERPODCAST

KANAT

Son ışıkları da gitti günün. Yatsının vakti giriyor vakit kapısından. Beşe bölünmüş bir pasta gibi yiyorum günü her gün. Tüm toplum, kültür, gelenek, geçmiş ve gelecek, böyle kullanıyoruz vakitleri. Efkar saatleri oluyor akşamlarda. Bir çay içimi bakıyorum o son ışıklara.

En güzel şarkısını söylüyor akşam. Onu düşündüğüm vakitler geçiyor gözümün önünden. Nasıl telaşlı bir sevmekti o zamanlar. Yattı mı, kalktı mı, iyi mi, hoş mu? Böyle böyle geçmişti yıllar. Yastık kokladığım günlere selam yolladım çay demini alırken. Anılarımı pay ettim ev sakinlerine. Özlem, başka türlü dağılmayan bir bulut. Özlemek bir ekmeği bölüp yemek gibi her gün, öyle sıradan bir iş.

Say say bitmiyor günün son ışınları. Saymadan ben de bitiremiyorum günü öyle endişesiz.

Özlemim olgunlaştı çocuğuma. Eskisi gibi çiğ bir kaygıyla değil, saçları kırlaşmış bir endişeyle özleyip, içiyorum özlemle demlenmiş çayımı. Rüyalarıma gülyabaniler girmiyor artık. Ağırlığımı vermeden sevmeyi öğreniyorum bu evi, evin içindekilerini. Sevdikçe hafifliyorum, ağırlaştıkça özlemekten.

Bazen bir kedi çalıyor kapımı ve açmıyorum kapıyı ona. İçeri girse kalacak biliyorum. İçimden geçiriyorum çocuğum da kalsa diye. Sonra gitsin diyorum, okusun, kendi yaşamını kursun, kanatlarını kullansın, büyüsün, yaşasın kendi sınavlarını. Böyle böyle avutuyorum özlemimi. Demleniyor içimde özlem ve çiğ bir kaygıyla sevmeyi bırakıyorum çocuklarımı.

Diyor ki içimdeki ses, sen, çocuklarının Rabbine güvenmiyor musun? Olur mu öyle şey, diyorum içimdeki sese. Ses, soruyor bana, peki onları imtihandan koruyabilir misin? Sanırım bunu yapamam, diyorum. İçimdeki ses soruyor bana, sen bu çocukları doğururken, onların ademoğlu olduklarını biliyordun; sınanacaklarını, düşeceklerini, kalkacaklarını, günah işleyeceklerini, inşallah tövbe edeceklerini biliyordun. Sen dünyaya birer melek getirmedin. Biliyordum, diyorum içimdeki sese, elbet biliyordum, ademoğluyum ben de. Düştüm ve kalktım. Günahlar işledim ve tövbe ettim Allah kabul ettiyse. Belki bu yüzden korumaya çalıştım onları imtihanlarından. İmtihan edilmelerini önlemek istedim belki farkında olmadan.
İmkansıza adandım, Allah affetsin.
Korkma dedi içimdeki ses, bütün ana babalar aynı. Oysa Allah yol gösterir kullarına. O zaman anlıyorum güvenmek ne demek? Çocuklarıma güvenmekten öte, onların Rablerine güvenip bırakmak gerekiyor onları, çünkü kanat takan Allah.

Anlıyorum ama artık sus diyorum içimdeki sese. Demlenmeliyim ben de sorularla. Susuyor içimdeki ses bir süre daha. Tekrar konuşacak biliyorum çünkü bitmeyecek sınanmamız, hepimizin imtihanı sürecek ve bir ses uyaracak bizi içimizden ya da dışımızdan. Derin bakan bir yanımız konuşacak olaylarla, sorularla, edebiyatla, şiirle, yangınla, havayla, suyla yahut bir çiçek… En çok çiçeklerle konuşacak hayat, narin ama Allah’a güvenle dolu.

Yine çiçek, bu hayatın en zarif dersi olacak bana.

Mimhece

Tepkinizi İfade Edin
Like
Love
Haha
Wow
Sad
Angry

* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.

mimhece

Ses-Söz-Arpacık
0 0 Oy
Gönderiyi Puanla
Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları gör

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi bildirmek ister misiniz, lütfen yorum yapınx