Hep düşecek sanırdım gökyüzünden çocukluğumda.

Acaba nereye oturtulmuştu.
Nasıldı…
Neden bazen yarım, bazen bebek, bazen de yusyuvarlak tekerlek gibiydi…
O ne kadar muntazam çizilmişti
O kadar prova yapmışımdır ki yusyuvarlak çizmek için…
Halâ da çizemem…
Hiç de çizemeyeceğim besbelli…
Her zaman “ay”ı güneşten çok severdim.
Çünkü, güneşle aram hiç iyi olmadı.
Hep gözüme battı, ellerimi yüzümü yaktı, sırtımı yaktı.
Dışarıda ve bir bahçede otururken hep sırtımı dönüp oturdum güneşe…
Ve bir gizemi vardı güneşin.
Ne zaman gökyüzüne dönüp baksam
sanki gökyüzünün her tarafı güneşti.
Yaksa da kavursa da epey büyük işler yapıyordu besbelli…
Oysa ay öyle miydi?
Küçük yusyuvarlak…
küçücük başlar büyüdükçe büyür, küçüldükçe küçülürdü…
Yolda yürürken arkanızdan sizi takip ermesi de yok mu…
Allah’ım ya, çok tuhaftı çokk.
Nereye gitsen seninle geliyor…
Sizin yanınızda da hiç gitti mi bilmiyorum.
Yok yok…
Birkaç arkadaşımla birlikte yürüsem de o benimle yürürdü,
kendimi ne kadar özel hissederdim bir bilseniz…
Ya gecenin bir yarısında o koskoca gökyüzünü aydınlatması yokmuydu?
Sanki o koskoca tekerlek gök yüzune fener olmuş takılmış, sana yol olur, göz olur, yoldaş olurdu…
Yaa bu gökyüzü ile “ay”ın aşkını halâ anlamış değilim.
Sizin de ay la ilgili hikâyeleriniz oldu mu? Çocukluk işte…
Ben büyüdüm yol aldım yıl aldım…
Ama ay aynı ay, tekerlek aynı tekerlek…
İclâlgül Gölgeli
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.
Bende ayı çok severim güneşde fazla kaldımı öyle vakti yakıyor kızartıyor yüzümüz ellerimizde lekeler oluyor ay dediğiniz gibi siz nereye o hep yanımızda birgün yürürken sanki bana gülümsüyor yaklaştıkça ay hem aydınlatıyor hemde gülümsüyor emeğinize sağlık çok güzel bir yazı