15 Temmuz, bir halk direnişidir. Harici düşmanların dahildeki hainleri maşa yaparak yapmak istedigi darbe, halkın direnişi ile püskürtüldü. Bu süreçten çok ders çıkarmamız gerekir. Bir halkın en zayıf halkası dahildeki hainlerdir yani kendinden bildiğidir. Bu darbeden alacağımız ilk ders, kendimizden bildiğimiz kesimler yanlış yaptığı zaman susmamayı öğrenmek ve itiraz etmektir. Aksi halde 50 yıl sonra feto yerine başka bir dinli/dinsiz grup iktidar için darbe yapar.
Fetö, dini kullanarak güç devşirdi. Halkın büyük kesimi de dini ana kaynağından sorgulama yöntemiyle öğrenmeyince her sakallıyı dedesi sandı ve güvendi. Ardından fetönün soru çalma ve sahte belgelerle oluşturduğu bürokrasi gücüyle halkın çocuklarına iş dağıtması da halka “cazip” geldi. Oysa sağlam islam ahlakı buna engel olabilirdi. Halk, bu yönden de zayıftı. Cemaate biat et, oğlun asker/polis/öğretmen olsun. Halkın bir kısmı bu zokayı yuttu. Ama yine de son kertede ihanetin farkına varıp ve baştaki yöneticilerin de cesaretiyle Fetö’ye karşı dik durdu ve geçit vermedi.
Halkın içinden çıkan kahramanlar dik durdu ve özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde üzerine düşen vazifeyi yaptı. Fıtrat şehidi oldu kimileri. Yani Allah’ın arzında özgürce yaşama uğruna… Ki bu da fıtratın bir gereği idi.
*
15 Temmuz direnişi, darbelerden bıkan halkın öfkesidir.
15 Temmuz direnişi, fıtrat savunusudur.
15 Temmuz direnişi, gayri meşru girişimlere yönelik nasıl cevap verileceğinin emsalidir.
15 Temmuz direnişi, gençlerin içinin boş olmadığının göstergesidir.
15 Temmuz direnişi, devlet ile halkın birleşip taşeronlara ve sahiplerine neler yapacağının göstergesidir.
15 Temmuz direnişi, salt seküler, demokratik yahut serseri özgürlük mücadelesi değil köklerden gelen bir imanın direnişidir.
(bu nedenle asla kemalist ritüellerle kirletilmemelidir)
*
15 Temmuz ABD/FETÖ işgal hareketine hala “kontrollü” diyenlere sormak gerek;
* Adil Öksüz ne geziyordu akıncılar üssünde?
* Orduya hakim olacak kadar darbe planlaması yapacak biri, buna neden gerek duysun?
* Darbe yaparak ülke sosyolojisini darmadağın edecek biri bunu kendi lehine yapmış olabilir mi? Oy problemi olmayan biri neden böyle yapsın?
* Ömer Halisdemir ile ölmek üzere mi anlaşıldı veya Semih Terzi’ye de “sen öleceksin” mi denildi?
* Her şey ayarlı diyelim. Peki halkı nasıl ayarladı? “Ben darbe tiyatrosu yapacağım ey halkım siz de ölümüne karşı durun” mu denildi?
* Yazıklar olsun işgal hareketine karşı cesurca karşı koyan fıtrat şehitlerinin bu direnişini yok sayanlara…
* Yazıklar olsun mağlubiyet psikolojisini aşamayıp komplo teorilerine çanak tutanlara…
* Gerçek fetöcülerin aile dramı yaşamalarını dert edinenler ise lütfen fetönün sebep olduğu diğer müslüman camiaların ailelerinin dramlarını öğrensinler.
Hala fetöden dolayı hapislerde yatanlar var. Daha ne zulümleri var fetö taşeronunun… Tabi bu demek değil ki fetöcülerin aileleri, çocuklarına eziyet edilsin. Ama gerçekler de bilinmelidir.
*
“Fetö mağduru” nitelemesi ile ortaya çıkanlar var. Evet, devlet fetöcülere acımamalı ama son derece spesifik ve kendini “legalleştiren” bu taşeron örgütün halkın kılcallarına kadar girdiği ve herkese bir biçimde bulaştığı bir vakıa. İşte bundan dolayı oluşan mağduriyetlerin de önü alınmalı. Mahkemece beraat edilenleri tekrar normal hayatına döndürmeli. Khk mağdurları, fetö ile mücadelede manevi bir güç kaybıdır. Oluşan mağduriyetlerin “ah”ları mücadeleye zarar verir. Bunu söylemek zorundayız.
Devlet gücü, halkın gücüdür. Devleti yöneten hükümet, belirli topluluklardan çok oy alsa da artık devletin yöneticisi olduğu için tüm halkın emanetçisidir. Hükümet asla gettolaşmış cemaatlerin kuklası olmamalıdır. Müslüman halk, adalet ve ahlak istiyor. Allah’ın kanunlarının müslümanlar üzerinde adil bir şekilde cari olmasını istiyor o kadar… Devlet diyoruz ama kastettiğimiz tepeden tırnağa devleti yönetenler ve bürokrasideki insanlardır. Tüm sorumluluk onların üzerindedir. Vesselam…
Rabbim fıtrat şehitlerine rahmet eylesin.
* Kaynak belirtmek suretiyle alıntı yapılabilir.
* Yazarın düşüncesi, sitenin genel düşüncesinden farklı olabilir (Düşünce farklılığı zenginliğimizdir).
* Yazının tüm sorumluluğu yazarın şahsına aittir.
