Kıymetlimiz…
İnsanın sahip olabileceği tek şey kendi yaşamına hayat veren “zamanıdır”… Ve bu zaman içinde yapabileceği tek şey de “kendi kendini keşfetme ve geliştirme gayretidir”…
İşte bu kadar insana düşeni…
Ya onlarca debdebeli şeyler de neyin nesi mi?!…
Tamamen insanın abartması, içine doğduğu dünyasına/okuluna alışma çabaları, yan çizerek kendi hakikatini görmezden gelmek için kendini içine soktuğu/ çektiği ve çoğunlukla da sorumluluktan kaçındığı diğer alanlar… Onlarla meşgul oldukça ve içine gömüldükçe de kendi özünden uzaklaşarak kendini unutması ve kendine yabancılaşması…
Ta ki kırklı yaşlara kadar insanın her sıkıştığında denediği kaçış rampaları gibi yani…
Ancak durum kırklı yaşlara gelince de tersine dönmeye ve zihnini biraz terbiye etmeyi başaranların akıllarına ve vicdanlarına karşı duyarsız kalamadıkları bir hâle evrilmeye başlar… İşte bu vesileyle kırklı yaşlara “aklın olgunluk yaşları” denilir.
Düşünme, sorma, sorgulama, merak etme, akletme ve anlayış geliştirme melekelerini her daim işleyişte tutan insanlar gerçekten de bu yaşlardan itibaren ciddi bir değişim, dönüşüm ve gelişim gösterirler ve idraklerinin açılmasıyla da ciddi bir sıçrama ve genişleme sonucu boyut atlarlar…
Tüm bunlarla birlikte ne kırklar ne de altmışlarında da olsa, yine de sorgulayarak akletmekten berî duranların sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur, ne yazık ki… Bu da onların kararı ve kaderi elbette…
Peygamberlik yaşı da denilen bu kırklı yaşların derinliği tam da bundan yani aklı dosdoğru kullanmak ve olgunluk seviyesine genişlemekten ve boyut atlamaktan kaynaklanıyor olmasıdır…
Her ne ile, nerede, nasıl, kimlerle yaşıyor olursak olalım her birimizin asıl gâyesi “kendimizle buluşmak ve özümüzden bakmayı” öğrenmektir… Ancak bu sorumlulukta, samimiyet ve ciddiyette olanlara arayışta oldukları aşikâr kılınır… Tüm bunların en derin manâsında da saf sevgi yatar; bu arayış aslında o “saf akıla ve saf sevgiye” ulaşmak içindir… Ve bu gayretle çok mümkün olan bir durum. Peki bunun en kısa, kolay ve hayırlı şekilde, kendiliğinden olması için neler mümkün?…
Her ne yaparsak kendimize yaparız…
Gayretle olayları anlamayı seçerek kendimize dönersek biz kazanır ve genişleriz; sürekli her şeyi karşıda görür, onlardan bekler veya diğerlerini suçlayıp ömür geçirirsek de yine biz kaybeder ve tekrar tekrar aynı konudan sınanırız… Seçim bize ait ve elbette sonuçları da…
Her şey göründüğü gibidir;
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir…
O halde dikkatlice sorgulayıp düşünerek hareket edelim ve dosdoğru aklederek kararlar alalım.
Her ne kadar sürekli o Üst İrade, idare ve irade ediyor olsa da her birimize bu doğrultuda dosdoğru karar alıp uygulamak düşüyor…
Y’ol’umuz her daim sev’gi’de buluşsun Canlar…
Peri’han Taşdemir Taylı…🌹
…
..
.
❣️
Yüce Yaratıcı’nın kutsal geometrisinden fraktal sanatı…
Hayran olmamak mümkün değil!.. Sübhanallah…❣️🌹🤲
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.